English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ U ] / Utanıyorsun

Utanıyorsun Çeviri Portekizce

198 parallel translation
Polisten mi saklanıyorsun, yoksa benimle görünmekten mi utanıyorsun?
Anda fugido da polícia ou tem vergonha de ser visto comigo?
Rehincinin ne düşünebileceğinden mi utanıyorsun yani?
Tem vergonha do que o seu corretor pensa, é isso?
Sanırım utanıyorsun.
Estás a corar.
- Aklından geçen şeylerden ötürü utanıyorsun?
- Envergonhada pelo que pensaste?
İyi çıkmazlarsa utanıyorsun.
Se não forem bons, ficas envergonhada.
Kid'i arzuluyorsun ve bundan öylesine utanıyorsun ki, onun ölmesini istiyorsun.
Queres o Kid e tens tanta vergonha disso, que o queres morto.
Unutmadın ve utanıyorsun.
Não te esqueceste e estás envergonhado.
Bu yüzden şimdi de düşündüğün şeyi düşünmekten utanıyorsun.
E agora estás envergonhado. Não é?
Neden utanıyorsun?
Tem vergonha de quê?
Nasıl oluyor da bir kadının önünde utanıyorsun hiç anlamıyorum.
Então, para quê estar envergonhado?
Sen çok süklüm püklümsün. Aynı zamanda ondan utanıyorsun.
É muito apologético e envergonhado.
- Neden utanıyorsun?
- Acerca de quê?
Bence utanıyorsun.
Acho que está envergonhado.
Bundan utanıyorsun.
Tem vergonha disso.
Dolores'le öpüşürken görülmekten mi utanıyorsun?
Tens vergonha que alguém veja a Dolores beijar-te?
Neden utanıyorsun?
De quê?
Benden utanıyorsun.
- Têm vergonha de mim! - Albin...
Benden mi utanıyorsun? Sen mi?
Tens vergonha de mim?
Neden? Ne oldu? Arkadaşlarından mı utanıyorsun?
- Ficas envergonhada por me verem aqui?
- Benimle görülmekten utanıyorsun...
- tu tens vergonha de ser visto comigo...
Bir an benden utanıyorsun, bir sonrakinde ise hayatındaki en güzel şey benim.
Ora tens vergonha de mim ora sou a melhor coisa que te aconteceu.
Dairenden o kadar çok utanıyorsun ki, benim bile görmeme gönlün razı olmuyor.
Que não há rato nenhum. Estás é com vergonha que eu veja o teu apartamento.
Neden utanıyorsun?
Porque tens vergonha?
Utanıyorsun diye Times Meydanındaki herkesinkini ağzıma alacağım.
Vou ajoelhar-me no Times Square e tratar de quem passar por mim!
Utanıyorsun, utanıyorsun.
Atormentado, atormentado
Benden niçin utanıyorsun?
Porque ficas assim tão atormentado?
Niçin benden utanıyorsun?
Porque ficas assim tão atormentado?
Bir hazırlık haa? sen utanıyorsun!
Ela está a sentir vergonha!
Utanıyorsun, değil mi?
Ficaste com vergonha, foi?
- Utanıyorsun. Hayır, utanmıyorum.
- Não sou púdico!
Polis memuru olmaktan utanıyorsun.
És uma vergonha de polícia.
Kıçından mı utanıyorsun?
Tens vergonha do teu rabiosque?
Benimle görünmekten utanıyorsun. İnsanların bizi arkadaş sanmasını istemiyorsun!
Não só tem vergonha de nós, como não quer que saibam que somos amigos.
Neden utanıyorsun?
De que tens vergonha?
Benden utanıyorsun.
Eu sei, você tem vergonha de mim.
Çünkü benden utanıyorsun, çocuklarından utanıyorsun, ama bunu kabul bile etmiyorsun.
E porque tens vergonha de mim e tens vergonha dos teus filhos, e nem és capaz de o admitir.
Jack'ten utanıyorsun değil mi?
Estás mesmo envergonhado do Jack, não estás?
Utanıyorsun öyle mi?
Então mereça.
Farklı davrandığım için benden utanıyorsun, ama bu huyumu senden almışım.
É uma pena que te envergonhes de mim... porque faço as coisas à minha maneira. Mas saí a ti.
Yani utanıyorsun : bunu aşarsın.
Compreendo a sua timidez, mas é preciso ultrapassar isso!
Benden utanıyorsun.
Tem vergonha de mim.
Doğuştan imtiyazlısın ama aksi gibi bundan utanıyorsun.
Nascido um privilegiado, mas perversamente envergonhado disso.
Korkuyorsun. Hissettiklerinden utanıyorsun.
Estás assustada E com vergonha do que sentes
Sen liberalmişsin gibi yapıp, periyi oynamalarından utanıyorsun.
Finges ser liberal, mas tens vergonha de os miúdos serem fadinhas.
Utanılacak bir şeymiş gibi davranıyorsun ama bir kız arkadaşının olması utanılacak bir şey değil.
Por que se envergonha? Ter uma namorada não é motivo de vergonha.
Utanıyorsun.
Tem vergonha.
Utanılacak bir sır saklıyorsun!
Tens um segredo vergonhoso.
Kendinden utan Wyatt, yaşlı adam numaralarını bana yapmaya kalkıyorsun.
Que vergonha! A galantear-me com conversa de velho.
- Anlamıyorum Marie, niye utanıyorsun?
Não entendo, Marie.
Herkesin içinde özel konuşma yapmaktan utanırlar sanıyorsun.
Pensas que ficariam comprometidas em ter conversas privadas em público.
Cindy'le çıkıyorsun diye bizden utanır mı oldun?
O quê? Agora que andas com a Cindy, tens vergonha de nós?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]