Uzaktayım Çeviri Portekizce
293 parallel translation
15 santim uzaktayım.
Estarei a 25 cm de si.
- Hiç olmak istemediğim kadar uzaktayım.
- Tanto quanto gostaria de estar.
Boot Key limanından 20 km uzaktayım, girmek üzereyim.
Estou a 25 Kms. do cais de Boot Key Harbor, e vou regressar.
Sana layık olmaktan çok uzaktayım!
Quanto me falta ainda para ser digno de Ti.
Çünkü şu an, şehirden çok uzaktayım ve olmak istediğim yerdeyim.
Porque estou longe da cidade e é onde quero estar agora.
Bayağıdır uzaktayım Kenny.
Estou fora há muito tempo. - Quatro dias?
Ne kadar geç kaldım? Ne kadar zamandır uzaktayım?
Quanto tempo tenho estado ausente?
57. caddeden yaklaşık 4 vagon boyu uzaktayım.
Tenho a lotação esgotada, na estação da Rua 57, retido por um sinal vermelho.
Tam yedi aydır kadınlardan uzaktayım.
Há meses que não vejo uma mulher!
Geri dönüş yönümü kaybedecek kadar uzaktayım.
Estou tão longe quanto posso ir sem perder o sinal de retorno.
Tamam, tamam. On beş dakika uzaktayım.
Não me parece que essa seja uma boa ideia.
Tahminen 140 mil uzaktayım.
Estimativa : 220 kms de distância
Ve ben, Ploiesti'den 600 mil uzaktayım.
E eu estou a 600 milhas de Ploiesti.
Midvale'deki o küçük canavarlardan 3 gün uzaktayım ve keyfini çıkarmaya niyetliyim.
Tenho três dias de folga daquelas pestes de Midvale, e tenciono descontrair-me.
Epeydir uzaktayım.
Estive fora durante muito tempo.
Geldiğim yerden, uzakta olabilineceği kadar uzaktayım. - Nereden?
Aqui ê tão longe de onde venho quanto se pode chegar.
Evden 8 kilometre uzaktayım.
Estou a oito quilómetros de casa.
Sadece üç haftadır uzaktayım, ve şimdiden özledim bile.
Só saí de lá há duas semanas e já estou cheio de saudades.
D 5 yıldır çocuklarımdan ve annelerinden uzaktayım.
Estive 5 anos afastado da minha família, dos meus filhos.
Emekliliğe iki gün uzaktayım.
Estou a dois dias de ser reformado.
Bir düşün, çizgiye 30-40 metre uzaktayım bu sersemler benim üzerime geliyorlar. Tamam mı?
Imagina-te... a 10 ou 15 metros da linha lateral vários gajos enormes a virem na minha direcção.
Uzun zamandır uzaktayım.
Mas eu estive fora por muito tempo.
Ne istiyorsun? - Birkaç kasaba uzaktayım hem de yepyeni bir çeteyle. Yakınlarda olduğunu duyunca uğramaya karar verdim dostum.
- Estou a algumas terras de distância... com um gang novo ouvi dizer que estavas preso aqui perto e decidi ligar, meu amigo.
- Uzun zamandır uzaktayım.
Dê-nos tempo. - Estive longe por tanto tempo.
Yıldızın halesinden bir milyon kilometre uzaktayım.
Estou a um milhão de km da coroa.
Gidebilidiğim kadar uzaktayım.
Não dá para ir mais!
Arabadan ne kadar uzaktayım?
Estou a cem metros dele?
En azından o vahşilerden uzaktayım.
Bem, pelo menos não tenho de dormir com aqueles selvagens horríveis.
Mafyadan uzaktayım, evet.
Em relação à Máfia, sim.
- Hayır. Plajdan çok uzaktayım.
- Não, eu estou longe da praia.
Rahibe, çılgınlıktan çok uzaktayım.
Irmã, estou longe de estar louco.
Çünkü sürgün edildim... ve yalnızım ve evinden çok uzaktayım.
Porque estou exilado e sozinho, e longe de casa.
Anafordan yaklaşık olarak 3000 km uzaktayım.
Estou a cerca de 3000 quilómetros do remoinho.
Harry'nin mekiğinden 40 km uzaktayım. Canlı olup olmadıklarını bilmiyoruz.
Não sabemos se ele está vivo.
Ve evimden çok uzaktayım.
Não.
Lilith Fair'in saç kesiminden iki adım uzaktayım.
Ouviste isto? Estou a um corte escadeado de distância da Lilith Fair.
Diğer taraftan... dudaklarımı onunkilere bastırmaktan sadece küçük bir iş anlaşması kadar uzaktayım.
Por outro lado estou apenas a uma pequena transação de pressionar o meus lábios contra os dela.
Bu bir mutluluk ve ben ondan uzaktayım.
Isso é a felicidade e eu estou excluído dela.
Uygarlıktan binlerce kilometre uzaktayız. Buradan sağ kurtulma şansımız hiç yok.
Estamos a milhas da civilização... sem hipóteses de sairmos daqui vivos.
Yardımdan ışık yılı kadar uzaktayız, adamım.
Estamos a anos-luz de ter ajuda, meu.
Aşağıya 7 km uzaktayız ve ben iyi bir kayakçıyım.
São 6 km a descer e eu esquio muito bem.
Ana yurdumdan 10 yıldır uzaktayım.
Mas você continua sendo o que era!
Bir yerlerden 10.000 ışık yılı uzaktayız, gezegenimiz tuzla buz oldu, insanlar açlıktan ölüyor. Başımızı belaya sokacak olan ben miyim?
A dez mil anos-luz de coisa nenhuma, o nosso planeta despedaçado... pessoas morrendo à fome, e eu é que nos vou meter em apuros?
- Birilerine ulaşmak mı? Binlerce mil uzaktayız, adamım. ve herşey iyiye gitmeden önce daha da beter hale gelecek.
Estamos a 1.000 km do nada,... e vai piorar muito até melhorar.
Evden 13.000 km uzaktayız ve saçma bir su diyeti yüzünden kameramanım kafayı yedi!
A 12 mil km de casa, o cérebro do meu cinegrafista... vira purê por causa de uma dieta de água.
Yaklaşık 100 m uzaktayız.
Já andamos cerca de 1 KM.
Evden epeyi uzaktayız. Onları uyandıralım!
Distanciaram-se um pouco de casa, não?
Her zaman evden çok uzaktayım.
Oh, não é nada.
A-koo-chee-moya. Büyükbabalarımızın kutsal topraklarından, çok uzaktayız.
Posso descrever para si com detalhes as observações psicológicas que fiz acerca de você ao longo dos últimos quatro anos, o que me leva a concluir que está prestes a levar esta nave para dentro do asteróide, mas basta-me dizer
İnsanlarımızın kemiklerinden çok uzaktayız, fakat bu kadına güçlü bir kucaklama aradığı cevapları ona verir.
que a conheço muito bem. Um destes dias, eu vou surpreende-lo, Tuvok, mas não hoje. Já considerei outras opções.
A-ama hala, Pilaf-sama, Biz sorunu halletmedik başarı için sadece bir adım uzaktayız.
M-Mas, Imperador Pilaf... nós temos sempre o azar de sermos interrompidos quando estamos a um passo do sucesso.