Verirdim Çeviri Portekizce
1,574 parallel translation
- Mutlaka verirdim.
Provavelmente.
Eğer bunun iyi bir iş olduğunu düşünerek yapsan, sana izin verirdim.
Se achasses que era um negócio sólido, deixava. Agora estás a dizer parvoíces.
Biri bana bunun bu kadar zor olacağını söyleseydi, evde kalıp beni öldürmelerine izin verirdim.
Se me tivessem dito que seria tão difícil, teria ficado em casa e deixado que me matassem.
Bak, eğer para şimdi bende olsaydı sana verirdim.
Olha, se eu tivesse o dinheiro agora, eu dar-to-ia.
Biliyormusun, eğer bana çay setini istediğini söyleseydin, onu direkt sana verirdim.
Sabe, se me tivesse dito que queria esse conjunto de chá, eu tê-lo-ia dado.
Biliyor musun ben de o adam kadar aşktan anlarım ve sizin güneşin doğuşunu beraber izlemeniz için izin verirdim...
Sabes, sou tão romântico como qualquer um. Numa situação normal, deixava-os ter um final feliz.
Bunu geri almak için her şeyimi verirdim.
- Daria tudo para ter isso de volta.
Senin için söylediği onca güzel şeyden sonra ben olsam oyumu sana verirdim.
Depois das coisas fantásticas que ele disse, quase que votava em ti.
Annem ve babamla birlikte bir gün daha geçirebilmek için herşeyimi verirdim.
Daria tudo para ter mais um dia... com a minha mãe e o meu pai.
Bana Roma'ya yürüyeceğini söyleyip bağlılığımı isteseydin bunu verirdim.
Se me tivesse dito que iria marchar para Roma e tivesse pedido a minha lealdade, tê-la-ia recebido.
Senin deli olduğunu düşünürdüm Ama bağlılığımı verirdim, çünkü seni bir baba gibi görüyorum.
Teria pensado que estava louco, mas ter-lhe-ia dado o meu apoio, porque também o vejo como um pai.
Ben olsam El Clasificado'ya reklam verirdim, hatta "The Sentinel" dizisine bile. Sadece The Times kalabalıkla ilgileniyor.
Pus anúncios no El Clasificado, no The Sentinel, mas só os leitores do Times é que ficaram interessados.
Bahşiş verirdim, ama üzerimde nakit yok.
Eu dava-te gorjeta, mas não tenho dinheiro.
İstediğin her şeyi yapmana izin verirdim Rico.
Deixar-te-ia fazer o que quisesses, Rico.
Ona, "Erkeklerle öpüşme, yoksa gebe kalırsın." gibi öğütler verirdim.
Costumava dar conselhos do tipo : Não beijes um rapaz ou vais ficar grávida.
Dün akşam onu susturmak için her şeyi verirdim, şimdiyse...
A noite passada só queria que ele se calasse, e agora...
Eğer birinin benim yüzümden öleceğini bilseydim, hayatımı hemen verirdim!
Se soubesse que alguém próximo de mim iria morrer teria dado a minha vida.
Eğer ipliğini pazara çıkarmak isteseydim, kaydı direkt olarak yerel haber kanalına verirdim.
Se quisesse ganhar vantagem, teria levado isso directamente para um canal de televisão.
Ben üç milyon verirdim.
Eu pagava três.
Oğlum, kimin için kolumu verirdim
Então, de acordo
Kimin için verirdim gözlerimi, inanıyorum
Que uma dança leva a minha vida
Hayatımı verirdim Bana dediğini duymak için : "Seni seviyorum" Don Juan
Amar para nós....
Yerinde olmak için birkaç cıvatamı verirdim.
Eu daria tudo por algo assim.
Sadece bir bidoncuk benzin için üç yüz bin hindistan cevizi ve tüm kanını verirdim.
Eu trocava 300 mil cocos e todas as gramas do teu sangue por um litro de gasolina.
Bir zamanlar, beni düşünürken bir yerlere bakman için her şeyi verirdim.
Em tempos daria tudo para que ficasse assim ao pensar em mim.
Pekala, bana kalsa içeride uyumana izin verirdim, Shaggy. Ama kocam buna asla kabul etmez.
Eu deixava-te dormir lá dentro, Shaggy mas o meu marido nunca iria permitir.
Bir kızım olsa ve striptizci olmak istese... sadece burada çalışmasına izin verirdim.
Teve uma filha bailarina de striptease... queria trabalhar num lugar assim.
- Dinle, ben senin yaşındayken bunun için, bunun gibi bir parti için sağ kolumu verirdim.
- Escuta, quando tinha a tua idade, teria dado o meu braço direito por isto... um coisa como esta.
Şu oburluğumu durdurmak için her şeyi verirdim.
Dava tudo para acariciar essas belezas peludinhas!
İkinci bir fırsat için her şeyi verirdim.
E daria qualquer coisa para ter uma segunda oportunidade.
Belki beni hamile bırakmana bile izin verirdim.
Talvez até te deixasse engravidar-me e não me ia importar.
Keşke olsaydı, sana verirdim... - ama girerken üstümü soyarak aradılar.
Se tivesse dava-te, mas tive que me despir para me revistarem para entrar aqui.
Yoksa, Jersey'de kalman için uğraş verirdim.
Se não, tentaria fazer-te ficar em Jersey.
Otel parasını seve seve verirdim.
Eu pago um hotel com muito gosto.
Sadece uyuyasınız diye, size her türlü sözü verirdim.
Eu te prometia tudo se apenas adormecesses.
Tanrım, ben verirdim.
Oh, Deus, eu pagava.
Eskiden yazları kiraya verirdim.
Arrendavam-na no Verão.
Kendimi bu uğurda feda eder bunun için canımı verirdim.
Estou determinado em ser destruido. Ser destruido pelo teu Amor.
Yarışma olsaydı, seve seve Liv'in kazanmasına izin verirdim.
Se fosse uma habilitação, só por apetite, deixaria que a Liv ganhasse.
Tanrım, bir tek içki için neler verirdim.
Deus, daria tudo por uma cerveja.
İsteseydin verirdim, Mercedes.
Se me tivesses pedido, ter-te-ia dado tudo, Mercedes.
- Olmaz. Ben para verirdim, ama çok borcum var.
Mas estou a dever dinheiro de um carro que comprei.
Ne yapmak isterse izin verirdim.
Eu faria... Qualquer coisa...
Bir şey biliyor olsaydım, sana hemen haber verirdim.
Se soubesse de algo, tê-lo-ia informado logo. A minha fidelidade é à escola.
2.000 dolarlık elbisemi giyip cebimde patronumun yatının fotoğraflarıyla birlikte takıldıkları barlara gidip onları teknemle dünyayı gezdireceğime söz verirdim.
Aproximo-me delas com o meu fato de $ 2.000, com uma foto do yate do meu chefe no bolso e prometo levar-las a navegar por o mundo. E sempre acreditam em mim.
Eğer baban Liang Kralı olmasaydı kendimi tutmaz ağzının payını verirdim!
Se o teu pai não fosse o Rei de Liang eu não falaria contigo com tanta contenção.
Onun öldüğünü görmek için çok para verirdim.
Pagava tudo para o ver na desgraça.
Bu maçı görmek için para verirdim.
Enfim, eu teria pago para ver a luta.
Sen hayatımda gördüğüm en güzel kadınsın ve seninle yatmak için 2 yıllık okul paramı verirdim.
És a mulher mais bonita que eu já vi em toda a minha vida e dou dois anos de instrução para dormir contigo.
Sana Kadillak'ımı verirdim ama sincaplar fren hortumlarını yedi.
Emprestava-lhe o meu, mas os esquilos roeram os travões.
O lanet kutuları memnuniyetle verirdim.
Eu disse - obrigado - dando a ele as malditas latas.