Yaparım Çeviri Portekizce
21,926 parallel translation
Caroline'ın karnının büyüklüğünü tahmin etme oyunundan kaçmak için herşeyi yaparım.
Qualquer coisa para evitar um jogo de adivinhas sobre o tamanho da barriga da Caroline. O que é que queres?
- Ben senin kocanım ve seni korumak için her şeyi yaparım.
- Sou o teu marido, e farei tudo para proteger-te.
İşten sonra küçük bir ders yaparım " dedim.
Uma aula rápida. E, bum!
Bu işi halledersen, senin için her şeyi yaparım.
Se isto funcionar, faço qualquer coisa por ti.
Tereddüt etmeden yapmam gerekeni yaparım, kardeşim.
Não hesitarei em agir, maninha.
Ona ender görülen bir cenaze yaparım.
Depois, dar-lhe um raro e bom enterro.
İstersen sana özel pamuk şeker makineli ana merkez yaparım.
Construo um Quartel-General com o raio da tua máquina de algodão-doce se quiseres.
Bunu değiştirmek için her şeyi yaparım...
Qualquer coisa que possa alterar isso...
Tamamdır. Elimden geleni yaparım.
Vou ver o que consigo fazer.
- Ben yaparım.
- Eu faço-o.
Onu barda asılır gibi yaparım.
Finjo que a conheço nos bares.
Bırakın onu, yoksa ben yaparım.
Soltem-na, ou solto-a eu.
Bak, eğer bir rapor doldurmamı istiyorsan bunu seve seve yaparım.
Se precisas que faça um relatório, terei muito gosto.
Ama bu konu da götlük edeceksen her şeyi tek başıma yaparım ben.
Mas, se vai ser um cretino em relação a isso, fá-lo-ei sozinha.
Ben bir sağlık bakımı uzmanıyım Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından atandım. Çalışma ve destek ödenekleri değerlendirmesi yaparım.
Sou uma profissional de saúde da Segurança Social encarregue de fazer avaliações de pensões de invalidez e desemprego.
Dinle, bilirsin, bana bir arazi parseli ver, sana bir ev yaparım. Fakat bilgisayardan anlamam.
Oiça, dê-me um pedaço de terra e eu construo uma casa, mas nunca estive em frente a um computador.
Yapabilirim, ben, tatlım, bilgisayar hariç her işi yaparım.
Eu arranjo tudo, querida. Excepto computadores!
- Evet, tabii ki yaparım.
- Sim, claro.
Ve bu sen olmayacaksan, ben yaparım.
Se não vais ser tu, serei eu.
Yoga yaparım.
Sou indiano. Faço ioga.
Tabii ki Donna, senin için her şeyi yaparım.
Claro. Faria qualquer coisa por ti.
İfade sırasında onu temsil ederim dedim, 24 saat bakıcılık yaparım demedim.
Eu prometi que a representaria na deposição, não que iria fazer de ama-seca todo o dia.
O zaman Gibbs'i yıkmanın bir yolunu bulsan iyi edersin çünkü sen yapmazsan ben yaparım.
Então, é melhor arranjares uma forma de incapacitar a Gibbs depressa porque, se não o fizeres, faço eu.
Eğer Gibbs herhangi birinin yanlışını kanıtlayacaksa, o benim. Seni korumak için her şeyi yaparım, tamam mı?
Se a Gibbs conseguir provar que alguém fez alguma coisa, provará que fui eu, e farei tudo para te proteger, está bem?
Seninle benim aramdaki fark da bu işte. Ben adalet için yaparım.
Exceptuando que a diferença entre mim e si é que as estou a contornar para obter justiça.
Hayır sana ihtiyacım yok, kendim yaparım.
Já não quero ir.
Hayır, ama... ben... kendim yaparım.
- Não, vai-te embora. Eu faço sozinho.
Hayır, ben yaparım.
- Não é preciso.
Böyle bir şey olduğunda ben onunla ilgili bir şey yaparım.
Quando algo deste género acontece, eu faço algo a esse respeito.
Görüşmeyi yaparım.
Vou ver o que consigo fazer.
Yok. Yarın yaparım.
Faço isso amanhã.
Ne istersem onu yaparım Çünkü tam bir köylü çocuğuyum
Faço o que faço Porque sou uma porra dum gajo do country
Burayı yeniden düzene sokmak için her birinizi ibret olsun diye cezalandırmam gerekiyorsa bunu seve seve yaparım.
E se tiver de fazer um exemplo de cada uma de vós para voltar a pôr este sítio em ordem fá-lo-ei com todo o prazer.
Seni fena yaparım.
Vou vencer-te, rapaz.
Yaparım ki onu!
Eu posso fazer isso!
Bayan Tregidden işle ilgili meselelerini bize bıraktığı için umarım bu beyefendi de öyle yapar.
Uma vez que a Sra Tregidden sempre confiou em nós para fazermos os nossos negócios sem a sua interferência, vamos esperar que este senhor faça o mesmo.
Bunu yapar mı?
Será que ela faria isso?
Üçüncüsü de, bana bir iyilik yapar mısın?
3ª, fazes-me um favor?
Bana bir iyilik yapar mısın?
Fazes-me um favor?
NZT sayesinde başarılmış olabilirler ama Brian böyle şeyler yapar mı sence?
Podem ter sido realizados com NZT, mas isto parece-te com o Brian?
Bir daha hiç konuşma yapar mıyız bilmiyorum.
Não sei quando ou se queremos voltar a falar.
Bacaklarıma masaj yapar mısın?
Podes massajar-me os gémeos?
- Yapar mısın?
- A sério?
Kaptan Kokpit, arkadaşım evlenmek üzere, ve O'nunla 500 dolar için seks yapar mısınız, merak ediyoruz.
Capitão Cockpit, a minha amiga está prestes a casar-se, e estávamos a pensar se fazia sexo com ela por 500 dólares.
Bana bir iyilik yapar mısınız?
Faça-me um favor.
Çok haklısın, öyle yaparım.
Podes crer.
- Sanırım bu bizi müttefik yapar.
Penso que isso torna-nos aliados.
- Kızlar yapar mı bunu?
- As raparigas fazem isso?
- Ağzım iyi laf yapar.
Eu trato disso.
On yıl öncesine falan geri dönüp baştan başlayabilseydin aynı şeyleri yapar mıydın?
Se pudesses voltar atrás, dez anos ou algo assim e voltar a fazer tudo fazia-lo?
Umarım şunu yine yapar!
Espero que faça aquele outra vez!