Yapılmıs Çeviri Portekizce
6,738 parallel translation
Nesi var toksik bir çöplüğün üzerine falan mı yapılmış?
Foi construída em cima de uma lixeira tóxica?
Lance'in kendisini aradığını söylediği arama sinemanın 6 blok ötesinden yapılmış.
A chamada que ela disse receber do Lance foi feita num telefone público a seis quarteirões do cinema.
Aramalardan biri dün 26. caddedeki, üst mahkemedeki bir telefona yapılmış.
Um deles tinha uma chamada para o Tribunal Superior, ontem, da 26ª com Cal.
Kötü bir adam tarafından zorlandım, ama bu monarşiye karşı yapılmış bir saldırıydı.
Fui maltratada por homens malvados, mas isto foi um ato de guerra e ódio contra a monarquia,
Organize olmadan yapılmış bir şey.
Só paixão, nenhuma organização.
Ne için yapılmış bunlar?
Para que são?
Başta iç anlamsal formdan, söz dizimsel ağaç yapısına eşleştirme yapıyor ve doğrusallaştırılmış kelimeler elde ediyor zannettim.
Ao início, achei que mapeava de uma forma semântica interna para uma estrutura sintáctica em árvore, obtendo palavras linearizadas. Depois comecei a perceber que era uma espécie de modelo híbrido.
Yapılandırılmış jel.
Gel estruturado.
Dört yıl kadar önce yapılmış.
Construída tipo há quatro anos atrás.
Neredeyse cerrahi hassasiyetle yapılmış.
Quase com precisão cirúrgica.
Kasıtlı yapılmış sanki, değil mi? Öyle.
Parece propositado, não?
Görünüşüne bakılırsa iyi yapılmış.
Bem-feito, pelo aspecto.
Her şeyi sıradan göstermek için gizleme büyüsü yapılmış.
Foi feito um feitiço de dissimulação para tudo parecer normal.
Camdan yapılmış.
São feitos de cristal.
Sanki lokantada yapılmış gibi.
É como sushi com a qualidade de restaurante.
Kolaydır. Ben uzay 10C imha uzaylı yapılmış olur.
Fazia com que extraterrestres destruíssem o 10ºC.
Satürn bundan yapılmış yahu.
Saturno é feito disso.
Da 20 yıldır bu evde bir seans yapılmış Bu Martha Livingston ve arkadaşları... çıkıyor.
E acontece que a Martha Livingston e os amigos dela... também fizeram uma sessão espírita nesta casa há 20 anos.
Bu arada bu elbiseler çinli yarmagüller için yapılmış herhalde.
Estes vestidos são feitos para marias-rapazes chinesas!
Başka bir dünya bulmak için yapılmış.
Foi criada para descobrir outro mundo.
- Neyden yapılmış?
De que é feito?
Ararot nişastasından ve karite yağından yapılmış.
É feito de araruta e manteiga de karité.
Neyden yapılmış görmek için geldim.
Quero ver o que ele é capaz.
Bu Grunhel'in donanmasının enkazından yapılmış fıçılarda... binlerce yıI dinlendirilmiş.
Isto foi envelhecido durante mil anos, em barris construídos com os destroços da frota de Grunhel.
Bir papazın, böyle bir rapor eline geçtiğinde Bay Kemp tarafından yapılmış canavarı ifşa edeceğini sanırdım.
Eu assumi que um homem do clero usaria um relatório como esse. Para expor o mal causado pelo Sr. Kemp.
Auschwitz planını görüp de gülüşen, bir oda dolusu Naziden beri insanlığa yapılmış en büyük hakaret bu şarkı diyorum.
Acho que esta música é o maior insulto à humanidade desde que os nazis riram ao ver a planta de Auschwitz.
Galiba hepsi bizi sevmeyen insanlarca yapılmış.
Pensa que foi construída Pelas pessoas que não gostam de nós.
- Bunlar hangi tarihte yapılmış?
- Quando foram construídos?
Kişiye özel yapılmış, kurma kolu sağda.
Adaptada por encomenda, gatilho para a mão direita.
Burası 50'lerde et paketleme fabrikası olarak yapılmış.
Foi construído originalmente, nos anos 50, como uma fábrica de embalar carne.
Genelde bu tip şeyleri süreç sanatı veya mercek baskılarda görürsünüz ama fırçayla yapılmışı çok nadirdir.
Geralmente encontra-se este tipo de coisas em processos de impressão lenticular, mas é muito raro em trabalhos com pincel.
Bu ürünle ilgili muhteşem olan şey kauçuktan yapılmış fakat cildimiz için kullanılıyor olması.
O que é extraordinário sobre este produto é que é feito a partir de uma base de borracha, mas pode ser usado na vossa pele.
Lavabo, Birmanya yeşiminden yapılmış.
A banheira é feita de jade da Birmânia.
Pembe taştan yapılmış.
Feita de mármore rosa.
Yatağın dört ayağı, timsah bacağından yapılmış.
Os pés da cama são esculpidos sob a forma dos pés de crocodilo.
Şimdi, olacakları anlatayım... Sizi İç Güvenliğe teslim edeceğim... ve tehlikeli hayvanlar için yapılmış bir hapishaneye atılacaksınız.
Bem, é isto o que vai acontecer... eu vou entregar-vos à Segurança Interna... e eles vão meter-vos numa prisão do Jardim Zoológico para animais perigosos.
Buradaki odalar çimentodan yapılmış. Bir hava saldırısı ihtimaline karşın. Ama uzun bir uçak yolcuğunun ardından dinlenmek isteyen bizler için biraz akustik bir kabus oluyor.
Os quartos aqui são feitos de cimento, bons para um ataque aéreo, mas para quem quer descansar depois de uma travessia árdua são um pesadelo de acústica.
Cyborg et ve derisinden yapılmış yetişkin bir adam.
Um homem adulto feito de carne cibernética.
Bugünlerde "Geleceğe Dönüş 1985-2015 Almanak" kitabım çıkmak üzere. "Geleceğe Dönüş" le ilgili yapılmış hatırlanmaya değer her şeyle ilgili.
Neste momento, tenho um livro mesmo a sair, intitulado O Almanaque do Regresso ao Futuro 1985-2015, que é sobre todos os coleccionáveis do Regresso ao Futuro feitos até hoje.
( GD HAYRANLARI ) "Geleceğe Dönüş" 80'lerde yapılmış en iyi film.
O Regresso ao Futuro é o melhor filme feito nos anos 80. Richard Wyatt Stacy Parris Fãs
Çoğu zaman dahice yapılmış filmler görüyoruz. Bilgisayar efektleri her geçen gün daha da iyiye gidiyor. Ama pek çok insan gerçek efektlerin verdiği tadı seviyor.
Muitas vezes, vemos filmes feitos de forma brilhante, as imagens geradas por computador estão cada vez melhores, mas muita gente gosta do toque real.
Makyaj yapılmış halini beğeniyorum. Gerçekten mi? Uzun saçla nerdeyse kadınsı görünen bir Johnny Depp.
Gosto de ver o Johnny Depp maquilhado, de cabelo comprido, quase feminino.
Yoksa tarihte, tüm giysilerin insan eliyle yapılmış olduğunu hatırlayacak biçimde, birlikte gerçek bir değişim yapabileceğimiz yeni bir sayfa, bir dönüm noktası olacak mı?
Ou havera um ponto de viragem, um novo capitulo em nossa historia, quando juntos começamos a fazer uma mudanca real, lembrar que todas as roupas que vestimos foi feita por maos humanas?
Tayvan'da yapılmış, sen yapmamışsın.
Diz : "Feito em Taiwan", você não fez isto.
Ve birkaç saat önce acemice yapılmış bir soygunda kardeşinin elindeki silahı uzağa uçurduğunu da biliyorum.
E sei que ele tirou a arma ao irmão num assalto desastrado há umas horas.
Geçen ay 600 vize başvurusu işlemleri yapılmış. Bill, Balan'ki dahil 5 tanesine bizzat onay vermiş.
No último mês registámos mais de 600 requerimentos de vistos, e o Bill interveio pessoalmente em cinco desses casos, incluindo no de Balan.
Sizinle hiçbir ilgisi olmayan yabancı bir gücün aşağıya inip sizin zor kazanılmış paranızı çaldığı gün bu ve onların bunu yapmasını engellemek için elinizden geleni yapıyorsunuz.
É o dia em que um poder alienígena, que nada tem que ver connosco, vem roubar o nosso dinheiro que tanto custou a ganhar, e fazemos os possíveis para o impedir.
Evet efendim, Galveston-Teksas'a birkaç arama yapılmış. 405-5...
Sim. Várias chamadas para Galveston, Texas. 405-5...
Neden kendini yapılmış değil mi?
Porque não dás uma olhadela?
Değil bir ölü parçalarından yapılmış.
Não um feito com pedaços de mortos.
Yaranın izi yüzeysel, yakın zamanda olmuş. Muhtemelen kendi kendine yapılmış.
O sinal é superficial, é recente, provavelmente foi auto-infligido.