English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Y ] / Yazdır

Yazdır Çeviri Portekizce

1,055 parallel translation
O zaman biz de muhteşem bir yemek ısmarlar, hesaba yazdırır... müdüriyetin hediyesi şampanyayı içer...
Teríamos pedido uma refeição aparatosa, mandado pô-Ia na conta, bebido champanhe oferecido pelo gerente...
Hesaba yazdır, oda numarası...?
Ponha na conta do quarto...
Oğlunun adını buraya yazdırırsam çok para isterim.
Se lhe trouxer o nome do seu filho, quero uma pipa de massa.
Hayır, zamanı gelince yazdıracağım.
Não. A seu tempo, ditar-lhe-ei a experiência.
Tüm akşam hesaba yazdırıp durdun ama pek bir şey verdiğin yok.
Ainda não pagaste nada e nós não damos crédito.
Eminim 10 yazdır hiç açılmamıştır.
Aposto que há dez anos que não abre.
Bunları ekrana kim yazdırıyor?
Quem colocou essas coisas na tela?
Bilgisayar önce koyacak bir yer bulacak, sonra da yazdıracaktır.
O computador procura onde a introduzir e depois imprime!
Beni şu çocuk yuvasına yazdırıp, hayatım boyunca mutlu yaşamamı istiyorsun, ha?
Quer que eu vá para aquele jardim de infância e viva feliz para sempre?
Siz öldükten sonra mezar taşınıza yazdırırız artık.
Ficará gravado, depois do assalto.
İsmimi yazdırıp masanın üstüne koyabilir miyiz Karl?
Ei, coronel, talvez arranje uma placa com o nome?
- Yazdırın beni, Doktor.
Inscreva-me já, Doutor.
Yazdırın isimlerinizi.
Inscrevam-se!
Lütfen girişte isminizi yazdırın
Agora, se tencionam participar por favor, inscrevam-se à saída, quando terminar a missa.
Mezar taşımdaki yazıyı yazdırıyorum.
Eu quero ditar o meu testamento
Soğuk ; yazın ölüp de geri çekilmesini hor görüyor o yazdır ki, son bir uyuşuk darbeyle acıyan uzuvlarımı ısıtan, bayraksız ve borazansız gelen yeni bir saldırıya karşı.
O frio vomita o desdem Sobre os restos do Verão em agonia, Que aquece os meus membros doridos Numa última caricia Antes de mais um assalto
Yeni kalemler satıyorum, üzerine de istediğinizi yazdırırım.
Vendo eu uma linha de canetas modernas como essa... com a mensagem impressa, de sua escolha.
Kuzeyde bir yerlere gidiyor, ismini kayıtlara yazdırıyor.
Está a norte nalgum lugar. Fazendo o seu nome
Mesela "Antonio ile Norwich'li Bay Brian Pules" yazdırır.
O Sr. Brian Pules de Norwich.
- Yazdığınız her satırı okudum.
- Já li tudo o que escreveu, Mr. Garp.
- Sen mi yazdın? - Hayır.
- É da tua autoria?
Çocuk, orjinal programcının yazdığı bir şifre ile, savaş oyunlarının kodlarını kırıp, içeri girdi.
O miúdo entrou no jogo de guerra com senha deixada pelo programador.
sayfa sayfa sanki birisi ona yazdırıyormuş gibi.
Páginas e páginas...
Hizmetçiler yazarların ilham kaynağıdır, Truman Capote en iyi romanını gündelikçi kadını için yazdı.
- Elas inspiram os escritores. Capote escreveu a sua maior obra passando uma tarde com a empregada.
Yazdıklarına göre, muhafızların ipin ucunu kaçırıp edepsizce davranmışlar.
Disse-me que os vossos guardas foram desobedientes e grosseiros.
Tehdit değerlendirme ve terör stratejisi uzmanlığı yanında beyaz yakalı dolandırıcılar hakkında ciddi bir tez yazdı.
Além de avaliação de ameaças e de estratégia terrorista, é a autora de um trabalho de investigação sobre vigarices.
Hayır, yazdığım şeyin ilk taslağı şu an elimde.
Tenho um primeiro esboço de algo que escrevi.
"Varşova Paktı adını Varşova'dan alan bir anlaşmadır" yazdın.
"O Pacto de Varsóvia é um pacto cujo nome foi inspirado por Varsóvia".
En son bir tane yazdım, sanırım hoşunuza gider çünkü Punky bir melodisi var.
Escrevi uma, há pouco tempo, que tu podes gostar... porque tem um toque punk.
Bunu, bunu ve bunu yazdım ve sadece üç satırım kaldı.
Eu escrevi isto, isto e isto. E agora só faltam três linhas.
New York Ceza Mahkemesi Yargıcı Saygıdeğer Eugene R. Canudo yazdı.
O ilustre Eugene E. Canudo, juiz do Tribunal Penal de Nova lorque, é que escreveu.
Mektubun İtalyanca olan, ilk satırını kestim, adımın yazdığı yeri ve son kısmı, onun imzasını.
Apago... a primeira linha da carta, escrita em Italiano... onde constava o meu nome, e a última onde estava a assinatura dela.
Bana yazdığı mektuplar bunu kanıtlayacaktır.
Podereis comprová-lo pelas cartas que me escreveu.
Senin kahrolası kafanı koparırım ve raporda ne yazdığı umurumda bile olmaz.
Eu corto-lhe a cabeça e não ligo a mínima para o que sair no relatório.
Uçağımla yatak odası penceresinden daldım, tuvalet masasının üzerindeki çukulatayı vurdum, duvara makineli tüfekle telefon numaramı yazdım, sonra da mermileri saydırıp, kızını havada yakaladım.
Então escapei-me pela janela do quarto dela, deixei uma caixa de chocolates na cómoda, metralhei o meu número de telefone na parede, e depois livrei-me dela e comi-lhe a irmã.
# Yedinci kızkardeşimiz. Sebastian'ın yazdığı şarkı için... #... onu sahneye çağırıyoruz.
A nossa pequena irmã Vos apresentamos...
Sakın gülme ama sanırım ilk defa yazdığın bir kitaptan para kazanacaksın.
E não ria, mas creio que tem a vista alguns prêmios.
Herkes oradan alır. Burada ne yazdığı umurumda değil.
Não me interessa o que aqui diz!
Senaryoda yazdığı gibi, arkası dönük olursa koltuk altları göğüslerini kapatır.
Se a puserem deitada de costas, como o guião indica as mamas caem-lhe para os sovacos.
Bu sabah yazdım. Henüz uyandığın o an vardır ya, en yaratıcı olduğum zamandır.
Escrevi isto ao acordar, que é a melhor altura.
Uzun zamandır buradasın, çocuk kitapları yazdığımı biliyor olmalısın.
Estás aqui, deves saber que escrevo livros infantis.
Son zamanlarda senin için güzel şeyler yazdı mı? Hayır.
Tem escrito alguma coisa de jeito para si, ultimamente?
- Şimdiye kadar yazdığım tek şey bu. - Hayır.
Foi tudo o que eu escrevi até hoje.
Yoksa zaman her satırı Yeni baştan mı yazdı.
Ou o tempo reescreveu cada linha
Devamlı anlatır durur nasıl baş aşağı yazdığını, astronotların nasıl kullandıklarını.
Que escreve ao contrário, que os astronautas a usam...
Çamaşırlarımı karıştırırken anneme yazdığım bir mektup buldum.
Levei as minhas roupas para a lavandaria... Escrevi uma carta para a minha mãe.
Bay Daggett, sizi temin ederim ki yazdıklarım görgü tanıklarının ifadelerine dayalıdır.
Asseguro-Ihe, Sr. Daggett... ... que os incidentes foram descritos por testemunhas oculares.
Kitapta yazdığına göre her bir damla, kişinin bir asır uyumasını sağlıyormuş.
O livro diz que cada gota permite um homem dormir durante um século.
Umarım size yazdığım mektuba kızmamışsınızdır.
Espero que não se tenha importado por lhe ter escrito aquela carta.
Hayır efendim. Fakat ne yazdığını hatırlıyorum.
Não, senhor, mas recordo-me do que ela dizia.
Ben anlatırım, Frank, Clay her şeyi yazdı.
Garanto-lhe, Frank, o Clay tomou nota de tudo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]