English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Z ] / Zan

Zan Çeviri Portekizce

1,953 parallel translation
Beeter'in ofisinden sızan, Utah'la ilgili dedikodular hakkında NNT'den Charlie Henderson aradı..
Charlie Henderson da NNT ligou, sobre o movimento da Guarda em Utah e sobre o boato de que saiu do gabinete de Beeter.
Ben herhangi bir bulguyu sorgulamaya ya da hava yollarını zan altında bırakmaya çalışmıyorum.
Eu não estou a tentar para desafiar qualquer resultado ou pôr a companhia aérea em alarme.
Vücudunla beraber hafızanı da yitirme olasılığına karşılık sana en çok para kazandıranın ben olduğumu hatırlatmak isterim.
Caso a sua memória esteja a falhar juntamente com o resto, relembro-lhe que eu é que sou a maior fonte de lucro.
Çok güçlü bir hafızan var.
Tens uma boa memória.
Belki hafızanızı yenilerim.
Para ver se reavivo algumas memórias.
Bu frekansa sızan birisi var.
Há uma intercepção nesta frequência.
Çocuk odasına sızan şıllık...
A vagabunda a roubar no quarto das crianças...
Hafızan çok iyi.
Boa memória.
Zan altında mıyım dedektif?
Sou suspeita, Detective?
Rızanız gerek tabii.
Claro que você tem de concordar.
Film, bir örgüte sızan bir polis hakkında. Örgütteyken uyuşturucu satıcılarına bulaşıyor ve onlar da karısını kaçırıyor.
É sobre um policial infiltrado e... muito infiltrado e se enreda com traficantes de droga, e sequestram a sua esposa.
Film uyuşturucu satıcısının yanına sızan bir polisle ilgili.
Trata-se de um policial infiltrado que trabalha com um traficante de drogas.
Sizce bunun, hafızanıza yardımı olur mu?
Acha que isto pode refrescar a sua memória?
Hafızan geri geldiğinde korku da yok olacak.
E que esse medo desaparecerá quando recuperar a memória.
- Senin arızan nedir Charlie?
Mas tu estás avariado, Charlie.
Sen kim olduğunu zan...
Quem pensas...?
Sistem arızanın büro veya çalışma odası tarzında bir yerde olduğunu belirtiyor.
O nosso sistema mostra que o problema vem de uma divisão designada como "escritório ou gabinete".
Vücudundaki her delikten sızan enerji gibi bir şey mi?
Como aquela energia que emana de todos os poros do teu corpo?
Ne bileyim işte, hafızanı geri kazanmana yardımcı olabilir.
Para a tua memória voltar.
Hafızan daha iyi mi?
A tua memória está menos danificada?
Onların nasıl oluştuğunu hatırlıyor musun? Yoksa bu tarafa geçerken hafızanı mı kaybettin?
Você se lembra de como as conseguiu ou perdeu a memória quando trocou de lado?
Umarım sizin hafızanız yeterlidir bulmaya.
Espero que tenhas uma boa memória, porque não vou passar horas a procurar coisas.
Dr. Harlan kitabında uzaylıların sondalarla hafızanızı silebileceğini yazdı.
O último livro do doutor Harlandiz como os aliens conseguem apagar-te a memória. Com sondas.
Hafızanı tazeleyebilir miyiz bakalım.
Vejamos se não conseguimos refrescar a sua memória.
Şimdi sen de, evinin rızan ile aranmasını kabul ediyor musun?
Então, importava-se se fizéssemos uma busca em sua casa?
Hafızanı yavaşlat.
Acalma-te.
Sanırım bu hafızanızı tazeler.
Talvez isto lhe refresque a memória.
Hafızanı geliştirmene yardım eder.
Ajuda-te a distrair.
Bakalım fotoğraflarda hafızanızı canlandıracak bir şey var mı?
Veremos se consegue ver alguma coisa nas fotografias que lhe refresque a memória.
İyi bir hafızanız var.
Você tem uma boa memória.
Madam Peloux, hafızanızda bir sorun var galiba?
Problemas com a memória, Sra. Peloux?
Belki General Washington hafızanızı tazeler.
Talvez o General Washington refresque a sua memória.
Hafızanın silinmesi doğum anına benzer.
Ser apagado não é diferente de nascer.
Belki de hafızan seni yanıltıyordur.
Talvez a tua memória esteja confusa.
Hafızanı kaybettin. Sana yalan söyleyip, söylemediğimi nasıl bileceksin?
Como saberá se estou a mentir ou não?
Sadece size avantaj sağlayacak hafızanız olmadan buraya getirdim.
Só vos meti no meio disto sem o benefício das vossas memórias.
Umarım hafızan geri gelir.
Vamos esperar que a amnésia passe.
Sudayken hafızanı mı yitirdin?
Perdeste a memória na água?
Program kapatıldıktan sonra, hafızanın temizlenmesine karar verildi.
Depois de o programa ter sido eliminado, foi decidido que a sua memória seria apagada.
Hayır, basına sızan porno kasedini görmüş olabilirsin.
Talvez tivesses visto os seus vídeos.
Tanrı'm Paul burada kızan kişi ben olamaz mıyım?
Credo, Paul. Não sou eu que tenho de ficar zangada?
Hayatının yolu değişti... senin rızan olmadan.
O caminho da sua vida mudou, sem o seu consentimento.
Çok iyi bir hafızan var.
Tem boa memória.
Doğru, kim sızan bir çatı ister ki?
Pois, quem quer um telhado com goteiras?
Kısa süreli hafızanın iyi olduğunu söylediğini sanıyordum.
Pensei que tinhas dito que a tua memória a curto prazo estava bem.
Gerçeği söylemek gerekirse, Dr. Holden'ın son 10 yılı kusursuz olarak geçirmesinden sonra, bazen hikâyeyi canlı tutmak için, bazı riskler almanız gerekebiliyor. Ve şimdi internete sızan bilgilerde onu dizide öldüreceğiniz söyleniyor.
Para lhe dizer a verdade, depois dos últimos dez anos com Dr. Holden a ser tão perfeito, às vezes para manter uma história fresca, é necessário correr alguns riscos. que vai acabar com ele de vez.
Hafızanın can sıkıcı olabildiğini söyleyen oldu mu hiç?
Alguém já te disse que a tua memória, é uma grande desmancha prazeres?
Hafızanı kaybetmiş gibi yapmana.
Estou a falar da falsa amnésia.
Hafızan sandığından daha da iyi.
Tens mais do que a memória fraca.
Dışarı sızan bir şey var.
Entornou aqui alguma coisa.
Bu senin hafızan...
Está a ver?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]