Zorlanmış Çeviri Portekizce
200 parallel translation
Ailenin serveti kendini beğenmiş ve bencil üvey kardeşler için telef edilirken Külkedisi hırpalanmış, küçük düşürülmüş ve sonunda kendi evinde hizmetçi olmaya zorlanmıştı.
A fortuna da família foi esbanjada pelas egoístas meias-irmãs, enquanto que a Cinderela era maltratada, humilhada e até obrigada a tornar-se uma criada na sua própria casa.
Bu nedenle o bölümü kestik. O bölümde üvey anne kor halindeki metal ayakkabıları içinde dans etmeye zorlanmış ve o sahnede üvey annenin en güzel kızının elleri kesilmiş olduğu gibi yaşlı hizmetçi de kurbağaya dönüştürülmüştü.
Portanto, cortámos as partes onde a madrasta é forçada a dançar em sapatos de metal, vermelho-quente, e a cena onde a filha mais linda, fica com as mãos cortadas, bem como a parte, onde o velho servo, é transformado em um sapo.
Üstelik zorlanmış olmalı, aksi hâlde bir not bırakırdı.
Ela deve ter sido forçada, senão teria deixado um bilhete.
İngilizler tekrardan köşeye sıkıştırılmış ve hezimete uğratılmıştı. Başladıkları noktaya geri dönmeye zorlanmışlardı.
Os britânicos foram novamente derrotados e obrigados a recuar até ao ponto de partida.
Ağır bir metal objeyle dövülmüş, tecavüz edilmiş ve zorlanmış bir ihtimal cinayet aletiyle.
Ela foi espancada com um pesado objecto de metal, e violada... com um objecto, talvez a arma do crime.
Bu kilit zorlanmış!
En voila une affaire! Esta fechadura foi forcada!
- "Ben size sevgi verdim, ama tekme yedim." - Bunu bulmak için bayağı zorlanmış herhalde.
Quis oferecer amor ; fui desprezado... "
Kapı zorlanmış.
A porta foi forçada.
Ayrıca sosyal toplantılara da katlanmakta zorlanmışımdır. Bir keresinde bir gelenek vardı, Sadie Hawkins Dansı?
Também tive problemas com as reuniões sociais, como numa tradição da Academia, o baile de Sadie Hawkins.
Eyalette tespit edecektir ki Andrew Marsh onun tarafından... ona olan düşkünlüğü kullanılarak 8 Milyon $ lık mirası kendisine... bırakılıncaya kadar, zorlanmış... bunun ardı sıra kalp problemi sanık tarafından bilindiğinden... bu durumunu tehlikeye atan cinsel oyunlar artarak devam etmiş...
O Estado provará que ela seduziu Marsh e o manipulou até... ele escrever um novo testamento, deixando 8 milhões para ela. Ela insistia em sexo extenuante... sabendo do problema de coração dele.
Cinsel ilişkiye zorlanmış gibi ama öldürüldüğünden emin değilim.
Parece penetração forçada, mas não estou certa que tenha sido assassinada.
Pan Am Clipper okyanusa inmeye zorlanmış.
O Clipper da Pan Am foi forçado a amarar.
Yazması için zorlanmış olabilir.
- Pode ter sido forçado.
İhtimallerden birisi de, Kardasyan güçleri tarafından, zorlanmış olmandır.
A análise de probabilidades indica que você está a ser coagida por forças Cardassianas.
Kardasyanlar tarafından, gerçekten zorlanmış olsaydım, neden kendimi feda etmek için uğraşayım ki?
Se eu estivesse a ser coagida pelos Cardassianos por quê eu iria me sacrificar por eles?
Kapı zorlanmış gibi görünüyor ama alarm çalışmamış.
A porta parece arrombada, mas o alarme não disparou.
Öyleyse daha fazlasını silah altına çağırsan iyi olur, ya da kendi adamlarımı getirmeye zorlanmış olacağım.
Então é melhor recrutares mais, ou serei forçado a trazer os meus próprios homens.
Servis giriş anahtarını kır. Zorlanmış izlenimi vermeli.
Dê cabo da fechadura para que pareça forçada.
Servis giriş kapısını kır. Zorlanmış izlenimi vermeli.
Dê cabo da fechadura para que pareça forçada.
- Haleh, idrarlığını takarken zorlanmış.
Haleh diz que foi difícil pôr a Foley.
İki hafta boyunca bodrumda yemeğe zorlanmış.
Nas duas semanas seguintes, foi obrigado a comer na cave.
Zorlanmış anılar... dikkatini dağıtmak için.
Lembranças forçadas, para distrair você.
Zorlanmış hissediyorum.
Estou com vontade de dirigir.
Annem beni doğururken çok zorlanmış.
- Não. Minha mãe passou mal quando me teve.
Voyager'a ilk geldiğim sıralarda, mürettebat beni kabullenmekte oldukça zorlanmıştı.
Quando cheguei na Voyager, a tripulação foi difícil de me aceitar.
Ben fazlasıyla zorlanmış bir evlilikte alınmış bir molayım.
Sou o refúgio num casamento que se tornou muito difícil.
Annesinin bir bebeğin kalbini... taş bir hançerle çıkarmasını izlemeye zorlanmış...
E ela foi forçada a ver a mãe a tirar o coração do bebé com uma adaga de pedra.
Çocuk düşürmeye zorlanmış.
- Ela foi forçada a fazer abortos.
bence emirler, 10 tane çıksın diye yapay bir şekilde zorlanmış.
Penso que a lista de mandamentos... foi deliberadamente e artificialmente inflacionada para chegar aos dez.
Kafası güzelken tıraş olmakta zorlanmış mı?
É difícil fazer a barba pedrado?
Bir büyücü ile evlenmeye zorlanmış.
Foi obrigada a casar com um mago.
Güzel. Zorlanmış olabileceğini düşündüm.
Pensei que havia tido algum problema.
- Zorlanmış gibi geldiğini biliyorum, ve... öyle.
Sei que parece em cima do joelho... Bem, e e.
- Kapı zorlanmış mı? - Hayır.
- Não há sinais de arrombamento?
Anlatırken zorlanmış olmalısın.
Deve ter sido dificil falar sobre isso.
Birisi tarafından mı zorlanmış?
Estava alguém com ele.
- Oral sekse mi zorlanmış?
Sexo oral forçado?
O halde ortakyaşam tarafından öyle yapılmaya zorlanmış olmalı.
Entao, foi obrigado a fazê-lo, contra a vontade dele, pelo simbiota.
Bu şekilde ruh arayışında ve diş gıcırtıları arasında bu konvansiyonun delegeleri kavgacı bir zorbanın ve partisinin radikallerinin rahatsız edici davranışları yüzünden birlikten ayrılmaya zorlanmıştır.
De modo que de permeio com a busca das almas e o ranger dos dentes... os delegados deste congresso... CÂMARA DOS DELEGADOS RICHMOND, VIRGINIA perturbados pelas acções dum usurpador beligerante e dos radicais do seu partido caíram na secessão.
Kemik kaval kemiğine doğru zorlanmış ve diz kapağını geçerek kaval kemiği üzerine çıkmıştı.
À medida que o osso entrava na tíbia dividiu a junção da tíbia em dois e continuou para cima.
İçmeye zorlanmış olabilir.
Ele pode tê-la forçado a beber.
Tabii ki zorlanmış olacağım.
A tal serei obrigado.
Daha fazla açıklama yapmak için kendini zorlanmış hissetmiyor musun?
Não gostavas de te explicar melhor?
Yani hava, kan dolaşımına girmeye zorlanmış.
Então o ar foi forçado para a corrente sanguínea?
Gerçi satırı patileriyle kaldırmakta zorlanmış olmalı.
Contudo pode ter tido dificuldade em levantar a faca com as patas. Pêlo de gato?
Pervanelerin altı, merkezden dışarı doğru zorlanmış.
As plantas foram forçadas do centro para fora... pela corrente de ar das pás da hélice.
Sahte tanrılara tapmaya zorlanmış insanlar.
Aquelas que sao forçadas a adorar falsos deuses para ocultar a escravidao.
Zorlanmış gibi mi görünüyorum?
- Parece que me obriga?
Diğer çocuk gibi kanı içmeye zorlanmış. Aynı olay olduğunu gösteriyor.
- Também o forçaram a ingerir sangue.
Nefes almakta zorlanmıyor, satürasyonu iyi ve vücut salgısı var.
Não há estridor, a saturação é boa e controla as secreções. - Acordou com dores.
Sır saklamakta zorlanmıyorum.
Não, não me custa guardar segredo.