Çıkıyor musun Çeviri Portekizce
521 parallel translation
Dünyayı görmek için gerçekten yola çıkıyor musun diye öğrenmek istiyor.
Quer saber se vai mesmo partir para conhecer o mundo... - Sim, é verdade.
Sullivan, çıkıyor musun yoksa dumanla mı çıkartalım?
Sullivan, sai ou temos de obrigá-Io a sair daí?
Bu öğleden sonra çıkıyor musun, Alex?
Vais sair esta tarde, Alex?
Waco, çıkıyor musun?
Waco, vais sair?
Karşı çıkıyor musun, Hoffy?
Tens objecções, Hoffy?
Çıkıyor musun?
Vais desistir? Não falas a sério.
Ne oldu? Çıkıyor musun?
- O que queres?
Yukarı çıkıyor musun?
Bem, não vai subir?
Şimdi çıkıyor musun, yoksa yalvarmam mı gerek?
Sai imediatamente ou teremos de implorar?
Giriyor musun, çıkıyor musun?
- A entrar ou a sair?
Çıkıyor musun?
Tens saído?
Bu gece çıkıyor musun, Susamuru?
Vais sair esta noite, Otter?
Yale'yle hala çıkıyor musun?
Continuas presa ao Yale?
- Çıkıyor musun?
- La sair?
- Pekala, yukarı çıkıyor musun çıkmıyor musun?
- Bem, vai subir ou não? - Sim.
Çıkıyor musun?
Vocês vão sair?
- Biriyle çıkıyor musun?
Tens um namorado?
Bu akşam biriyle çıkıyor musun?
Vais sair com alguém?
Çıkıyor musun?
Vais sair?
- Çıkıyor musun, Shelly?
- Vais-te embora, Shelly?
Bu Dick'le hâlâ çıkıyor musun?
Ainda sais com esse... Dick?
- Dışarı çıkıyor musun?
- Queres sair?
Hala Denise Lee ile çıkıyor musun?
Continuas a sair com a Denise Lee?
New York'ta sahneye çıkıyor musun?
Está a actuar em Nova lorque, neste momento?
Nereden biliyorsun? - Hey dostum, hâlâ onunla çıkıyor musun?
- Continuas a namorar com ela?
- Şu kızla çıkıyor musun!
- Tu andas com essa rapariga!
Giriyor musun yoksa çıkıyor musun?
Vai entrar ou sair?
Eski günlerde nasıl sayıştığımızı hatırlıyor musun'çık çıkalım çayıra yem verelim ördeğe'...
Lembras-te de jogarmos ao "pico pico serenico"...
Hatırlıyor musun, Saranac'ta herkes evli olmadığımızı düşünmüştü de dışarı çıkıp evlenmiştik.
Lembras-te, quando pensavam que nós não éramos casados - e que nos casamos de novo!
Biraz altın karşılığı baştan çıkıp özünde cinayet olan gizli bir iş çevirecek birini tanıyor musun?
Conheces alguém que o ouro corruptor Possa tentar, com sigiloso, o feito de morte?
- Çıkıyor musun?
- Já vais?
Sandra Lee'yi tanıyor musun? Yarım saat içinde hepiniz gideceksiniz. Yoksa kıçınıza tekmeyi basarım!
Daqui a meia hora têm de desaparecer, caso contrário, mando-vos embora aos pontapés.
- Çıkıyor musun?
- Vais sair?
Club 58'den çıkışımızı... hatırlıyor musun?
Ao sair do Club 58, recorda-se...
Geçtiğimiz yaz ellerimde çıkan korkunç kızarıklıkları hatırlıyor musun?
Lembra-se no Último verão... quando tive aquelas feridas nas mãos?
Ateş açmak zorunda kalırdık ve Bolşevikler'in istediği savaş çıkardı. Anlıyor musun?
Teríamos de abrir fogo, e seria a guerra que os bolcheviques querem.
Dışarı çıkıyor musun?
Nunca sais tu?
Çılgınlık olsun diye, anlıyor musun?
Passei-me, percebes?
Buradan asla çıkmayacağını, artık anlıyor musun?
Já percebeu que nunca vai sair daqui?
"... ve sesim güç harcamadan çıkıyor. " Anlıyor musun?
"e a minha voz sai com ela, sem qualquer esforço."
Hepsi nasıl bilinçüstüne çıkıyor, görüyor musun?
- Exatamente.
Biliyor musun, nereye gitsem karşıma bir götlek çıkıyor.
Aonde quer que vá, há sempre um idiota.
Dinle, Enrique... Benden yana tavrını al ve kıçına sok! Anlıyor musun?
Ouça, Enrique... enfia sua defesa no rabo, ouviu?
Sesin nasıl çıkıyor, biliyor musun?
Sabes o que pareces?
Oh, ama, Bart, o sıkıcılığı, iç karartıcılığı... o entellektüel kaygısızlığı hatırlamıyor musun?
Oh, mas, Bart, não te lembras do aborrecimento... do mal a nível intelectual?
Betty, çık dışarı, bu çok tehlikeli, anlamıyor musun?
Saia daqui, Betty. Isto é perigoso.Você não compreende...
Annemizin bize küçükken anlattığı şeyi hatırlıyor musun işler içinden çıkılmaz bir hal aldığında yapmamız gereken şeyin aydaki adamla konuşmak olduğunu?
Lembras-te... quando eras pequena, e a mamã nos costumava dizer quando as coisas fossem confusas, o que tinhas de fazer era dizer ao homem na lua?
Çıkarmazsan, kıymık irin yapar. Anlıyor musun?
Infecta dentro de si até você até você a tirar para fora.
Doğuda balığa çıkıyor musun?
- Pescaste muito no Leste?
Ve o çığlık- - o korkunç çığlığı hatırlıyor musun?
Lembra-se do grito dele?
Ortaya çık dedim sana, anlamıyor musun?
Eu disse para saíres detrás do sofá. Está bem?