Ölürsün Çeviri Portekizce
2,086 parallel translation
- Öyleyse ölürsün.
- Então morres.
Hepimiz biliriz, Bunlar Genç eğlence düşkünlerinin bir grubu. Canlı hızlının stili, yavaş yavaş ölürsün. Güneşte eğlence ıssız metadon boyunca hareket eden Ve bir kaya yıldızı dığı gibi partilere sahip oldu.
Pelo que sabemos, eles são um grupo de rapazes foliões ao estilo de vive depressa, morre devagar diverte-te ao sol e tem festas como uma estrela de rock movendo metadona pelo deserto num de seus aviões de plástico modificados e com muita tecnologia.
Meksikalı mafya bizimki gibi çalışır Daha sonra oradan çıkmak için ya kalırsın ya da ölürsün!
A mafia mexicana funciona como a nossa, depois de lá estares, ficas ou morres!
Eğil ve 5 dakika hareket etme. Yoksa ölürsün!
Baixa-te e não te movas por 5 minutos ou morres!
Kahraman olmaya çalışırsan, ölürsün.
Se tentares ser herói, morres.
Oraya gidersen sen de ölürsün.
- Vais morrer se fores até lá.
Bir planın olmadan, ölürsün.
Sem ele, morremos.
Rüyalarında ölürsen, gerçekten ölürsün. Nancy?
Se morreres nos sonhos, morres de verdade.
- Yoksa ölürsün.
- Averill, vai ou morres.
Öldüğünde ölürsün.
Quando morremos, estamos mortos.
Umarım testis kanserinden ölürsün.
Espero que morras de cancro nos testículos.
Ya boyun eğersin ya da ölürsün.
A maneira deles ou de nenhuma maneira.
Burada kalırsan ölürsün.
Se ficares aqui morres.
Ne derler bilirsin. Büyük ihtimalle köpekbalığı ısırığından değil de arı sokmasından ölürsün.
E como dizem... é mais fácil morrer picado por uma abelha... do que ser atacado por um tubarão.
Ne kadar para ödersen öde uçak düşerse, sen de ölürsün.
Não interessa o quanto pagues, porque se o avião cair, acabarás morto na mesma.
- aklından silebilirsin ama kalbinden silmek o kadar kolay değil... ölürsün...
Tudo muda no fundo do teu coração quando pensas que podes morrer... amanhã.
Eğer sen haklıysan ben ölürüm, ben haklıysam da sen ölürsün.
Se estiver certo, eu morro, e se eu tiver certo, morre você.
Hele sabunlara ölürsün.
E o sabão. De morrer.
Yaşadığını öğrenirse ölürsün.
Se ela descobrir que estás viva, vais morrer.
Yoksa ölürsün!
Caso contrário, estaria morto.
Işınlanmaya kalkarsan ölürsün.
Se tentares teleportar-te, morrerás.
Böcek vücuttan çıkınca ölürsün.
Quando o insecto sai do corpo, morres.
İğne ayakkabını delip geçerse, yarım saat içinde ölürsün.
Se eles furarem os teus sapatos, estás morto em meia hora.
Ya bize katılırsın ya da tekrar ölürsün.
Podes te juntar a nós ou morrer novamente.
Adamlarına silahlarını bırakmalarını söyle, yoksa ölürsün. Hemen!
Diga aos seus homens para largarem as armas ou irão morrer.
Kurşunun saniyede 900 metre hızı var kıpırdarsan ölürsün.
Bauer... A bala desloca-se a 880 metros / segundo. Se tentar mexer-se, morrerá.
Onu şimdi kurtarmaya çalışırsan, ölürsün.
Tente ir buscá-lo e está morto.
Adamlarına silahlarını bırakmalarını söyle, yoksa ölürsün.
Mande os seus homens baixarem as armas, ou eu mato-o.
Ölürsem sen de ölürsün.
Se eu morrer tu morres.
- Eğer geri takarsan, ölürsün, ben yapmalıyım.
Mesmo que a voltes a meter a ligar, morrerás. - Tenho de ser eu.
Birine sırtını dönersen ölürsün.
Permitam um ataque às vossas costas e estão mortos.
Çok daha güçlü bir rakibe fazla yaklaşırsan ölürsün.
Deixem-se apanhar por um adversário mais forte e estão mortos.
Arenada kılıcını fırlatırsan yine ölürsün.
Lancem a vossa espada na arena e estão mortos, de novo.
Yoksa Trakyalı olarak ölürsün!
Ou que morras como um trácio.
Ya ayaklarının üzerindeyken ölürsün ya da pisliğin içinde debelenerek.
Morres de pé ou a rastejar na sujidade.
Soğuk ve yaşam olmayan bir dünya, yavaş yavaş açlıktan ölürsün. Tabii önce donmazsan.
Uma Terra fria e desabitada, onde morrerias à fome se não congelasses primeiro.
Bağırırsan ölürsün.
Se gritas, morres.
Ve aynı şekilde de ölürsün.
E morrer do mesmo jeito.
Ona dokunursan, ölürsün.
Tocas-lhe e morres.
O zaman ölürsün.
Então morrerás. Já estou morto.
Ya ölürsün, ya da ben kovarım.
Ou morrem ou eu expulso do clube.
Sen ölürsün.
Tu morres.
- Ölürsün.
- Aí você está morto.
ölürsün. Tıpkı o liseli çocuk gibi.
Tu vais acabar por morrer, como aquele rapaz!
Ben sarayda büyüdüm Majesteleri ve ailem bana, eğer Stephen'ı desteklemezsen ölürsün demişti.
Fui criado na corte, Majestade, e disseram a meus pais que se não apoiassem Estêvão, eu seria morto.
Paramı yarın alamazsam, ölürsün.
Se amanhã não tiver o meu dinheiro és um homem morto.
- O zaman ölürsün!
- Então tu morrerás!
Kapı kapanır kendi çığlıklarınla havasızlıktan ölürsün.
A porta fecha-se e morre sem ar ao som dos seus próprios gritos.
Çıplak bira posteri bulursa ölürsün.
Se ela achar um poster de uma mulher nua, estás morto.
Ölürsün. Tüm gün ne yaptın sen?
Passaste o dia todo a fazer o quê?
Bir daha ona dokunursan, ölürsün!
Voltas a tocar-lhe, e estás morto.