Ölüyorlar Çeviri Portekizce
469 parallel translation
Ve açlıktan ölüyorlar.
E vão morrer de fome.
Çünkü ertesi gün seni görmek için ölüyorlar.
No dia seguite já estão mortas por te ver.
- Ölüyorlar.
- Estão a morrer.
Deniz acımasız ve gemiciler denizde ölüyorlar.
O mar é amargo e o marinheiro morre no mar.
Değişiyorlar, yok oluyorlar, ölüyorlar.
Eles mudam. Eles abandonam. Eles morrem.
İnsanlar konuştukları için ölüyorlar.
É assim que as pessoas morrem, a falar.
Bu uğurda ölüyorlar.
É disso que morrem de vontade.
- Açlıktan ölüyorlar.
- Eles passam fome.
Bazen çabuk ölüyorlar.
Eles se vão muito rápido as vezes.
Yanan ormanlardan açık düzlüklere kaçan terörize olmuş vahşi hayvan sürüleri kuruyup çamurlaşmış su gölcüklerinin yakınında ölüyorlar.
Manadas de animais selvajens em pânico, fugindo das florestas para as planícies, morrem de sede à volta de buracos de lama seca.
Bu yüzden ölüyorlar.
Estão a morrer por causa disso.
Bu adamlar burada vakit geçirdikçe ölüyorlar diyor.
Diz que estes tipos passam a vida a morrer aqui.
Tüm çiftçiler açlıktan ölüyorlar.
Todos os fazendeiros passam fome
Ölüyorlar.
Só se morre.
Fukaralığımız dayanılmaz, kızlarımız açlıktan ölüyorlar,
Cada dia mais miséria na nossa casa e as nossas filhas não têm que comer.
Gerçekten ölüyorlar.
Mortas mesmo.
Çok haklı. Seviyoruz... sonra da ölüyorlar.
E tem razão, porque nos afeiçoamos a eles...
- General, adamlarım her metre için ölüyorlar.
- Os soldados não param de morrer.
Açlıktan ölüyorlar.
Estão a morrer de fome.
Büyüyüp çiçek açıyorlar ve solup ölüyorlar ve başka bir şeye dönüşüyorlar.
Elas crescem e florescem e murcham e morrem e se transformam em alguma outra coisa.
Ölüyorlar.
Morrem.
- Ölüyorlar mı?
- Morrem?
- Dönekler sinek gibi ölüyorlar.
- Os renegados estäo a morrer como moscas.
Ve bu kızlar dudaklarında bir parça kan ile ölüyorlar.
E essas jovens morreram com sangue nos lábios?
Böylece yaşlanıp ölüyorlar.
E vão envelhecendo e depois morrem.
Ölüyorlar mı?
Estão a morrer?
Kurbanları kilit altına aldığımızda kısa sürede komaya girip ölüyorlar.
Se as prendermos, entram em coma e morrem pouco depois.
Ölüyorlar, R2!
Estão a morrer, R2!
Bazen, oraya gitmeden ölüyorlar. Bunun gibi.
Ás vezes morrem antes de lá chegar, como esta.
Birkaç milyon yıl içinde doğuyor, yaşıyor ve ölüyorlar.
Nascem, crescem e morrem dentro de um período de uns poucos milhões de anos.
Hitler'in orduları yenilgiden utanarak çok acı çektiyorlar ve kaçarken, donuyorlar ve şaşkınlık içinde Rusya'nın karları arasında ölüyorlar.
Os exércitos de Hitler sofreram várias derrotas humilhantes e retiraram, geladas e desordenadas, pelas neves mortíferas da Rússia.
Ölüyorlar.
Envelhecem.
Ne yaparsak yapalım, sinekler gibi ölüyorlar.
Independente do que facamos, morerrao como moscas.
Dünyamızı inşa edenler çabalıyorlar, savaşıyorlar, kanıyorlar, ölüyorlar.
Os construtores do nosso mundo, a esforçarem-se, a lutar, a sangrar, a morrer.
Malzeme için ölüyorlar.
Estavam mortinhos por aquilo!
Ölüyorlar!
estão a morrer...
Açlıktan ölüyorlar.
Eles estão famintos.
Geçen tüm bu zamandan sonra bile insanlar hala ölüyorlar.
Pessoas continuam a morrer depois de todo este tempo.
Ölüyorlar!
Estão a morrer!
Sinekler yaklaşıyor ve bum ayakkabılarını çıkaramadan ölüyorlar.
Os insectos vêm, e morrem antes mesmo de poderem "tirar os sapatos".
ölüyorlar hayatım boyunca bu arabayı bilirim.
Estão a morrer. Conheci este carro toda a minha vida.
Bu gezegenler hızlı yaşayıp, zor ölüyorlar. İyi ama neden?
Mesmo que os controlos tenham falhado, podemos re-cristalisar dilitium sem ajuda exterior.
Senin için ölüyorlar, salak!
Morrem por ti, imbecil!
Ölüyorlar, dostum.
Eles estão morrendo, cara.
İnsanlar ölüyorlar!
As pessoas vão morrer!
Ağlarda ölüyorlar.
Estão a morrer nas redes!
Ölüyorlar.
Mata-os.
- Susuzluktan ölüyorlar, Bay Kearney.
Eles precisam muito, Sr. Kearney.
Dışardaki insanlar kanguru için ölüyorlar mı?
Há aqui algum cachorro.
Ölüyorlar.
Eles estão a morrer.
Sonra korkunç bir şey oluyor, ve ölüyorlar.
E algo terrível acontece e ele morre.