Işınla Çeviri Portekizce
2,256 parallel translation
Robin, birçok kadınla beraber oldum sarışınlar, esmerler, kızıllar büyük göğüslüler, küçük göğüslüler, normal göğüslüler bazı göğüsler büyüktü ama aynı zamanda sarkmıştı.
Robin, eu estive com muitas mulheres... loiras, morenas, ruivas... de peitos grandes, pequenos, médios... alguns peitos que eram grandes, mas assim de uma forma ruim.
Bizi eve ışınla.
Manda-nos para casa!
Seni tam anlamıyla ölü gösterebilmek için iksir, kalbini atışınla nefes alışını yavaşlatacak.
A poção vai baixar a batida do vosso coração e a respiração. Para todos os efeitos, estareis morto.
Günlerce ortadan kaybolup, seksi bir sarışınla yaşıyorsun ve bunu sorun etmemi bekliyorsun, öyle mi?
Tu desapareces por uns dias, apareces com uma loira boazona... e eu tenho que concordar com isso?
Yaptıklarımın senin hayat anlayışınla hiçbir ilgisi yok.
O que faço não tem nada a ver com o que tu chamas de vida.
Sırf arkadaşlarınla bozuştun diye,
O Jasper.
Kendimi bulmaya çalışıyorum. Eğer önceki yaşamımda bu kadınla tanıştıysam,
É como se a tivesse conhecido em uma vida anterior.
Güçlerin, hayatınla koruduğun bir sırdır.
A tua magia é um segredo que deves guardar com a vida!
Sanırım hayatın bir erkek dokunuşu için taco ısmarlayacak orta yaşlı golf arkadaşlarınla sıkışmış durumda.
Vais ter de aturar as matronas do golfe de meia-idade dispostas a trocar petiscos pelo calor humano.
Çünkü sen ışın kılıcınla düşünürken, ben gözlem yaparım.
Porque eu observo enquanto tu pensas com o teu sabre de luz.
Muhtemelen annesinin, en kayda değer başarısının Cheesecake Fabrikası'ndaki menüyü ezberlemek olan bir kadınla çıkmasından etkilenmeyeceğinden kaygı duyuyor.
É provável que ele ache que a mãe dificilmente fique impressionada por ele namorar uma mulher cuja façanha mais significativa é memorizar a ementa do Cheesecake Factory.
Eğer yine saygılarınla reddedersen Yahudi Ayısı'nı buraya çağıracağım.
Se continuar se recusando, vou chamar o Urso Judeu.
Şimdi, halkınla tanışmaya hazır mısın?
Estás pronto para conhecer a tua gente?
Senin, şişman ve bıyıklı bir kadınla evlendiğine kendimi inandırmaya çalışırdım.
Tentava me convencer que era casado com uma mulher gorda de bigode.
Yoksa papalık tacı başıma geçirilir geçirilmez gazabınla canımı alacak mısın?
Ou a Vossa ira me atingirá quando a coroa for colocada na minha cabeça?
Kusurlarınla kalmalısın.
Tens que continuar com defeitos.
Göklerdeki babamız kardeşimiz Nathaniel ışığınla aydınlat ki, bugün konuştuğu ses senin sesin olsun.
Pai Nosso, faz brilhar a tua luz no nosso irmão Nathaniel, para que ele possa falar com a tua voz esta noite.
Karışık bir aşk hikayesi olsun. Vampir kadınla, ölümlü bir erkeğin.
Uma história de amor entre as duas espécies, entre a jovem vampira e um rapaz normal.
Samson bir kadınla tanışır.
Conheces a cabra dele?
Buradan çıkınca arkadaşlarınla McDonalds'a git, istediğin kadar ye. Ama şimdi sağlığına dikkat edeceksin.
Quando saíres daqui, vai com as tuas amigas ao McDonald's e come o quanto quiseres.
Kendi bakış açınla.
Na tua perspectiva.
Kung Fu dövüşmek değildir anne, düşmanınla barış yapmaktır.
O Kung Fu não tem a ver com lutar, mãe. Tem a ver com criar paz com os teus inimigos.
Karınla gurur duyuyor olmalısın.
Deves estar muito orgulhoso.
Bebek sahibi olmak gibi aptalca bir şey yapmadan önce sayısız kadınla yatacağım. Clive, sen benim arkadaşımsın.
Tenho de ir para a cama com um sem número de mulheres, antes de fazer algo tão idiota como ter um filho.
Kahramanınla tanışıp onun efsane değil de gerçek olduğunu görmek zor olmalı.
Pois, imagino que seja difícil conhecer o nosso herói e ver que ele é real e não um mito.
Caddeler altınla kaplanmış falan değil.
As ruas não são feitas de ouro.
Sence Darryl karınla yatmış mıdır?
Achas que o Darryl dormiu com a tua mulher?
Yeniyetme çocukları olan ve hayattan fazla beklentisi kalmamış 38 yaşında bir kadınla çıkmalıyım ben.
Devia estar com uma divorciada de 38 anos com filhos adolescentes e poucas expectativas na vida.
Evet, dediğim gibi öğleden sonraları uyumayı alışkanlık haline getirdi. İşte o sırada önce kitaplarını alır sonra da beynini patlatırsın. İster bir odun al kafasını kır kazıkla karnını deş ya da bıçağınla gırtlağını kes ama önce kitaplarını almayı sakın unutma.
Ora, como te disse, é hábito dela dormir de tarde, é quando a poderás atacar após tê-la privado dos seus livros, ou quebrar-lhe o crânio ou empalá-la num varapau, ou a garganta lhe cortar.
Titrerken tüm varlığınla bütün gece ısıtmaktır pencerenin çıplak köşesini.
Aquietar o canto nu da janela Que com todo o nosso poder Estremeceu toda a noite
Karınla ne sıklıkla seks yapıyorsun?
Com que frequência, tu e a tua mulher fazem sexo? Não tão frequentemente como eu queria.
Bir kadınla karşı karşıya kalmış olmasam da sonuna kadar savaşacağım. Hazır ol, Macduff!
Porque ninguém nascido de nenhuma mulher... poderá, em tempo nenhum... fazer mal a Macduff!
O şuh bakışlarınla bir şey mi ima etmeye çalışıyorsun?
Olhas para mim e falas de outro?
Hayır, çünkü düşünüyorum da belki de... Ormanda arkadaşlarınla çalışırsan, bu senin için çok daha iyi olur.
Pensei que podias talvez fosse bom trabalhares na floresta com os teus amigos.
Doğru mu yanlış mı bu gezide bir kadınla tanışmak istiyorsun değil mi?
Verdadeiro ou falso? Queres conhecer umas raparigas nesta viagem, não é?
Gidip yeni arkadaşlarınla tanış hadi.
Vais conhecer novas amigas.
Vızıltınla canımı sıkmadan 2 dakika tadını çıkarmama müsade edebilirmisin?
Pode deixar-me apreciar isso por dois minutos antes de me estragar a diversão?
Bu parayı kanınla kazanmış sayılırsın.
Parece que ganhaste este dinheiro com sangue, miúda.
Beni mutlu görmeye dayanamıyorsun,... duygularınla bana zarar vermeye çalışıyorsun.
Não suportas ver-me feliz, tinhas que confundi-lo com as tuas emoções.
Bugünkü vaazınla benim ve dolayısıyla Kral'ın otoritesini sorguladın.
O seu sermão de hoje pôs em causa a minha autoridade e a do Rei.
Yaratık sıçramalarının birisi sırasında sana yapışmış olabilir, tekrar maddeleştiğinde senin varlığınla bir olmuştur.
A criatura pode ter-se agarrado a ti durante um dos teus saltos e integrar-se no teu corpo quando te re-materializaste.
Eğer operasyonlarımızı öğrenip bu bilgiyi kullanarak Taylor'un barış antlaşmasına imza atmam için şantaj yapmasaydın o kadınla hiçbir işim olmazdı.
Se eu soubesse que ia ficar a saber das nossas actividades e que iria usá-las para me chantagear a assinar o acordo da Taylor, nunca me teria incomodado com ela.
Sırf kılıcın ve kalkanınla arkamda durdun diye kendini bir gladyatör olarak görme!
Por estares ao meu lado com espada e escudo, não penses que és um gladiador.
Bu gece, son sınavı geç. Şerefle, hizmetkârlığınla.
Supera o teste final esta noite, com honra e servitude.
Korku saçan ağınla birlikte. Körpe ve azmış bir kız gibi.
Aí estás tu, com a tua rede temível, como uma rapariga jovem e excitada.
Bu arada arkadaşınla barış.
Já agora... - Sim? Faz as pazes com o teu namorado.
Hey, yakışıklım, annen okuldaki davranışlarınla ilgili neler söylüyor?
Ei, rapaz, o que é isto que a mãe diz sobre o teu comportamento na escola?
Beni ilahi ışığınla besle.
Preencha-me...
Bu pijamalarınla yazacağın aptal bir blog yazısı değil.
Isto não é uma porcaria de blog que escreves de pijama.
Normal bir kadınla evlenmesinde yanlış bir şey görmüyorum.
Não vejo mal em ele casar com uma rapariga heterossexual.
Sıradan biri olsaydın hangi vasfınla krallıkta hak iddia edecektin?
Se fosse um... plebeu, com que bases é que reclamaria ser rei?