Şans getirir Çeviri Portekizce
341 parallel translation
Şans getirir.
É para dar sorte.
Belki şans getirir. "
Talvez me dê sorte. "
Şans getirir.
Traz sorte.
- Haydi evet de, şans getirir.
Diz-me que sim agora, que te dará sorte.
Bir şeyi şampanyayla başlatmak her zaman şans getirir.
Dá sorte começar algo com champanhe.
Seçmelerden önce iyi şans getirir.
Dá sorte antes de uma audição.
Şu an onu ziyaret etmek şans getirir.
Dá muita sorte visitá-la agora.
Tek başına içmek kötü şans getirir derler.
Dizem que beber sozinho traz pouca sorte.
Belki eve iyi bir şans getirir.
Pode trazer boa sorte à casa.
Gevezeliği kes. Kötü şans getirir.
É azar.
Düşmüş orospu iyi şans getirir.
"Que a prostituta caída traz fortuna melhor."
Üç kez, iyi şans getirir.
- Três vezes dá felicidade.
Bir yatakta 13 kız, kötü şans getirir.
13 raparigas num beliche dá azar.
Küfretme! Küfretmek kötü şans getirir.
Traz felicidade!
Bu da şans getirir
E isto tambem e sorte
Sen gittiğinden beri çıkarmadı, kötü şans getirir.
Não o tirou desde que saíste, Henry. Traz má sorte.
- Bana hep şans getirir.
Sempre me troxe sorte, sabes.
Bu, kötü şans getirir derler.
Isso traz má sorte.
İyi şans getirir.
É para dar sorte.
Meseleyi çözme yönteminiz size daima kötü şans getirir, ekselansları.
A tua maneira de fazer as coisas vai-te trazer azar, sua majestade.
Umarım size bol bol şans getirir.
Espero que traga para vocês muita felicidade.
Deli insanın bakışları kötü şans getirir.
O olhar de um louco dá má sorte.
Belki sana şans getirir.
Talvez te traga sorte.
Şans getirir.
Isto trás boa sorte.
Pis bir şeye dokunmak iyi şans getirir.
Mexer em qualquer coisa porca atrai a sorte.
Daha da kırmızılaştır, şans getirir.
Mais vermelho, traz sorte!
- İyi şans getirir.
É para dar sorte.
Üç kere söylersen şans getirir derler... bir kere daha söylemek ister misin?
Quer dizer três vezes, para dar sorte?
Kırık cam parçaları şans getirir.
Os bocados trazem sorte!
Tikhomirov. Otur. İyi şans getirir.
Sentemo-nos, em respeito pela tradiçäo.
"Queen of marks" diye bilinir onu yemelisin yoksa kötü şans getirir
Chama-se Rainha da Noite. É preciso comê-la... senão traz azar.
İyi şanslar dem, bu kötü şans getirir.
Não diga isso. Dá má sorte.
- Ama ildebranda, şans getirir.
- Mas Ildebranda, isso dá sorte.
Tarihsel olarak konuşursak, bir kralı öldürmek her zaman kötü şans getirir, özellikle o kişi kardeşinse.
Historicamente falando, matar um rei sempre traz má sorte. - Sobretudo se for seu irmão.
Kötü şans getirir.
Pouca sorte.
Kahretsin demek şans getirir.
Dá boa sorte dizer'merde'.
Bu kötü şans getirir.
Isso dá azar.
Onunla ezdiğin kişiye kötü şans getirir.
Traz má sorte àqueles que se opuserem a ele.
- Bu şans getirir.
É para trazer sorte.
Sana şans getirir.
Trazem sorte.
Beni gelinlikle görmen kötü şans getirir.
Dá azar você ver-me a usar o vestido de noiva.
İyi şans getirir.
Traz boa sorte.
Bu şans getirir.
É para te dar sorte.
Belki sana şans getirir.
Talvez lhe traga sorte.
Hortumu yukarıdaysa iyi şans getirir.
Quando as trombas estão para cima, significa boa sorte.
İyi şans getirir.
Supostamente dá sorte.
Şampanya şans getirir.
Traz alegria.
Öyle söyleme, kötü şans getirir.
Dá azar!
Bu yeterince şans getirir mi?
É sorte suficiente?
Aspir boyası, makyaj yapma şansı olmayan köylü kızların.. .. sıkıcı hayatlarına renk getirir.
Para as raparigas do campo, que não têm maquilhagem, nem quimonos a tinta da açafroa alegrava as suas vidas enfadonhas.
Akıl seni bir yere getirir, şans senden kaçıp gidebilir.
Os miolos só te levam até um certo ponto, e a sorte esgota-se sempre.