Şeyde Çeviri Portekizce
2,559 parallel translation
Böyle bir şeyde nasıl uyuyabildin?
Como conseguistes dormir?
Benim hakkımda hissettiğin her şeyde haklısın, Sarah.
O que quer que penses sobre mim, Sarah, tens razão.
Gördüğünüz gibi, ikinci yasa bize her şeyde düzenden düzensizliğe doğru bir eğilim olduğunu söylüyor.
A segunda lei diz que tudo tende a ir da ordem para a desordem.
- Nede kullanılır? - Her şeyde, ceketten buzdolabına kadar. Ama böyle çakıl taşı şeklinde,..
- Tudo desde casacos a frigoríficos, mas nesta forma, podia dizer que para alguma superfície desportiva.
Sanırım bu Bartowski geleneği, bir şeyde iyiysek hemen içine atlıyoruz.
Nós, os Bartowskis, quando somos bons nalguma coisa, atiramo-nos de cabeça, não é?
Her şeyde gizli bir gündem olmasını istiyorsun.
Tu só queres que tudo tenha um objectivo pessoal.
Demek istediğim birçok şeyde harikasın yemek yapmak ve temizlik gibi.
Só quis dizer que é óptima em imensas coisas... como cozinhar e limpar.
Dediğin her şeyde yanılıyorsun çünkü sen Tanrı'ya inanmıyorsun ama benim inancım var.
Estás enganado com tudo, porque não acreditas em Deus, mas eu tenho fé.
Şeyde gelişme var mı?
Com estás a ir com o...
Bir şeyde haklıydın.
Tinhas razão sobre uma coisa :
Kaybetmeye dayanamıyor. Tek yapmam gereken onu bir şeyde yenmek ve kafayı yerken Jenna'nın da bunu görmesini sağlamak.
Olha, tudo o que tenho de fazer é derrotá-lo em algo e garantir que a Jenna está lá para o ver perder a cabeça.
Söylediğin şeyde ciddi miydin?
Quiseste mesmo dizer aquilo?
Kendini bağımsız biri olarak görüyor... ancak hemen her şeyde Ross'a oy verir.
Ele acha-se independente, mas vota com o Ross em quase tudo.
Her şeyde hep işine yarayacak bir şey olmak zorunda değil mi?
Sempre a tentar aproveitares-te da situação.
Yaptığın her şeyde bilinçaltının izi vardır..
O teu subconsciente está sempre lá atrás, a trabalhar.
Yüzleştiğim onca şeyde ölmekten korkmadım.
Todas as coisas que eu enfrentei... Eu nunca preocupado com a morte.
Hiçbir şeyde başarılı olamadım.
Não consegui nada.
Söylediğin her şeyde pek çok sorun var.
Há muitos problemas com tudo isso que disse.
Yaptıkları şeyde çok iyiler.
Elas são muito boas no que fazem.
O vinçli şeyde operatör hatası vardı.
Aquilo da grua foi erro do operador.
Benim şeyde bir kuralım vardır...
Eu sigo a mesma política com os meus...
Peki, yalan söylüyorsan diye, diğer her şeyde söylediğin gibi kendime bir güvenlik poliçesi buldum.
Bem, para o caso de estares a mentir, como fazes em relação a tudo o resto, arranjei um seguro.
Krallık tacı dışındaki her şeyde hep ikinci olacaksın.
Em relação a tudo excepto a coroa, irás ficar sempre em segundo lugar.
Her şeyde çıkarılması gereken bir ders olmak zorunda değil.
Não precisa de haver aqui uma lição.
Anlaşmamız gereği yapmam gereken şeyde bana yardımcı olacaktı.
O acordo era ela ajudar-me a fazer o que eu preciso de fazer.
Annie'deki mektup sayesinde senin için çok önemli olduğunu anladım sen benim kalbimi kırdın ben de seninkini kıracağım seni her şeyde yenerim.
Eu poderia dizer que ele é muito importante para ti por causa da carta que a Annie tinha. Mexe com meu coração, eu vou mexer com o teu. Eu vou derrubar-te em qualquer nível.
Bilmiyorum. Bulmayı umut ettiğim şeyde bu.
Não sei, é o que espero descobrir.
Anlatmaya çalıştığım şeyde buydu.
Era aí que queria chegar.
O şeyde ne öyle? Sanırım öğrenmeye başlıyoruz.
Acho que devíamos descobrir isso.
Onu bir resimde ya da başka bir şeyde gördüğüme yemin edebilirim.
Juro já tê-la visto, num quadro ou algo assim.
Birçok şeyde yavaş.
- Ela é muito lenta a fazer as coisas.
Böyle bir şeyde arkadaş edinmek riskli bir iştir.
É sempre uma chatice quando se fazem amigos nestes sítios.
Şeyde bir -
- Aceitou um emprego...
Onun istediği şeyde uzmanlığım yoktu benim.
Não tinha experiência para o que ele queria.
Seni 13 yıl neredeyse her şeyde başarısız olurken gördükten sonra sonunda bir dahi doğurduğumun farkına vardım.
Depois de 13 anos a ver-te falhar em quase tudo, estava finalmente a aperceber-me de que tinha dado à luz um génio!
Ben de beni yenemeyeceğin bir şeyde sana meydan okumaya karar verdim.
Por isso decidi desafiar-te numa coisa onde sabia que não me vencerias.
Ayrıca ihtiyacım olduğunda hemen hemen her şeyde, duygusal ve cinsel anlamda bana yardımcı olacağını inandığımdan dolayı, bir arada yaşamak bunu kolaylaştıracaktır.
E como posso sempre contar contigo para me assistires quando preciso... seja em questões práticas, emocionais ou sexuais... estar em estreita proximidade facilitará tudo.
Her şeyde kazanıyor.
Céus! Ela ganha-me em tudo!
Bir toplum kuruluşuyla ilgili bir şeyde ona yardım etmemiş miydin?
Não o ajudou com um trabalho comunitário ou lá o que foi?
Hayır. Sadece cerrahi numaranızı meyveler haricinde bir şeyde denemek için bir şans istiyorum.
Só queria uma oportunidade para treinar o truque cirúrgico em qualquer coisa que não fruta.
Sen beni hiçbir şeyde yenemedin ki bu hayatında.
Nunca me venceste em nada na tua vida.
Biz filler pek hatırlamayız ama ama her şeyde bir hassas denge olduğunu asla unutmayız.
Nós, elefantes, podemos não nos lembrar de muito, mas nunca nos esquecemos de que há um equilíbrio delicado entre tudo.
Kendini Somali'de psikolojik harekât gibi bir şeyde sanıyor. Orada görev yaptığını biliyorum.
Sei que serviu lá.
Eğer Massey cep telefonu gibi basit bir şeyde bile yalan söylüyorsa başka ne saklıyordur?
Se o Massey mente numa coisa simples como um telemóvel, o que mais é que ele esconde?
Şeyde bir kulübe kiraladılar... neresiydi?
Eles alugaram uma cabina... onde foi?
Ama önce hepsi bir şeyde ustalaşmak zorunda ; ticaret.
Mas primeiro todas têm de dominar uma coisa : o comércio.
Yaptığımız her şeyde olduğumuz bütün şeylerde her gün tarih yazmaya devam ederken geçmişin bir eseri olarak kalmaya devam ediyoruz.
Em tudo o que fazemos e somos, permanecemos monumentos vivos em honra do passado enquanto continuamos a fazer história, a cada dia.
Kimse bir şeyde bulunmuyor.
Ninguém está a trocar nada.
Yani, şeyde...
Quer dizer, no...
Söylediğim şeyde anlaştık sanıyordum. Sorgusuz sualsiz şimdi de benden kanıt mı istiyorsun?
Concordamos que fazias o que eu dissesse, sem questionar, e agora exiges provas?
Hiçbir şeyde harika olmadığımız söylenemez.
Não é que não sejamos bons a nada!