Şeytanî Çeviri Portekizce
2,503 parallel translation
Çok şeytanî bir fikir.
Isso é uma ideia "marada".
Bay Riley, babamın bu şeytanî şirketini devralmamı istediğinin farkındayım.
Sr. Riley, estou ciente que o meu pai quer que eu tome o comando da sua organização diabólica.
O ikisi şeytanî birer robot gibi.
Não faço parte da equipa deles. São como um par de robots maléficos.
Şeytanî gazeteci çocuk mu?
- Seu jornaleiro demoníaco?
Ama buna rağmen Akeley... rast geldiği bu şeytani sisteme alışmış gibiydi.
Akeley parecia reconciliado com todo o sistema maligno com que havia tropeçado.
Çok kurnaz çok şeytani olduğunu sanıyor.
Ele acha-se tão astuto... Tão mau.
Şeytani demek sadece bir bakış açısıdır.
Maldade é só um ponto de vista.
O şeytani midilli de oradaydı toynağında dev bir çatalla üzerime saldırdı!
Aquele pónei satânico também estava lá e atacou-me com um garfo gigante!
En şeytani seslerin, çok sayıda adamın birbirleri üzerine ölüm yağdırmaya karar verdiklerinde çıktığını söylemeye cesaret edebilirim.
Eu me atrevia a dizer que os sons mais diabólicos ocorrem quando grandes quantidades de homens decidem forçar a mão da mortalidade uns sobre os outros.
Ve şeytani, fel fecir okuyan gözleri.
Aposto que ela tem verrugas, Mouse, e olhos maus assustadores.
Şeytani yaratıklar iki film birdene hazır mısın?
Pronta para o filme duplo da criatura má?
Hem öfkeliydim hem de şeytani romun etkisi altındaydım.
Eu estava enervada e sob influência do demónio da bebida.
Bir intihar kulübüne dâhil olmuşlar. Şeytani törenler, uyuşturucu falan.
Que estavam numa associação de suicidas, que faziam um ritual satânico, que ingeriam drogas.
Şeytani boyutlara varana kadar ülkede hukuksuzluğa hoşgörü gösterdik.
Toleramos a anarquia neste país até esta atingir proporções diabólicas.
Şeytani ve dâhi şaklabanlarız ama.
Palhaços geniais malvados.
Bir bölümde Gabriela, şeytani ikiz kardeşi Teresita'nın, kocasıyla yattığını öğrenmişti. Sonra anladı ki çoklu kişilik bozukluğu varmış.
Houve um episódio quando descobriram que Gabriela dormia com o marido da irmã gémea do mal, Teresita, e então descobre que tinha múltiplas personalidades.
- Naziler ve şeytani diktatörler için değil.
Não para nazistas ou ditadores do mal.
Ona sevimli, ama şeytani bir gülüş verdi. "
Deu-lhe um bonito Mas sorriso diabólico. "
Onun şeytani kahkahasını bir daha duyamayacağımıza inanamıyorum.
Não acredito que nunca mais vamos voltar a ouvir o seu riso maléfico.
Sen zevklerin şeytani diktatörüsün, Blair.
És uma ditadora demoníaca dos gostos pessoais.
Ayrıca onu şeytani amcasının şehirde olduğu konusunda uyarmam gerekiyordu.
E tive de o avisar que o tio malvado dele estava na cidade.
Şeytani güçlerini bu sefer iyilik için kullandığın için teşekkür ederim.
Obrigado por teres utilizado os teus poderes maléficos pelo bem.
Şeytani yansıma, ikiz kişi.
A sombra gémea maléfica.
Şeytani rüzgarlar eserken her şey mümkün.
- Tudo é possível. Quando o vento do diabo sopra.
Şeytani bir enstrüman mıyım?
É o espírito de Satanás?
Güçlü ol, içindeki şeytani arzuyu kontrol et,
Controla os teus desejos satânicos. Controla-te.
Adler cidden şeytani kötü adam görevini icra ediyor.
O Adler está a levar a coisa de ser o vilão muito a sério.
En azından başka şeytani projelerin peşinden gitmek için isteğimle istifa ettiğime dair birlikte bir basın açıklaması yapsak?
Podemos ao menos emitir um comunicado a dizer que rescindo por iniciativa própria para procurar outros projectos maléficos?
'Ortadakiler'in de söylediği gibi, şeytani birşey olacak.
Estes "Intermediários", como eles lhes chamam são demoníacos.
Bu'Ortadakiler'onlar şeytani varlıklar.
Se alguma coisa está a tentar chamar a sua atenção. Não é sagrada. Estes intermediários são seres demoníacos.
Kara kitaplar ki bunlar şeytani güçlere yakarı amaçlıydılar.
O seu propósito era invocar as forças demoníacas.
Haydi, seni şeytani sürtük.
Vem, cadela do inferno.
Küçük bir köyden kovulmuş şeytani Canavar Dövüşü'nü kazanıyor.
Imagine, rejeitada diabólica ganha a Briga de Monstros.
Ve rakibi, ahşap mahzenden dövüşmeye gelen 60 kg ağırlığında Buzzard Körfezi, Massachusetts'ten New England'in felaketi, şeytani kutsanmamış, iğrenç büyücü Kaltak Cadı.
E o seu adversário da cripta branca, pesando 60.7kg de Buzzard Bay, Massachusetts, a dor da Nova Inglaterra, a infernal, a amaldiçoada, a vil feiticeira, Bruxa Vadia!
Yerel halk bölgenin şeytani olduğunu söyleyip daha ileri gitmemem için yalvardı.
O povo local me implorou para não continuar, dizem que o terreno está amaldiçoado.
Alevler şeytani bir şekilde yayılıyordu... Kapılara, yerlere.
As chamas cresciam como o diabo em pessoa... pelos corredores, pelos andares...
Sana söylüyorum Profesör insanlığın % 90'ının ölüp mezarı boyladığını düşünürsek tavrım, biraz duygusuz gibi gelebilir. Ancak bu şeytani yaratıkların gelişi başıma gelen en güzel olaydı.
Digo-lhe, Professor, e isto pode parecer um pouco insensível considerando que 90 % da humanidade está na cova, mas a chegada destas criaturas maléficas é a melhor coisa que já me aconteceu.
Philip'in şeytani makinesindendir.
A máquina infernal do Philip.
- Aklımıza gelen "şeytani" bir fikir sonucu- - - "Yeni" bir fikir.
Como a necessidade é a mãe de todos os males... - Das invenções.
Kalbimi okudunuz, belki de belki de şeytani bir sezgiyle ama beni tanrıya ulaştırdınız.
Leu o meu coração com o que pode bem ter sido a perspicácia do Diabo e entregou-me a Deus.
Sorgu yok.. burda şeytani bişey var
Sem dúvida, havia ali algo sinistro.
İnsanlar burda olanların şeytani olduğunu söylüyor
As pessoas dizem que o que acontece aqui é demoníaco.
O genç kızlar şeytani fahişeler mi?
- Essas jovens. Claro que sim.
Ve bu şeytani durum -
Essas putas adoradoras do diabo do outro lado do lago!
Bir insan nasıl olur da böyle asil bir yoldan böyle şeytani bir yola sapar?
Como é que alguém passa de algo tão nobre a algo tão mau.
Şeytani.
O trilho do Demónio.
Şeytani bir gün olacak gibi.
Este irá ser um dia mau.
Şeytani zekasından.
Muito esperta ela.
Bu yüzden, en harika en şeytani ve en beklenmedik planı akıl ettim.
Por isso, não, não, não. Eu inventei o mais brilhante, o mais diabólico, o mais inesperado plano de sempre.
Ellerimi boynuna dolayıp şeytani gözlerine bakıp boğup doğruyu söyletene kadar tarafsız kalacağım.
Até que possa apanhá-lo pela garganta, e ver os seus brilhantes olhos, arrancando-lhe a verdade, vou permanecer neutro.
Saçmalıyorsun. Acımasız ve şeytani bir adam sana saldırdı.
Carson com tanto trabalho.