Şüphe Çeviri Portekizce
5,311 parallel translation
Juan hata yaptı, ona şüphe yok.
O Juan errou, não há dúvidas.
Ama benden şüphe duyduğun için teşekkür ederim.
Mas obrigado por suspeitares de mim.
Şimdiye kadar tanıştığım en tuhaf, en anormal, en sıradışı kişi olduğuna şüphe yok.
Ele é, sem qualquer dúvida, o mais esquisito sinistro e estranho indivíduo que alguma vez conheci.
Kimliği belirsiz cesetleri çalan kesinlikle Anton'dı ve Dr. Gardner'ı da o öldürdü, buna hiç şüphe yok.
O Anton definitivamente roubou os corpos dos desconhecidos, e matou o Dr. Gardner... é claro.
Keşke ondan şüphe duyduğum için özür dileyebilseydim.
Quem me dera poder pedir-lhe desculpa por ter duvidado dela.
Burada böyle şüphe çekiyoruz.
Parece suspeito estarmos aqui parados.
Sen bunu yapana kadar, tüm şüphe duyanları susturana kadar ben güçlü olmalıyım.
Até lá, até silenciares todos os duvidosos, eu tenho de ser forte.
O şüphe ile bir daha nefes alamam.
Nunca mais voltes a repetir essa suspeita.
Biliyorum birbirinize çok yakınsınız ama onun yakın geçmişinden çokça şüphe çeken bazı şeyler var.
Eu sei que são muito próximos, mas há algumas coisas do passado recente dela que parecem muito suspeitas.
En küçük bir şüphe ya da güvensizlik hâlinde davacı taraf saldırıya geçecektir.
Mostre dúvida ou desconfiança e a Acusação ataca.
Zaten hiç şüphe etmemiştim, yine de duyduğuma sevindim.
Nunca duvidei disso, mas é um alívio de ouvir.
Bundan şüphe ederim.
Tenho dúvidas.
Ondan şüphe ettiğim için kendimden utanıyorum.
Agora tenho vergonha por ter vacilado.
Sadece... Kalacak bir yer istediğinde silah depolamakla ilgili bir şey söylememiştin ve kamyonların girip çıktığı görülürse şüphe doğurabilir diye dedim.
É só que... quando me pediste um lugar para ficar, nunca mencionaste nada sobre guardar armas, e... se os camiões forem vistos, a entrar e a sair, poderão levantar suspeitas, não?
Kimse başbakanımızın yüzleştiği tehlikeden şüphe etmesin. Laboratuvar raporları şırınganın ölümcül risin ile dolu olduğunu doğruladı.
Não havendo dúvidas sobre o perigo real que o Presidente enfrentou, os relatórios laboratoriais confirmam que a seringa estava cheia de rícino mortal.
- Buna şüphe mi vardı? - Evet.
- E havia alguma dúvidas?
- Senden şüphe ettiğim için özür dilerim.
Desculpa ter duvidado de ti.
- Aklı başında herkes şüphe ederdi.
Qualquer pessoa sã teria duvidado.
Julia niye bundan şüphe duyuyorsun?
Julia, por que está a duvidar disto?
Sen ondan şüphe etmeye devam ettikçe o da kendisinden şüphe edecek.
E enquanto continuar a duvidar dele, ele vai duvidar de si próprio.
Hiç şüphe yok.
Sem dúvida.
- Belki de değilsin ama aramıza şüphe tohumları ekip amacı zayıflatmak için kadın eteğinin arkasından çalışıyorsun.
Mas andas a semear as sementes da dúvida no nosso meio, a trabalhar por trás das tuas saias para enfraquecer a causa.
- Aklımda hiç şüphe yok.
Não tenho dúvidas na minha cabeça.
- Beyefendi, bunda şüphe yok ki,... modern demokrasi, radikal İslam ile savaş halinde.
Senhor, não se engane. A democracia moderna está em guerra, com o islamismo radical.
Eğer çocuk dediğiniz gibi kabahatliyse, ki ben bu tür konularda Yüce Han'ın kararlarından asla şüphe etmem, o zaman ben de onun kadar suçluyum.
Se o rapaz for culpado como dizeis, e não tenho razões para duvidar do bom julgamento do Khan nessas matérias, então, sou igualmente culpado.
Bizim günahımız daha büyüktü. Ama önce siz saldırmasanız bu yaşanır mıydı şüphe ediyorum.
O nosso pecado foi maior mas, duvido que isso tivesse acontecido se você não tivesse atacado primeiro.
Onlara Tommie yerine Kırmızı Urbalılar da denilebilir ama yine de onlar altı uzun sene boyunca parçası olduğum İngiliz Ordusu ve bir şekilde düşmanlık ve şüphe yerine sempati ve saygıyla baktığım için özgür olduğumu hissettim.
Eles poderão ser chamados de "Casacas Vermelhas" em vez de Tommies, mas ainda eram o Exército Britânico do qual eu fiz parte por seis longos anos. E, de algum modo, sentia libertador ser olhada com compaixão e respeito em vez de hostilidade e suspeita.
Yüce Babamız hiçbir şüphe olmamasını emreder.
O Pai Celestial exige que não exista qualquer dúvida.
Şüphe edilmez bir adam elçilerin aslanı yoldaş Brigham Young.
Um homem irrepreensível... O Leão do Senhor... O irmão Brigham Young.
- Molly, şu noktada şüphe uyandıran her şey...
Molly, nesta altura, qualquer coisa que levante suspeitas...
Peki. Biraz araştırma yaparım. Sıra dışı veya şüphe uyandıracak bir şey var mı bakarım.
Está bem, eu vou... vou investigar um pouco, e ver se existe alguma coisa pouco usual ou suspeita.
İçime o ana kadar attığım her şey... Korku, bezginlik şüphe eriyip gitti. Ve bir anda berrak bir his ile doldum.
Tudo o que tinha sido reprimido dentro de mim... o medo a frustração, a incerteza apenas dissipou-se, e eu estava tomado péla esta súbita sensação de clareza, coragem.
Bu bölgedeki yerleşmiş Alman denizaltılarının görüntüsüyle bayrağın hangi millete ait olduğu konusunda hiçbir şekilde şüphe...
Com a perspectiva da presença estabelecida de submarinos alemães na vizinhança, não pode haver dúvida alguma na identificação da bandeira...
Hiç şüphe yok ki bütün bunları Sae Hee'nin babası yaptı.
Sem sombra de dúvida, o pai da Sae-hee fez isto tudo.
Beş yıldır, bir dakika bile şüphe etmedim Seattle'da sen ve ben doğru aramayı yaptık, tamam mı?
Em cinco anos, eu nunca duvidei nem por um minuto que tu e eu tomamos a decisão certa em Seattle, está bem?
Şüphe duymak aklımın ucundan geçmedi.
Não me passou pela cabeça não acreditar nela.
Sadakatimden hiç şüphe duymadım.
Eu nunca duvidei da minha lealdade.
Ve bir kere bile hiç biriniz tereddütte düşmedi, bir nebze şüphe duymadı.
E em nenhuma vez, e nenhum de vocês, hesitou ou tiveram algum tipo de dúvidas.
Herkes benden şüphe ediyor, bunun farkındayım efendim.
Sei que todos duvidam de mim.
İyi fikir olduğundan şüphe ettiğim tek şey ne biliyor musun?
E sabe o que eu duvido seriamente?
Mesela onunla satranç oynasan her hareketinden şüphe ettirirdi. Sonra da "Oley" der, şah mat ederdi.
Se jogasses xadrez com ele, fazia-o duvidar de cada movimento e "bam", xeque-mate.
Beni endişelendiren şey, sadakatimle ilgili duyduğun şüphe değil.
Não são as tuas dúvidas sobre a minha lealdade que me preocupam.
Söyle bana kardeşim, hiç bu insanlardan şüphe duydun mu? Çok akıllılar.
Diz-me, irmão, em algum momento desconfiaste destes humanos?
Amaçlarından şüphe duyacağını biliyordu.
Ela sabia que ia duvidar, das suas razões.
Bu dosya hakkında beni gelişmelerden haberdar etmesini sağlıyorum ve yemin ederim ki, Bourg denen adamla ilgili zerre kadar şüphe olsaydı anında bu konuyla ilgilenirdim.
Faço questão que ele me mantenha atualizado do caso. E prometo-te. Se tiverem alguma dúvida sobre esse gajo, Bourg, eu descobrirei que nem um relâmpago.
Onu eve götürdüğün andan itibaren baban Sara'nın sadakatinden şüphe duydu.
O teu pai duvidou da lealdade da Sara a partir do momento que tu a levaste para casa.
Sizden şüphe duyduğum için özür dilerim. Umarım hâlâ yardımınızı alabilirim.
Desculpe ter duvidado de si, mas espero poder ainda contar com a sua ajuda.
Şimdiden iltibaren birbirimizden daha az şüphe edeceğimize dair anlaşmaya varabilir miyiz?
De agora em diante, podemos fazer um pacto para suspeitarmos menos um do outro?
Asıl düşmanı şüphe.
A dúvida é o seu verdadeiro inimigo.
Şüphe beni öldürüyor.
O suspense está a matar-me.
- Benden şüphe ettiğini söyleme.
Não me diga que duvidou de mim.