Karısı Çeviri Rusça
31,053 parallel translation
Programı ele geçirmek için arkadaşının karısını kaçırmaya ihtiyacı yok ki.
Ему не нужно было похищать жену друга, чтобы получить программу.
Pazarlığı karısını kaçırarak yapıyorsun, değil mi?
Вы так называете похищение его жены?
Benim eziklerden birinin karısı.
Это одна из жен моих подельником.
Karısını öldüren adam geçen hafta ölü bulunmuş.
Парня, который убил его жену, нашли мёртвым на прошлой неделе.
2. Alaydan Siyahi Piyade Nicholas Biddle, karısı ve 4 çocuğunun yerini öğrenmek istiyor.
Николас Биддл из второго полка цветной пехоты ищет свою жену и четверых детей.
- Karısından uzak durmamı söyledi.
Держаться подальше от его жены.
Dediğine göre 3. karısına benziyormuşsun ve neydi?
Говорит, что ты похож на его третью жену и... что?
İmkanı yok... Dedektif Lau'nun psikoloğa gidip de sedece eski karısından bahsetmiş olmasının imkanı yok.
Не может быть... чтобы детектив Лау ходил к психотерапевту и говорил только о своей бывшей жене.
Bu koca, bu da karısıydı.
Это муж и его жена.
Karısını ve çocuğunu kaybedeli bir yıl olmamış.
Он потерял жену и ребенка меньше года назад.
Karısı hamileydi.
Она была беременна.
- Karısı hamileymiş.
- Его жена была беременна.
Bir adam iş yerine gidip karısını ziyaret edemez mi?
Разве у мужчины нет права проведать жену на работе?
Askerin karısı kayboldu!
ЖЕНА ВОЕННОГО ПРОПАЛА БЕЗ ВЕСТИ.
Askerin karısı ölü bulundu!
ЖЕНА ВОЕННОГО НАЙДЕНА УБИТОЙ.
Anthony kimseye zarar veremez. Karısı ve çocukları için yaşar.
Смысл его жизни - в жене и детях.
Hadi ama Raims, bu adam karısını yeni kaybetti.
М : Брось, Реймс, этот парень только что потерял жену.
Kilo almadığı ama karısını kaybettiği anlaşıldı.
Оказалось, что вес он не набрал но потерял жену.
Mutlu bir evliliği var ve karısı şehir dışındaymış.
Он счастлив в браке и его жены просто не было в городе.
Yani, karısı salı gününe kadar dönmeyecek.
Просто, его жена вернется только во вторник.
En çok karışıklık hangi şehirden rapor ediliyor?
В каком городе больше всего волнений?
Rus tanksavar mayını muhtemelen Afganistandan çıkarılmış.
Русская противотанковая мина, скорее всего выкопана в Афганистане.
Karım hakkında her ne düşünüyorsan her ne yapmaya çalışıyorsan derhâl vazgeç.
Что бы ты там себе не напридумывал, какие бы планы не строил - даже не мечтай.
Bir konuda kafam karışık gibi.
И меня кое-что беспокоит.
Çünkü son görüşmemizde işler biraz karışık bir hal almıştı.
Потому что последний раз, когда мы виделись, было немного, ну знаешь, как бы, сложно.
- Etmezsen bir kurşun da kalbine sıkarım.
Или я должна буду просто всадить ему пулю в сердце. Нет!
Annenle işlerin şu an çok karışık olduğunu anlamalısın.
Ты должна понять, что с твоей матерью все очень сложно.
Muhtemelen hayatımın şu an ne kadar karışık olduğunu anlayamazsın.
Ж : Ты точно не сможешь понять, насколько сейчас всё сложно в моей жизни.
Hayır. O zaman çok karışık bir hâl alır.
Нет, тут все слишком сложно.
Ellen bunun çok karışık olduğunu düşündü.
Эллен считала, что "слишком сложно"
Kafam hâlâ çok karışık.
Мне все ещё не понятно.
Küçük bacaklar çıkarıp kaçmış olamaz ya?
Он не мог отрастить маленькие ножки и просто уйти.
Karışık bir insan grubuna tek bir soru sorduk.
Мы задали вопрос различным группам людей :
Buranın sadece bir barmenlik kursu olduğunu biliyorum ama sakızını çıkarır mısın lütfen?
Я знаю, что это только лишь школа барменов, но, пожалуйста, жвачку.
Büyük bir mide asidi hapı anlaşmasındayken yanlışlıkla cebimde karımı aramışım.
Я случайно набрал жену во время крупной сделки фамотидина. * * лекарство от изжоги.
Sızıntı yerel kasabalardaki içme suyuna karışmış.
Из-за этого сброса он попал в питьевую воду местных городов.
Tom, sen ne haltlar karış- -
Том, какого чёрта ты...
Kafan karışmış gibi.
Вы удивлены.
Karışık mevzu.
Ох, это сложно.
Peki. Ben güzelce karıştırılmış.. baharatlı domatesli salsa sosuyum.
Я острый соус с помидорками, кроме того, отлично взбитый.
Tarihleri karıştırmış olmalıyım.
Должно быть, я перепутал даты.
O zaman bir tanesi dışarı çıkarılmış.
Один из них здесь.
Tok tutan İndika karışımı.
Гибрид сорта Indica для подавления голода.
Garip, öldürücü, kafası karışık... İşte sen.
Вонючий, одичавший и запутавшийся... в этом весь ты.
- Bu özel karışıma... dair elimizde hiçbir eşleşme yok.
- Нет совпадений с известными комбинациями ингредиентов.
Şey, karışık durumları anlıyor diyelim.
Скажем так - она понимает, что всё не просто.
Anthony'nin Flynn ile işbirliği yaptığına inanıyor musunuz? Sanırım durum biraz karışık.
И вы считаете, Энтони работает на Флинна?
Babası karışıp durduğu için başaramadım.
М : Попытался. М :
Vadinin aşağısında yeşil otlar çıkar,... Orada Sandra bir çiçek gibi oturur.
В долине, где трава зелёная растёт, сидела Сандра, мила, словно роза.
Bir karışıklık olduğunu söylediler, ancak Alice araştırmaya devam ediyor. Halen, bir çeşit komplo olduğuna inanmış.
Говорят, перепутали, но Элис не верит, думает, тут какой-то заговор.
Kafam karışınca hak etmediğin bir sürü şey söyledim.
Нет, должен.