Pazarlık Çeviri Rusça
2,227 parallel translation
Sahte el sıkışmalar pazarlıkları asla baltalamaz.
Небольшой подхалимаж никогда еще не вредил переговорам.
İlk soygun ekibi yakalandığı zaman üçü pazarlık yoluna gitti.
Когда первая команда воров была арестована, трое из них согласились на сделку.
Bu kitap için onları pazarlık edebilirim.
Кажется, я мог бы согласиться обменять их на эту книгу.
Dünyan tehlikede ve bir adam için pazarlık ediyorsun.
Твой мир висит на волоске, а ты торгуешься из-за одного человека.
- Sıkı pazarlıktı.
Торговаться трудно.
Başka pazarlık etmek isteyen var mı?
Кто-нибудь ещё хочет поговорить?
Burada oturup çalışanlarımdan biriyle pazarlık etmeyeceğim.
Я не собираюсь сидеть здесь и торговаться со своим работником.
Daha ucuza getirebilirdim ama pazarlık etmiyorlar.
Мне могло бы это обходиться гораздо дешевле.
Pazarlık ediyorduk.
Торговалась с ней
Ben de pazarlık yapmaya başlıyorum.
Я заключаю сделку.
Pazarlık için aklımda bir şeyler var.
Мне нужно кое с чем разобраться.
Garaad'ın adamlarıysa, para istiyorlardır. Yani pazarlık ederler.
Если это люди Гараада, им нужны деньги, пойдут на переговоры.
Pazarlık için elinden geleni yap, Frank ama çok vaktin yok.
Попытайтесь уговорить, но времени мало.
Siz varana kadar Bainbridge teslimat için pazarlık edecek.
Переговоры проведут до вашего прибытия.
Pazarlık etmeye de gelmediler.
И не для того, чтобы вести переговоры.
Pazarlıkçı. Sizinle pazarlık yapmaya yetkili kişiyim.
Мне поручено вести с вами переговоры.
Pazarlık yapabilmek için biriniz gemiye gelmeli.
Кто-то должен подняться к нам на борт.
Çok iyi pazarlık ediyorsun Curtis.
Хорошая позиция при переговорах, Кёртис.
- Tekrar pazarlık etmek istiyoruz.
- Мы хотим пересмотреть.
Tekrar pazarlık etmeyeceğiz.
Мы не пересматривают сейчас.
Sanırım, onunla pazarlık yapabiliriz.
Но, наверн, приболтать-то смогу.
Kasabada pazarlık yapmak için sabırsızlanan tek adam Snopes değildir herhalde diye düşünmüştüm.
Сноупс в этом городе не один такой, кто поторговаться не прочь.
Kızıyla pazarlık ettim.
Открыла дочь хозяина. Пришлось поторговаться.
- Hayır, oda fiyatı için pazarlık ettim.
Нет, я только обсудил с ней стоимость номеров.
Lütfen kıyafetlerimi affet ama pazarlıklar çok sıkıydı.
Прошу прощения за такой вид, но переговоры прошли бурно.
Diğer bir deyişle, para ve pazarlık konusunda hesap yapacaksın.
Иными словами, вы ведёте дела... деньги, переговоры...
- Tamam, Jerry. Zor pazarlık yapıyorsun. Ama ne diyebilirim ki?
мн нм днкфем опнднкфюрэ ундхрэ б ьйнкс кюдмн, дфеппх. рш опедкюцюеьэ бшянйсч жемс, мн [пшцюер ] нннн ъ ф ме лнцс н [ пшцюер] ннрйюгюрэ реае.
Theon'u babasıyla pazarlık yapmaya göndermemem için bana yalvardın ama seni dinlemedim.
Ты умоляла не посылать Теона на переговоры с его отцом, но я не прислушался.
Pazarlık etmeye çalışabilir.
Он может попытаться торговаться...
- Fena pazarlık ediyor.
Он большой завсегдатай распродаж.
Kavga etmiyoruz, pazarlık yapıyoruz.
Мы не дерёмся, мы ведём переговоры.
- Pazarlık.
— Переговоры.
Pazarlık yapmayı bilmeyen bir aptal gördüm.
Я увидел одного идиота, который не умеет торговаться.
Sıkı pazarlık ettiğim doğrudur.
Я выполняю суровую сделку, это правда.
Pazarlık etmeye devam edersen, dilini kesip atarım.
Если ты будешь торговаться дальше, Я вырежу твой язык.
Ooh, pazarlık.
О, переговоры.
Bana sorarsanız iyi bir pazarlık oldu.
Выгодная сделка, как мне кажется.
Pazarlık etmek yok.
Никаких сделок.
Yani Lorenzo ile kendi evinde papa devletlerine karşı bir ittifak kurmak için pazarlık yaptığını inkâr ediyorsun öyle mi?
Так ты отрицаешь встречу с Лоренцо в своём доме, где ты проводил переговоры о союзе против Папской Области?
Küçük bir pazarlık yapmaya ne dersin?
Как насчёт небольшой сделки?
Ben pazarlık yapmam.
Я не заключаю сделок.
Onları durdurmak istiyorsan pazarlık yaparsın.
Захочешь остановить их - пойдёшь на сделку.
Zira şeytanla asla uzlaşılıp pazarlık yapılamaz.
Ибо злу нельзя давать пристанище и с ним нельзя торговаться.
O zaman elinde pazarlık yapacak bir şey kalmaz.
Тогда вам больше будет нечем торговаться.
Bana bu şekilde pazarlık yapma yetkisi verilmedi.
Мне не давали права... вести переговоры в таком ключе.
Hayatın için pazarlık mı yapıyorsun?
Торгуешься за свою жизнь?
Pazarlık ettiğimizi mi zannettin?
Вы думаете, это переговоры?
Onu bulmaya çalışır, pazarlığa açık olup olmadığını öğrenirim.
Я попробую отследить его, посмотрим, смогу ли я устроить встречу
Pazarlığa açık değil.
Непередаваемый.
Pazarlığın payınıza düşen kısmını yapacağınıza güveniyorum.
Я надеюсь, что вы выполните свою часть сделки.
Pazarlık yaptım...
Я.. Я договорился..
pazar 161
pazartesi 216
pazar günü 59
pazartesi mi 18
pazartesi görüşürüz 74
pazartesi sabahı 26
pazar mı 17
pazartesi 216
pazar günü 59
pazartesi mi 18
pazartesi görüşürüz 74
pazartesi sabahı 26
pazar mı 17