Yank Çeviri Rusça
648 parallel translation
Bu esnada, sabah ezanı minarelerden yankılanmaya başlamıştı.
И в эту минуту с минаретов прозвучал призыв к утренней молитве.
Bu evlerin içlerinde su kuyusu gibi yankılanan, tavanı açık hücreleri andıran ve üstlerindeki teraslar vasıtasıyla birleşen avlular yer alır.
Дома имеют внутренние дворы, похожие на тюремные камеры без потолка, где эхо, как в колодце. И все дома сообщаются плоскими крышами.
Sesin yankı gibi geliyor.
Вы - как эхо.
Büyük olasılıkla bir yankıydı.
Наверняка это было эхо.
Ne güzel yankı!
Вот так эхо.
Biri bir şarkı başlatırdı ve vadi seslerin yankısıyla dolardı.
Кто-то затягивал песню, и вся долина звенела от множества голосов.
Gecenin bir yarısında uyanıyorum ve pençelerinin tıkırtıları beynimde yankılanıyor.
Я просыпаюсь по ночам и как-будто слышу их мягкие шаги.
Muhtemelen bir mağaradan gelen yankıdır ama tıpkı bir hortlakmış gibi ses çıkıyor.
- Это просто эхо пещеры, вероятно. Но звучит как призрак.
Pek çok gözcü tarafından ileriye ve geriye gönderilir ; tıpkı sizin Afrikalı kabilelerin tamtamları, dağlarınızın yankıları, ağaçlarınızın arasından geçen rüzgarın fısıldaması gibi.
Их доставляет множество разных посыльных... там-тамы ваших африканских племен... эхо от ваших гор... ветер, шелестящий сквозь ваши деревья.
İyi yankı buldu, değil mi?
Получилось довольно не плохо, а?
Nereye gidiyorsun Yankı Efendi?
- Ты куда, старина?
- Shane, bu Yank Pots.
- Шейн, это Янк Потс.
- Selam Yank.
- Здравствуй, Янк.
Sesimin yankısından başka birşey duymuyordum.
Я бежал на свое эхо.
Şimşek çakıyor ve davul çalan bir çocuk gibi gök gürlüyor kanyonda yankılanıyordu.
Сверкнула молния и звук грома прокатился и стих в ущелье... как будто малыш с большим барабаном.
Altın Post ve dağda yankılanan gök gürültüsü.
Золотое руно и гром в горах.
Hem politik, hem propaganda seviyesinde yankılanacak.
Это акция, которая должна иметь большой резонанс как в смысле политическом, так и в пропагандистском.
- Yankıyı.
– Будто бы эхо.
Herkes soğuk savaştan bahsederken, gerçek savaşlarda insanlar ölüyor. Bu zulüm ve acımasızlığın yankıları hiç dinmeyecek.
Пока люди гибнут на военных фронтах, ведутся разговоры о "холодной войне", и эхо жестокости и зверств никогда не затихнет.
Hanemizin askeri sertliğine dair ifadeleri Edo'nun her noktasında yankılandı.
Известия о воинской суровости Дома Ии окатились эхом по всему Эдо.
"Saflığın, masumluğun, kaçışın yankısı olan simgeleri bir yana koyma zamanı"
"Время избавиться от символов, этих отголосков чистоты, невинности, побега от реальности."
Şimdi elimde kalan, beni rahatlatan tek şey, onun sesinin uzaklardan gelen yankısı. Adımlarının hayalî sesi.
Утешало меня только эхо ее голоса звук ее шагов.
Sesimiz yankılanıyor, evladım!
Эхо, мой мальчик!
Müslüman mahalleleri. bu anlaşılmaz ve korkutucu ritmik haykırmalarla yankılanıyor
В мусульманских кварталах эхо неразборчивых и пугающих ритмичных криков.
Eğer onda da sensörler varsa, bizim bir yansıma olduğumuzu düşünmesini istiyorum, bir yankı.
Если у них есть датчики, я хочу, чтобы они думали, что мы их отражение или эхо.
Yeni üzüntüler gökyüzüne çarpıyor ve İskoçya'yı anlarmış gibi iniltiler yankılanıyor aşağı.
И заставляет содрогаться. И как бы над Шотландией рыдать.
Mutsuzluk, üzerine çökmedi neredeyse usulca sokuldu sana. Titizlikle girdi hayatına, hareketlerine, saatlerine, odana tavanındaki çatlakları, kırık aynanda gördüğün yüzündeki çizgileri, iskambil desteni eline geçirdi bir hırsız gibi musluğundan damlayan suya sızdı her çeyrekte Saint-Roch'un çanıyla birlikte yankılanıyor.
Несчастья не обрушились на тебя внезапно, сбивая с ног, они подкрались почти заискивающе, методично пропитали твою жизнь, твои передвижения, часы, которые ты влачишь, твою комнату, завладели трещинами в потолке, твоим лицом в треснувшем зеркале, колодой карт ;
Ayak sesleri yankılanıyor.
В ночи эхом отдаются их шаги.
Ses tüm evde yankılanmış.
Он прозвучал по всему дому.
Çıkardıkları seslerle ve... sonar yankıyla yön saptayarak iletişim kurabiliyorlar.
Киты разговаривают. Они общаются с помощью звуков и сонарной эхолокации.
Buradaki yankı korkunç.
г гвы еимаи жобеяг еды.
Maulbronn gerikafalı düşüncelerin hâlâ yankılandığı bir yerlerden birisiydi.
В местах, подобных Маульбронну, все еще отражалось слабое эхо духа античности.
Yankı!
Эхо.
... masada yankılandı.
прозвучали над столом переговоров.
Kapılar ardına kadar açılıyor. Bir çığlık evin dört bir yanında yankılanıyor.
Двери распахнутся,... и крик разнесётся по дому.
Kapılar ardına kadar açık. Hayır, bekle. İlkin korkunç bir çığlık evin içinde yankılanıyor.
Двери распахиваются - нет, постой - сначала ужасный крик разносится по дому,
Bu saçmalıkları unutmalıyız, hep beraber olmalıyız, hep birlikte bu çömeze, çünkü o herkese köpek çekiyor... ( yankılar )... herkes.
Надо забыть всю ту хуйню, которая между нами случалась объединиться и найти этого тоя, потому что он всех уже заебал всех
Belki bu salonun havası... bastırılan sesimin yankısını herkesin kulaklarında çınlatır!
Возможно, воздух этого зала удержит эхо моего голоса, который хотят заглушить!
Ve dudaklarında yükselen, cırtlak, yankı yapan ve ahenksiz bir şarkı bu.
И в вашем исполнении она мелка, уродлива и немелодична.
İlk başta, haber bütün dünyada yankılanır.
Сначала новости разлетаются по всему миру.
Penceresinin başında oturur... zavallı özlemli kalbinde... memleketinin yankılarını dinlerdi...
Порой он садился возле окна... и в его сердце звучали голоса далёкой родины.
Yankı mı var burada?
Тут что, эхо?
Her yerden yankılanıyormuş.
Она доносилась отовсюду.
Karanlıkta acı gülüşün yankısını duyuyorum.
В темноте я слышу эхо горькой усмешки
Affedersiniz, efendim. Bu reklamı bir ayı aşkın gösteriyoruz. Ve... yani, müthiş yankı uyandırıyor.
Простите сэр... не сочтите за наглость, но мы уже пару месяцев крутим это шоу, зрителям оно очень нравится.
Kafamdaki ses yankılanıyordu, bir eğitim subayı gibi.
Этот голос так и звучит у меня в голове.
Ve şu an bu tür sesler oluyorsa tamamen doğal sebepler yüzündendir. Belki bir yeraltı mağarasından gelen yankılanmadır.
Эхо от подземной пещеры, возможно.
Bu kadar yeter Yank.
Хорош уже, Янк.
Burada, 1848'de Sutter's Mill'de bir hendeğin dibinde bir adam hiç aramadığı bir şey buldu. Ve onun bu keşfi, kıtanın öbür ucunda Boston'da, New York'da, Savannah'da ve okyanus aşırı diyarlarda Londra'da, Paris'te, Berlin'de yankılandı.
Здесь, в 1848 году, один плотник, работая на лесопилке Джона Саттера, обнаружил нечто, чего никакне ожидал.
zamanın, büyük acıların veya şefkatin ötesinde olan bu yankı silsilesi bir yana...
Это эхо вне времени,.. вне тревоги и ласки.
Kanala geldiğinizde sesler duvarlarda çok net yankılanıyor.
Они отражаются от стен, слышно эхо.