I will do it translate Turkish
3,013 parallel translation
You give me a task, i will do it, then I get to live forever.
Sen bana bir görev vereceksin. Ben de gidip onu yapacağım. Sonra da sonsuza dek yaşayacak mıyım?
Tell me what to do, and I will do it. But you have to forgive me.
Ne yapmamı istersen yapacağım ama beni affetmelisin.
I will do it.
Hayır, yapmalıyım.
I said I would do it, and I will do it...
Yapacağımı söylemiştim, ve yapacağım...
I will do it.
- Ben yaparım.
I will do it.
Seni karşılayamıyorlar.
I will do it!
Ben... Başaracağım!
If that's what you want, I will do it.
Chang Mo, sen öyle diyorsan öyle yaparım.
If that is what you want, I will do it.
Nasıl istersen.
I will do it.
Yaparım.
I will do it.
Ben götüreceğim.
Oh, okay, so, I put your lunch in the fridge with the re-heat time, but if you can't reach the microwave, I will do it for you.
Evet şimdi yemeğini ısıtma süresiyle birlikte buzluğa koydum ama mikro dalgaya ulaşamazsan senin için ısıtırım.
I'm sure if we'll do this again it will be better.
Eminim ki tekrar yaparsak, daha iyi olacaktır.
I need to make a living, and I will do whatever it takes to take care of my kids.
Hayatımı kazanmam lazım ve çocuklarıma bakmak için ne gerekiyorsa yaparım.
If I ask you this favor, will you do it?
Senden bir iyilik istesem, yapar mısın?
All I need for you guys to do is sign it, and you kids will be locked into a 2-year lease.
Tek yapmanız gereken imzalamak, sonra iki yıllığına kontrat altındasınız.
That is an amazing idea, and I will buy it from you, but never do that again.
Muhteşem bir fikirmiş ve bunu senden satın alacağım ama bir daha böyle yapma.
I'll do- - I will do whatever it takes, just... Do not break up with me.
Ne gerekse yaparım yeter ki benden ayrılma.
Except... yeah, I will do Funkytown, but I'm not gonna do that one thing that you like to do,'cause it hurts.
Şey dışında... evet, Funkytown yapacağız fakat senin istediğinden değil çünkü acıtıyor.
Is that too long to push it? Look, I've already advised you to have the surgery as soon as possible, but if the 12th is the soonest possible date for you, then we will do it on the 12th.
Bakın, ben size ameliyatın mümkün olduğunca çabuk olmasını önerdim, fakat size en uygun gün ayın 12'si ise, o zaman bunu 12'sinde yapacağız.
Otherwise we might as well be handing out driver's licenses without a road test, and I will not do it.
Diğer türlü, ehliyetleri sürüş testi yapmadan vermeliyiz ve bunu yapmayacağım.
Okay, but you do have to drive her to the airport, because it's karaoke night, and my fans will be disappointed if I don't sing "Wonderwall."
Pekala, ama onu havaalanına siz götürmek zorundasınız, çünkü bu gece kareoke gecesi ve fanlarım "Wonderwall"'u söylemezsem hayal kırıklığına uğrayacaklar.
I will remember what I have to do, and nothing will stop me from doing it.
Ne yapmam gerektiğini hatırlayacağım ve hiçbir şey bana engel olamayacak.
I will do whatever it takes.
Ne istiyorsan yaparım.
I'm not gonna argue with you when Will can do it for me.
Will benim yerime tartışabilir ben uğraşmayacağım.
There's nothing I can or will do about it.
Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok.
I want my tour back, I want my image restored, and I will do whatever it takes.
Turumu geri istiyorum imajımın eski haline dönmesini istiyorum ve bunun için ne gerekiyorsa yaparım.
I will do whatever it takes to protect my baby.
- Bebeğimi korumak için ne gerekiyorsa yaparım.
I'm trying to find a dunkaroo I dropped under the couch, and I gotta get it before the rats do, because I will not spend another Thursday fighting a rat for what is rightfully mine!
Kanepenin altına düşürdüğüm bir çöreği bulmaya çalışıyorum. Ve farelerden önce bulmam gerekiyor. Çünkü bir başka perşembe gününü daha farelerle hakkım olanı almak için savaşarak geçirmeyeceğim.
But if you do that in a hospital waiting room, it will be the little div that's going in with a pan on his head, who's screaming and saying his head's throbbing. That's what I'm saying.
Ama bunu bir hastanenin bekleme odasında yaparsanız önce alınacak olan hasta, kafasında bir tencereyle çığlık atarak başının zonkladığını söyleyen kişi olacaktır.
I will remember what I have to do and nothing will stop me from doing it.
Ne yapmam gerektiğini hatırlayacağım ve kimse yapmama engel olamayacak.
I also want you to know, that I will be happy to do it again if this marriage craps out.
Ayrıca bilmeni istiyorum ki bu evlilik bittiği takdirde, yine seve seve yaparım.
I do not know if it will be used for good or for evil.
Mesajın iyi mi yoksa kötü bir şeye mi neden olacağını bilmiyorum.
I'm afraid if I dare do, Mrs Hughes, that... it will shock and disgust you.
Korkarım ki, öyle bir şeye cüret edersem Bayan Hughes sizi ancak şaşırtır ve iğrendiririm.
You, Jeremy, need to do what I tell you, when I tell you, or I will see to it that your entire life is ruined.
Sen, Jeremy, söylediğim şeyleri yapmak zorundasın yoksa tüm hayatını mahvederim.
I'm just going to do it until the radio show, and then I will take a leave of absence.
Bunu radyo programına kadar yapacağım ve sonra bir süreliğine ayrılacağım.
I have information that will destroy your career and I will use it unless you do exactly as I say.
Kariyerini mahvedecek bir bilgim var ve dediklerimi harfiyen yapmazsan kullanmaktan çekinmem.
I do not know what might become of such ambition in a woman, but I do know a kiss will destroy it.
Azimli bir kadından ne olur bilmiyorum ama onu bir öpücüğün yok edeceğini biliyorum.
I find it puzzling, why you should pursue a man who will have nothing to do with you.
Kafam karışıyor. Sana karşı ilgisi olmayan bir adamın neden peşindesin?
Do it! 'Cause if you won't, I will.
Çünkü sen yapmazsan, ben yaparım.
Do it, Jeremy, or I will rip the chains off for real.
Yap şunu Jeremy yoksa zincirlerini gerçekten kırarım.
And it will help the people that believe as I do.
Ve tıpkı benim gibi bu ülkeye inanan insanlara da yardım edecek.
I will do that with the help of the reverse-blade sword heir to make it happen!
Bunu ters yüzlü kılıcın yardımıyla yapacağım!
I will do whatever it takes to enter the Light.
Işık'a katılabilmek için ne gerekiyorsa yapacağım.
And I will prove to you that I can do it.
Ve yapabildiğimi sana kanıtlayacağım.
What is it? I explained to you that guns were weapons of emotion and unpredictability, but since you are far from an expert at archery, this will have to do, for now.
Sana silahların duygu ve tahmin edilemezlik öngördüğünü açıklamıştım ama ok kullanmada yeteneksiz olduğunu hesaba katarsak bu işimizi görecektir.
I will destroy you if it is the last thing I do.
Bu defterde Oz'un geçmisi, bugünü ve gelecegi bulunur.
And the only way to do that is to save this cat, for if it dies, I will be sucked in to fill the lonely void in her pathetic life.
Bunu başarmanın tek yolu da bu kediyi kurtarmak, çünkü eğer ölürse, annemin zavallı hayatındaki kimsesiz boşluğa doğru emileceğim.
I will so do it. I want to make up for running over Axl's foot and ruining everybody's lives.
Şu sebeple yapacağım Axl'ın ayağını ezmemi ve herkesin hayatını mahvediyor oluşumu telafi etmek istiyorum.
Will you do it just because I tell you to?
Söylesem bile dediğimi yapacak mısın?
I would love to help you, and I will do some looking for you, but without any type of legal agreement, it might be a little bit of a long shot.
Sana yardımcı olmayı çok isterim... senin için bir çare bulmaya çalışacağım ama herhangi bir yasal anlaşma olmadan biraz uzun sürebilir.
i will 7976
i will call you 60
i will never forget you 25
i will marry you 56
i will be back 49
i will never forgive you 52
i will kill you 375
i will fear no evil 57
i will never leave you 46
i will always love you 92
i will call you 60
i will never forget you 25
i will marry you 56
i will be back 49
i will never forgive you 52
i will kill you 375
i will fear no evil 57
i will never leave you 46
i will always love you 92