I will not translate Turkish
19,674 parallel translation
I will not be answering questions at this time.
Şu anda soru almayacağım.
I will not hurt all of these people.
Bütün bu insanlara zarar vermeyeceğim.
I deserve the truth, and I deserve someone who believes in me enough to know that when faced with the truth, I will not break.
Doğruları hak ediyorum, ve gerçeklerle yüzleştiğimde mahvolmayacağımı bilen bana inanan birini hak ediyorum.
I will not have it said that I put a man out of his home.
Kendime "Adamın evini sattırmış" dedirtmem.
And so I will not see him brought down by this.
Dolayısıyla bu yüzden yara aldığını görmeyeceğim.
I will not have you become a scandal.
Skandal hâline gelmene izin vermem!
I will not allow it.
Buna asla izin vermeyeceğim!
No, no, no, I will not hear this.
Hayır, hayır, hayır! Bunu dinleyecek değilim!
No, I will not.
Hayır söylemeyeceğim.
And I will not allow you to move forward with any of this.
Ve planlarını hayata geçirmene asla izin vermeyeceğim.
And yet you think I will not.
Ama benim yüzmeyeceğimi düşündün.
I am a warrior princess, And I will not be giving an 11-year-old my bra.
Savaşçı bir prensesim ye 11 yaşındaki bir çocuğa sütyenimi vermeyeceğim.
And I'm afraid that if we do not get to my spawn before they raise Baal, I will not have the strength to fight him.
Ve yavrularımı Baal'ı çağırmadan önce yavrularıma ulaşamazsak ona karşı koyacak gücü bulamayabilirim.
If we do not get to my spawn before they raise Baal, I will not have the strength to fight him.
Yavrularıma Baal'ı çağırmalarından önce ulaşamazsak ona karşı koyacak gücü bulamayabilirim.
I will not die.
Ölmeyeceğim.
- I will not sit down.
- Oturmayacağım.
I'm sorry if that shocks you, but I will not apologize for it.
Seni şaşırttığıysa üzgünüm ama özür dilemeyeceğim.
I will not let my friend die.
Arkadaşımı ölüme terk etmeyeceğim.
I will not be wasting my time doing it again.
- Bunun için bir daha vaktimi harcamam.
Because I will not let you make him a scapegoat.
Çünkü onu bir günah keçisi yapmana izin vermeyeceğim.
I will not be ward to another child.
Başka bir çocuğun daha vesayetini üstlenmem.
I will not stand by and do nothing to defend my few remaining friends.
Kalan az sayıdaki arkadaşlarımı savunmak için hiçbir şey yapmadan duramam.
I don't trust you, Mary, Queen of Scots, and I never will, and I will not have you lurking around French court any longer.
Sana güvenmiyorum İskoçya Kraliçesi Mary ve asla da güvenmeyeceğim. Fransa Sarayının etrafında dolanmanı istemiyorum artık.
I will not.
Söylemeyeceğim.
I will not be at the beck and call of a man again.
Bir daha hiçbir erkeğin arkasına saklanmayacağım.
Now, I believe that you will be a firefighter again, just on my timetable, not yours.
İnanıyorum ki yeniden itfaiyeci olacaksın ama benim istediğim zaman, senin değil.
Listen... I don't know if this will help or not, but... in Afghanistan... I killed some people.
Bak, teselli olur mu bilmem ama Afganistan'da öldürdüğüm insanlar oldu.
If you do not release Nicole, I will drop everyone off the elevators from the top floor.
Nicole'ü serbest bırakmazsanız asansörleri en üst kata çıkarıp düşüreceğim.
Do not tell me how I will be.
Ne olacağımı söyleme bana.
" I may not be at graduation, but I will always be there for you if you need me.
"Mezuniyette olamayabilirim ama bana ihtiyacınız olduğunda hep yanınızda olacağım."
I may not be able to prove what you did to Will, but are you why Shelby is changing her field office assignment request to Buffalo?
Will'e yaptıklarını belki ispatlayamam, ama Shelby'nin çalışmak istediği yeri Buffalo olarak değiştirmesinin sebebi sen misin?
Our business will still run, but not with you and I at the helm, at least not for the foreseeable future.
İşimiz yine devam edecek ama bizim kontrolümüzde olmayacak. En azından yakın gelecekte.
Kill me and someone will take my place, but they will not protect you as I have!
Beni öldürürsen birisi yerime alacak ama seni benim gibi korumayacaklar!
Kill me and someone will take my place, but they will not protect you as I have.
Beni öldürürsen yerime biri geçecektir ama seni benim gibi korumayacaklar.
I'm in conference with my client and she will not be denied her right to see her husband. Let me just have a look at this.
Kocasını görme hakkını reddetmeyecek.
But I do not think they will attack with this thing.
Ancak bu şeyle saldırıya geçeceklerini sanmıyorum.
I do not know when the offensive will begin, but
Saldırının ne zaman başlayacağını bilmiyorum ama
When it will be, I do not know.
Ne zaman olacağını bilmiyorum.
I promise you that shit will not work.
İnan bana denesen de kaçamazsın zaten.
Even the smallest percentage number, the one that's running through your head right now, the one you're hoping I will agree to, even if you cut that number in half, and then cut it in half once more, you would be able not only to lease an entire floor here, but to buy the whole damn building.
Şu an aklından geçen, kabul etmemi düşündüğün küçücük bir rakam olsa bile eğer bu rakamı yarıya düşürsen, sonra bir daha yarıya düşürsen bile bırak burada bir kat kiralamayı, koca binayı satın alırsın.
I guarantee you that shit will not work.
Emin ol bir işe yaramayacak.
I'm not sure Cologne will approve them for you.
Cologne sizin için onay verir mi bilmiyorum.
I am not capable of running this station anymore, or anything else, as far as that goes, so when I get her back, and I will, I resign.
Artık bu istasyonu veya herhangi bir kurumu yönetmeye gücüm yetmiyor. Onu geri aldığım zaman, ki alacağım, istifa edeceğim.
Fine, I will talk to my guys, but they're not gonna be happy about it.
Adamlarımla konuşacağım. Ama pek mutlu olmayacaklar.
For Marge, I will make the supreme sacrifice of not doing something. Sure.
Tabiki.
Mr. Chairman, Doug, you will find a way to send a CH-53 Super Stallion to get them off that glacier, or I will call your wife and tell her it was you, not the nanny, who left the door open last year when the cat ran away.
Sayın Başkan, Doug onları o buzuldan kurtarmak için bir CH-53 Super Stallion bulacaksın yoksa karını arar ve geçen sene kedi kaçtığında kapıyı açık bırakanın bakıcı değil senin olduğunu söylerim.
I will hold you personally responsible if things are not perfect.
İşler yolunda gitmezse seni bizzat sorumlu tutarım.
- Well, actually, it's not... - And I know pretty much all of the cops in town, and if you go two miles over the speed limit, I will hear about it.
- Ve şehirdeki hemen hemen her polisi tanıyorum ve hız limitini 3 km bile aşarsan haberim olur.
I'm not your father, and I never will be.
Senin Baban değilim ve bundan sonra da olmayacağım.
I'm not belittling her importance, but the DEO will go on.
Onun önemini küçümsüyor değilim ama NOB yoluna devam edecek.
I... I definitely will not go, if you don't want me to. I don't have to.
Kesinlikle gitmem yani eğer gitmemi istemiyorsan.
i will not let you down 21
i will not go 26
i will not do it 40
i will not die 18
i will not allow it 25
i will not let that happen 19
i will not have it 16
i will not calm down 22
i will 7976
i will call you 60
i will not go 26
i will not do it 40
i will not die 18
i will not allow it 25
i will not let that happen 19
i will not have it 16
i will not calm down 22
i will 7976
i will call you 60
i will never forget you 25
i will marry you 56
i will be back 49
i will never forgive you 52
i will kill you 375
i will fear no evil 57
i will never leave you 46
i will always love you 92
i will do my best 52
i will be in touch 16
i will marry you 56
i will be back 49
i will never forgive you 52
i will kill you 375
i will fear no evil 57
i will never leave you 46
i will always love you 92
i will do my best 52
i will be in touch 16