Then you're wrong translate Turkish
215 parallel translation
No, Sister, you're wrong. "But" can be used as a preposition... as well as a conjunction... and then it takes the objective case.
Yanıldınız. "Ama" edat olarak kullanılabilir, nesneye aittir.
Then you're in the wrong business, and you ought to get out.
Bu hâlde yanlış bir iş dalındasın ve bırakmalısın demektir.
In a few days, the workers will be in, and then... What's wrong? I can see you're worried.
Bir kaç gün içinde, içiler gelecek ve sonra... sorun nedir?
You don't know what it's like to live one way all your life... confident that you're right... and then suddenly find out that you're all wrong.
Hayatın boyunca haklı olduğundan şüphe etmeden... bildiğin yolda yürürken, birden her şeyi... yanlış yaptığını anlamanın ne demek olduğunu bilemezsin.
So, if i'm wrong and you're right, then how come every move i made turned out wrong?
Yani ben haksızsam ve de sen haklıysan o zaman nasıl oluyor da yaptığım her hareket yanlış oluyor?
If it turns out that you're wrong then I win the game, yes?
Çevirirsen şunu yanıldığını göreceksin Öyleyse ben kazandım oyunu, değil mi?
If you don't think I mean it, then you're wrong!
Şaka yaptığımı sanıyorsan, yanılıyorsun!
- Then you're wrong.
- Yanılıyorsun.
If you have to ask, then you're the wrong man for the job.
Ricada bulunmak zorunda kalırsan, o zaman bu iş için yanlış adam sayılırsın.
Then I realized, you're such a cheap son of a bitch, you probably wouldn't satisfy my sense of right or wrong.
Ama sonra ne kadar ucuz bir herif olduğun aklıma geldi. Ancak adalet duygumu tatmin edemezsin.
If you can't see this is wrong, then you're further gone than I thought.
Ama sen bunun yanlış olduğunu görmüyorsan sınırı geçmişsin demektir.
You were wrong then, and you're wrong now.
O zaman da haksızdın, şimdide haksızsın.
If I'm wrong, I'm gonna match it. Then you're gonna have double what you had. Now count your money.
Bilemezsem, sen kazanırsın... ve sana paranın iki katını veririm.
- Then you're in the wrong job.
- O halde sen yanlış iştesin.
If you're wrong, then this is your eternity.
Yanılırsan, o zaman sonsuzluğun olur.
If you think that I am going to stand idly by and let you hire some salute to silicone instead of an obviously qualified person, then you're wrong, Al Bundy.
Eğer bu duruma seyirci kalıp, silikon şaheserini daha kalifiye olduğu açıkça görülen biri yerine almana izin vereceğimi sanıyorsan, yanılıyorsun Al Bundy.
- We are. - Then you're going the wrong way.
- O zaman yanlış yoldan gidiyorsunuz.
But then you're looking at the wrong end of £ 912.
Öyleyse siz yanlış £ 912'lik sona bakıyorsunuz. Yani 9-1-2.
That's it. - Then you're on the wrong map.
Tek gördüğüm Bel Air.
Unless you're sick, and you puke, and then it's an out-hole, so it's wrong.
Tabii hasta olup kusmadığınız sürece. O zaman ağız bir çıkış deliği olur. Bu yanlıştır.
You think something is good, then realize you're wrong
Doğru olduğunu düşündüğünüz bir şeyin daha sonra yanlış olduğunu anlıyorsunuz.
You believe what you do is right but then you realize that you're wrong
Yaptığınızın doğru olduğuna inanıyorsunuz. Fakat daha sonra bunun yanlış olduğunu anlıyorsunuz.
Then you're using it wrong.
O zaman yanlış kullanıyorsun.
- Then you're reading it wrong.
- Öyleyse yanlış okuyorsun.
- Then you're dating the wrong girl.
- Yanlış kızla birlikte olmuşsun.
- Whoever. One second, you're skimming along the surface, not a care in the world then one thing goes wrong.
Her şey yolunda, tatlı tatlı giderken, birden bir aksilik olur.
- Then you're wrong.
- O zaman yanılırsın.
If you think that's how it's gonna work, then you're wrong.
Eğer sen bunun işe yarayacağını düşünüyorsan sen yanılıyorsun.
Well, what's scary is, when you spend those ten years... going after the things you thought were important... get those things, and then feel a sneaking suspicion that you went after the wrong things... and that where the important things are concerned... you're still a total idiot.
Şey, asıl korkutucu olan, 10 yıl senin için önemli olduğunu... düşündüğün birşeyin peşinde koşmak... Onu buluyorsun, sonra bir bakıyorsun ki yanlış birşeyin peşindeymişsin ve onun önemli olmadığını düşünmeye başlıyorsun... Ama hâlâ aynı aptallığı yapmaya devam ediyorsun.
Where I walked in on you at exactly the wrong moment, and I'm supposed to pretend that nothing's really happening, and you're supposed to pretend like it's no big deal, and then when I turn to leave, you kill me, right?
Yanlış anda, senin olduğun yere yürüdüm ve ben gerçekte hiçbir şey olmadığını varsayar ve öyle gibi görünürüm. ve sende burada hiçbir şey yapmıyormuş gibi rol yaparsın. Sonra ben gitmek için arkamı döndüğümde, beni öldürürsün, doğrumu?
Then maybe you're guessing wrong.
Belki de yanlış tahmin ediyorsun.
Then you're in the wrong department.
Bağırılmaktan korkuyorsan, yanlış bölümdesin.
If you're implying that I killed Dave Cutler then you're wrong.
- Öyle. Ne kadar erken mesela? 3.30 veya 4.00 gibi olabilir mi?
But if you're positing I cannot act independently, then you're wrong.
Hareketlerimin bağımsız olmadığını ima ediyorsanız yanılıyorsunuz.
Well, then you're in the wrong house, pal.
O zaman yanlış evdesin babalık.
If you think there is, then you're wrong.
Eğer olduğunu sanıyorsan, yanılıyorsun.
Then you're prepared to use your weapon... should anything go wrong?
Ters biri durumda silahı kullanmaya hazırsınız yani?
And if you're on the wrong end of that chemical explosion, then these guys are bad.
Eğer, kimyasal reaksiyonun yanlış tarafındaysanız, bu böcekler çok canınızı sıkacaktır.
Listen, if your brother is doing something wrong, then you're the only one who can stop him.
Eğer ağabeyin yanlış bir şey yapıyorsa onu sadece sen durdurabilirsin.
If you're gonna say things that have been proven wrong, like that the first man and woman lived in Missouri and that Native Americans came from Jerusalem, then you'd better have something to back it up.
Eğer yanlış olduğu ispatlanmış şeyler söyleyecekseniz, mesela ilk insanların Missouri'de yaşadığı gibi, ya da Kızılderililerin Kudüs'ten gelmiş olabilecekleri gibi, en azından elinizde bunları destekleyecek bir şeyler olmalı.
- Then we should both hope you're wrong.
- İkimiz de bunun yanlış olduğunu umalım.
But if you think standing on two legs makes our ancestors king of the jungle, then you're wrong.
Ama iki ayak üstünde durmanın atamızı ormanın kralı yaptığını düşünüyorsanız. yanılıyorsunuz.
But if you're being stubborn or egoistic because your father has said not to then this would be a wrong decision
Ama asla inatçı ve bencil olma. Çünkü baban onaylamıyor. Sonra yanlış bir karar olur.
Truth is, even if they're wrong even if that one thing is gonna be the ruin of them if you can beat that last bit out of them, then they ain't fighters at all.
Gerçek şu ki ; yanılsalar bile hatta bu onları onları mahfedecek tek şey olsa bile eğer inandıkları bu şeyi onlardan alırsan artık dövüşçü olamazlar.
If you're implying that I stole my friend's fiancé, then I assure you're wrong.
Arkadaşımın nişanlısını çaldığımı ima ediyorsanız, emin olun yanılıyorsunuz.
Then again you're never wrong, right?
Ve tabii ki sen asla yanılmazsın, değil mi?
Okay, well, then, as your mother... I feel it is my duty to tell you you're wrong.
Annen olarak yanıldığını söylemek benim görevim.
If you do not enjoy a good argument... if you find it difficult to voice a differing opinion... and if you cannot appreciate an intelligently cloaked insult... then you're in the wrong class.
İyi bir tartışmadan keyif almıyorsanız, farklı bir görüşü dile getirmek zor geliyorsa ve zekice üstü örtülmüş bir hakareti takdir edemiyorsanız yanlış dersdesinizdir.
If you're absolutely certain that your wife has never had sex with anyone but you... since you were married, then I'm wrong.
Karının evlendiğinizden beri senden başka kimseyle ilişkiye girmediğinden eminsen yanılıyorum demektir.
Then you're doing it wrong.
O zaman yanlış yapıyorsun demektir.
If you're going to mix methamphetamines and Kentucky Bourbon, then don't drive the wrong way up an off ramp into an oncoming 18-wheeler.
Eğer afetaminas ile Kentuky viskisini karıştırırsanız arabanızı karşıdan gelen 18 tekerlekli aracın üzerine doğru sürmeyin!
then you're an idiot 17
then you're right 18
then you're on your own 16
then you're a fool 17
you're wrong 1807
you're wrong about that 32
you're wrong there 18
you're wrong about him 17
wrong 1364
wrong guy 28
then you're right 18
then you're on your own 16
then you're a fool 17
you're wrong 1807
you're wrong about that 32
you're wrong there 18
you're wrong about him 17
wrong 1364
wrong guy 28
wrong place 64
wrong number 137
wrong answer 165
wrong way 70
wrong room 34
wrong door 22
wrong one 16
wrong question 22
wrong time 78
wrong floor 19
wrong number 137
wrong answer 165
wrong way 70
wrong room 34
wrong door 22
wrong one 16
wrong question 22
wrong time 78
wrong floor 19
wrong again 87
then nearly 94
then don't 282
then prove it 86
then what 1564
then i'm leaving 17
then you know 40
then it's a date 18
then you 156
then i 166
then nearly 94
then don't 282
then prove it 86
then what 1564
then i'm leaving 17
then you know 40
then it's a date 18
then you 156
then i 166
then do it 228
then leave 77
then i'll wait 16
then it's settled 125
then i will 133
then you die 16
then what are you doing here 94
then what's the problem 77
then yes 211
then i'm out 28
then leave 77
then i'll wait 16
then it's settled 125
then i will 133
then you die 16
then what are you doing here 94
then what's the problem 77
then yes 211
then i'm out 28
then tell me 167
then one day 195
then go ahead 63
then you can 17
then who 210
then who did 184
then i'm in 23
then i'm sorry 63
then one day 195
then go ahead 63
then you can 17
then who 210
then who did 184
then i'm in 23
then i'm sorry 63