A week or two translate Turkish
391 parallel translation
I'll stay a week or two, I'll stay the summer through, but I am telling you,
Bir veya iki hafta kalırdım, belki de tüm yaz boyunca, fakat size şunu söyleyeyim :
We give it a week or two, at the outside.
En çok bir ya da iki hafta sürer.
- Did you say give him a week or two?
- Bir iki hafta mı vermiştin?
It was finished a week or two before he died.
Bu resim bir ya da iki hafta önce bitti. O ölmeden yani.
I'll be glad of the rest for a week or two.
Bir iki hafta tatil bana da iyi gelir.
A week or two?
Bir iki hafta mı?
- Perhaps a week or two...
- Bir iki hafta kadar...
- Try him for a week or two.
- Bir ya da iki haftalığına deneyin onu.
She'll be as good as new in a week or two.
Bir iki haftaya kalmaz iyileşir.
Why don't you fly out to Nairobi or even Cairo for a week or two?
Neden bir iki haftalığına Nairobi'ye uçmuyorsun, hatta Kahire'ye de olabilir?
It wasn't a question of a week or two weeks.
Bu, bir ya da iki hafta meselesi değildi.
Maybe it'll bother'em for a week or two or even a month... but then it'll all be over for them.
bir, iki hafta bilemedin 1 ay için dert edinirler... sonra her şeyi unuturlar.
If we had to keep the body for a week or two... how would we stop it from decomposing?
Cesedi bir, iki hafta elimizde tutacak olsak, çürümeyi nasıl engelleyebiliriz?
In a week or two,
Bir iki hafta içinde,
So I asked to stay with you for a week or two.
Senin yanında birkaç hafta kalıp kalamayacağımızı sordum.
I'll catch my breath in a week or two.
Bir ya da iki haftada nefesimi kazanırım.
In a week or two...
Bir iki hafta içinde...
There'll be no more flower selling for a week or two.
Önümüzdeki bir veya iki hafta çiçek satmak yok.
You can fill in in the Dispatch Department for a week or two... until you find another job.
Bir iki hafta dağıtım departmanında kalabilirsin. Kendine başka iş bulana dek.
- But let me try for a week or two.
- Fakat beni bir yada iki haftalığına denemelisin.
You'll be as right as rain in a week or two.
Bir iki hafta içinde turp gibi olacaksın.
When you've been here a week or two, her sort won't bother you at all.
Bir iki hafta sonra, bu insanlar seni rahatsız etmez.
And within a week or two, no doubt... the mysterious Mr. Ziebold went to the bank and drew his money.
Hiç şüphesiz bir iki hafta içinde, gizemli Bay Ziebold bankaya gitmiş ve parasını çekmiş.
Then at least for a week or two.
Ama en azından..... bir veya iki hafta.
- It'll only be about a week or two.
Sadece bir ya da iki hafta.
However, inevitably, the symptoms pass within a week or two.
Ancak, kaçınılmaz olarak belirtiler bir veya iki hafta içinde geçer.
You get a week or two of good production under your belt, you'll be okay.
Bir ya da iki haftada iyi satış yapsan hiç sorun olmaz.
Tell him about the Man of the Year award and say I'm looking forward to seeing him on his return in a week or two.
Ona Yılın Adamı ödülünden söz et ve bir iki hafta içinde dönüşünde onu görmeyi dört gözle beklediğimi söyle.
Gotta surrender up there for execution of sentence in a week or two.
Cezanın infazı için bir iki hafta içinde gidip teslim olmam gerek.
He'll be there for a week or two. Perhaps you'd like to call him there.
Emlakçi arabadan söz etti, ben ona bir anlam veremedim.
He'll be there for a week or two. Why wasn't I told?
Yani, ayın 10'unda niçin bir araba kiralamadı?
A week or two more, sir.
Bir veya iki hafta daha efendim.
They probably won't let ya work the tubs until you've been here a week or two.
Burda bir iki hafta çalışmadan büyük ihtimalle tüplerle çalışmana izin vermezler.
- Only at odd jobs, one or two days a week.
- Ufak tefek işlerde, haftada 1-2 gün.
She generally comes around here... two or three times a week for her letters.
Mektupları için haftada iki-üç kez gelirdi.
- Two or three times a week.
- Bazen. - 18 Nisan gecesi neredeydiniz?
I saw him two or three times a week, perhaps.
Onu haftada iki-üç kez görürdüm.
Two or three times a week, Max would haul up that enormous painting... that had been presented to her by some Nevada chamber of commerce... and we'd see a movie, right in her living room.
Haftada üç gün Max duvarda duran Nevada ticaret odasından hediye edilen tabloyu kaldırırdı. Oturma odasında film izlerdik.
I used to lose two or three a week.
Haftada iki, üç kişi kaybederdim.
Two or three afternoons a week.
Haftada iki üç gün öğleden sonraları.
If I work hard, maybe one or two a week.
Sıkı çalışırsam, belki haftada bir-iki.
No, she just comes to sit two or three times a week.
Hayır, oturmak için haftada iki ya da üç kez geliyor.
Some time in the next week or two he'll hit us again in a canyon... or the middle of a river at night, or dawn.
Bir iki hafta içinde kanyonda veya nehrin ortasιnda... gece veya şafakta bize tekrar saldιracak.
Only one or two stabbings a week.
Haftada bir ya da iki bıçaklama olayı.
Some do it for years, two or three nights a week, right from leaving school right up to mid-twenties, when they take their Higher National, or even degrees.
Kimisi yıllarca gidiyor, haftada iki ya da üç gece. Okuldan çıkar çıkmaz, ta 24 - 25 yaşlarına, Yüksek Ulusal ya da eşdeğeri bir diploma alana dek.
Works two or three nights a week, Mexican part of town.
Haftada iki veya üç gece çalışır, şehrin Meksika tarafında.
In a ten-day period or two-week period, he completely reversed it.
On - on beş günlük süre içerisinde herşeyi toparladı.
- Two or three a week.
- Haftada iki veya üç tane.
I don't know. Perhaps a week, or a year or two.
Bilmiyorum, belki bir hafta, belki de birkaç yıl.
Well, as you've asked, two or three times a week, actually.
Madem sordunuz... haftada 2-3 kez yapıyoruz, aslında. "Haftada" mı?
Whereas so far as a good walk goes, we have a jolly good walk about two or three times a week, average.
Gezintinin gidişatına göre... haftada ortalama... 2-3 güzel gezinti yapıyoruz.