About that translate Turkish
152,884 parallel translation
- Yeah, about that...
- Evet, o konuda...
- Yeah, about that.
O konuda bir sorun var.
I'm sorry about that.
Özür dilerim.
- Yeah, um, about that.
Evet, o konuda...
Hey, forget about that.
Hey, boş ver gitsin!
Don't worry about that.
USC iyi. O konuda endişelenme.
I don't know about that.
Bilemiyorum.
Going home? Yep. About that time.
Vakti geldi.
So... I've been thinking about that experimental gss drug.
Baksana deneysel GSS ilacını düşünüyorum.
What about the Wi-Fi code, how about that?
Ne Kablosuz kodu hakkında, bu nasıl?
No, we were both wrong about that.
Hayır, biz bu konuda yanlış hem de vardı.
How on earth did you hear about that?
Bu olaydan nasıl haberin var?
I dream about that. The life I had. Wishing I could get it back.
Bunu hayal ediyorum, sahip olduğum hayatı, geri alabilmeyi diliyorum.
She'd be right about that.
Bu konuda haklı çıkabilir.
I'm sorry about that.
Üzgünüm. Sadece-
Nobody cares about that!
Bu kimsenin umrunda değil!
- do you trust thawne about this, after everything that he's done?
Yaptığı onca şeyden sonra bu konuda Thawne'a güveniyor musun?
Now, this scholar had this far-fetched theory about Sir Gawain, that the knight returned from the Crusades not with the Holy Grail, but with something far more valuable.
Bu bilginin inanılmaz teorisine göre Haçlı Seferlerinden dönen şövalye Sör Gawain yanında Kutsal Kase ile değil de çok daha değerli bir şeyle dönmüştü.
Whether Mr. Snart was a hallucination or not, the fact that you told him about our plan speaks volumes.
Bay Snart halüsinasyon olsa da olmasa da ona planımızı anlatmış olman çok şey belirtiyor.
How about the Spear of Destiny? There are still some things in this world that I would like to see change.
Thawne niye Kader Mızrağı'nı seni küçültmek için kullanmış ki?
Oh, is this about the dipole magnets that I borrowed from S.T.A.R. Labs? 'Cause I'm totally gonna return those.
Haçlı Seferlerinden kalma bir yadigar nasıl olmuş da Reagan Dönemi'nde Galagapos'a düşmüş.
I know that place like the back of my hand. What about Mick?
Etmem dostum.
You will walk this world knowing that something isn't quite right, that for all your trying you only made things worse, and no one will ever believe you when you tell them about all the sacrifices you made
İkimiz de biliyoruz ki bazen espri anlayışım olmuyor. Ama evet, gidiyorum. Gitmek derken?
That started as a story about streaking The Robin Byrd Show.
Konuya Robin Byrd Show'da soyunmakla ilgili bir öyküyle girdin.
Yeah, and who sings about piña coladas that much?
Kim piña colada hakkında o kadar şarkı söyler?
Some of the other dancers did report that Felicia's understudy, Samantha Mironov, 15, was not happy about Felicia getting the role.
Dansçıların bazılarına göre Felicia'nın 15 yaşındaki yedeği Samantha Mironov rolü Felicia'nın almasından memnun değilmiş.
She doesn't care about any of that.
Bunların hiçbirini önemsemez.
Thank you for my son and my daughter serving in the Armed Forces and for all the men and women serving our country, and thank you, Lord, for the blessing of this food that we are about to receive.
Orduda hizmet eden oğlum ve kızım için ve vatanına hizmet eden tüm erkek ve kadınlar için şükürler olsun Tanrım. Bize verdiğin nimet için de minnettarız.
You're talking about sequencing the human genome. That can only be done at the CDC.
İnsan genom diziliminden bahsediyorsun.
What was that all about?
Ne oldu?
When you were a little boy, I took you to the circus, and after that, all you could talk about is you wanted to be a tightrope walker when you grew up.
- Küçük bir çocukken seni sirke götürmüştüm ve sonra sürekli olarak büyüyünce ip cambazı olmak istediğini söyledin.
We're talking about a dude who hacked into DMV records, and cross that with a cyber wall run by the Mexican drug cartel, which is and even scarier wall of cyber than I'm used to.
Bahsettiğimiz kişi DMV kayıtlarına sızmış biri, bir de Meksika uyuşturucu kartellerinin güvenlik duvarlarını düşün, alışık olduğumdan çok daha fena.
The fact that it's taken him two weeks to fess up about hijacking my fucking plane and resign will make it all the sweeter.
Herifin uçağımı gaspettiğini anlayıp hatayı kabul etmesi iki haftasını aldı. İstifasını görünce her şey daha güzel olacak.
Don't think about that.
Artık bunu düşünme.
( SIGHS ) You know, when I was CEO... I found that it was more about choosing the one wrong answer that you can live with.
Biliyor musun, CEO'luk yaparken, meselenin, sonucuyla beraber yaşanabilecek yanlış cevabı seçmek olduğunu fark etmiştim.
Just... that's just something to think about.
Bunu da bir düşün istedim. Peki.
Now look at him... wet pants, stealing towels, babbling about technical issues that he can't solve.
Geldiği hale bak. Kıyafetleri ıslak, havlu çalıyor, çözemeyeceği teknik sorunlar hakkında söyleniyor.
Well, she had some concerns about getting into business with you again, but I can pretty much talk that broad into anything.
Açıkçası, sizinle yeniden çalışmak konusunda bazı çekinceleri var ama böyle bir işe ikna etmek için her şeyi yaparım.
Remember that phone number you were curious about in here?
Ne olduğunu merak ettiğin bir telefon numarası vardı ya hani.
And he told me that Peter was very excited about the idea, but there was some resentment that he wasn't focused more on what the team was working on, so one of them went out and got a patent on it.
Peter'ın bana bu fikir için çok heyecanlı olduğunu söyledi ama Peter grubun çalıştığı işe odaklanmadığı için içlerinden biri gidip bunun patentini almış.
Doctor, if those suits have killed 36 people that means there's 36 corpses walking about this station.
- Doktor, o kıyafetler 36 kişi öldürdüyse bu istasyonda 36 yürüyen kadavra var demektir.
Corporate dominance in space is history, - and that about wraps it for capitalism.
Uzaydaki şirket egemenliği tarihe karışıyor ve kapitalizmin de kökü kazınmış oluyor.
There is so much that you don't understand about Roman Britain.
Roman Britain hakkında anlamıyorum o kadar yoktur.
And given that they keep going on about gates, possibly they're right.
Ve onlar kapıları hakkında eğer devam düşünülürse, muhtemelen haklılar.
You know, every moment you waste wallowing about in that happy thought means more of the living are going to join them.
Biliyorsunuz, o yaklaşık debeleneceksin yorganına göre uzat her an mutlu düşünce yaşam onları daha katılacak demektir.
What about the other gates that you have to guard?
Ne korumak zorunda diğer kapıları hakkında?
That sounds about right.
Kulağa doğru geliyor.
That must be how she learned about our deal with gaynier.
Gaynier ile olan anlaşmamızı bu şekilde öğrenmiş olmalı.
That's what I'm talkin'about!
İşte bu! - İşte bu!
I realized today that it's not just about how I want to die.
Konu sadece nasıl ölmek istediğim değil.
If that's all you've got to worry about, I'm happy for you, Archie.
Eğer böyle şeylerden endişeleniyorsan senin için mutluyum Archie.
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16