English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Actively

Actively translate Turkish

474 parallel translation
It's vital that you collaborate actively... and please try to give me as many answers as you can.
Tedaviniz için son derece önemliler... O yüzden lütfen verebileceğiniz kadar cevap vermeye çalışın.
Men who, in executive positions, actively participated in the enforcement of these laws, illegal even under German law.
Almanya'nın asıl yasalarına aykırı olduklarını bile bile....... yeni yasaların uygulanmasında yüksek mevkide....... aktif olarak görev alan bu adamlar.
And during this time the Condor Legion and the Italian expeditionary corps actively contribute to the victory of Franco.
Ve bu süre boyunca, Almanlar ve İtalyanlar aktif olarak Franco'nun ve faşistlerin zaferi kazanmasına katkıda bulundu.
- Do we not tend to, at first, resent, and then actively dislike the person who hates us?
Bizden nefret eden birisine önce gücenip sonra nefret etmiyor muyuz?
None actively live here, except Mr Binford.
Bay Binford dışında kimse burada yaşamıyor.
Even if you knew that it might provoke The destruction of the organization, You decided to actively help actively Sei and jeopardized everything we built.
Provoke olacağını bildiğin halde, Örgütün yok edilmesi için çalışan Sei'ye yardım etmeye karar verip yaptığımız her şeyi tehlikeye attın.
Only the 3 actively involved in the murder.
Sadece 3 ü aktif cinayete karışmış.
This was a grand jury about police officers actively engaged in corruption.
Bu büyük jüri sadece rüşvet alan polislerle ilgileniyordu.
- Actively.
- Aktif olarak.
"Severely criticized by academicians." And actively opposed by his colleagues.
Akademisyenler tarafından sert bir biçimde eleştirilmek ve çalışma arkadaşlarının bilfiil karşı çıkması.
These outgrowths on the liverwort, only a few centimetres high, develop tiny mobile sperms which actively swim.
Ciğer otlarının sadece birkaç santimetre uzunluğundaki bu çıkıntıları aktif olarak yüzen, ufak spermler yapar.
With powerful nipping claws and poisoned stings on their tails, scorpions are well-armed and ferocious, actively seeking out their prey wherever it may be hiding.
Güçlü kıskaçları ve kuyruklarındaki zehirli iğnelerle iyi silahlanmış ve yırtıcı olan akrepler aktif olarak avlarını saklandıkları yerde ararlar.
The word is considered disrespectful and citizens should be actively discouraged from its use.
Bu saygısız bir ifadedir ve vatandaşların onu kullanmaları aktif olarak engellenmelidir.
That concludes the list of known agents of Goldstein... actively engaged in the latest conspiracy....
Bu Goldstein'in, ebedi müttefikimiz Avrasyalıları bize karşı olmaya çevirme komplosunda yer alan...
Then I started to work actively for the League, and 10 years ago they elected me as Her Excellency.
Sonra Birlik için aktif olarak çalışmaya başladım, 10 yıI önce de, beni Ekselansları olarak seçtiler.
At that period, we were actively planning the rebellion.
O zaman zarfında,... ciddi ciddi ayaklanma çıkarmayı planlıyorduk.
We know that Wu is actively involved in the financial community.
Wu'nun finans piyasasında etkin olduğunu biliyoruz.
From my observation, sir, Connie is the one person who Tony actively fears.
Gözlemlerime göre efendim, Tony'nin korktuğu tek kişi Connie.
Some women can feel self-conscious about receiving oral sex, but if you show that you're not only willing but actively want to take your time, it will reassure her that she smells and tastes great, and can relax into enjoying herself too.
Bazı kadınlar oral seks konusunda kendisini çekingen hissedebilir, bunun için istekli olmadığınızı karşı tarafa gösterin ve sizin aktif olacağınız aşamaya geçin, onun muhteşem kokusu ve tadı güvenini tazeleyecek ve rahatlayıp kendi de zevk almaya başlayacaktır.
She can also be more in charge of tending to the clitoris, either by actively grinding it against her partner's pubic bone, or by playing with it herself.
Burda kadın penisi klitorisine daha rahat yönlendirebilir, partnerinin kasık kemiğine vajinasını sürtebilir ya da bunu kendi eliyle yapar.
Well, baseball caps and turtles are, of course, harmless, but there are other more powerful idea systems that are more sinister and that do actively hold back progress towards our understanding of the universe.
Şüphesiz beyzbol şapkaları ve kaplumbağalar zararsızdır fakat daha güçlü, daha tehlikeli ve aktif biçimde evreni anlamamızı engelleyen düşünce sistemleri de var.
It's in our time that an entire religious sect has been actively incited by its leaders to murder a distinguished novelist because he wrote a book that was seen as threatening the verbally handed-down beliefs of that sect.
Sözlü olarak bir mezhebin inançlarına tehdit olarak görülen bir kitap yazmış önemli bir yazarın öldürülmesi için liderleri tarafından tüm bir mezhebin kışkırtılması vakası günümüzde yaşandı.
"Modernizing the police can only succeed if its members participate actively."
"Polisin modernleştirilmesi ancak..." ... çalışanlarının aktif olarak katılımıyla mümkün olabilir. "
If we file a missing person's report, it allows us to work more actively.
Kayıp kişi raporunu dosyalarsak, bu bizim daha aktif çalışmamızı sağlar.
The transforming tanuki were forced to actively seek out human food.
Dönüşmüş rakunlar, insan yiyeceği aramak zorunda kaldılar.
Well, Chip's off to a fine start this year. He's focused, conscientious, he participates actively in classroom discussions...
Dikkatli, dürüst... sınıf içi tartışmalara aktif olarak katılırdı.
Kurn told me that his mother actively discouraged him exploring his Klingon heritage.
Kurn bana annesinin Klingon köklerini araştırmasını bariz olarak engellediğini söyledi.
Ever considered something a little less actively physical?
Daha az fiziksel güç isteyen bir şeyi düşündün mü?
No, you have to draw a distinction... between steps the doctor can take to actively kill someone...
Hayır, bir doktorun bir kişiyi öldürmesine yönelik adımları arasında bir sınır oluşturmalısınız...
If you're actively seeking a career in the professional ice skating field... In the spotlight, so to speak. - I think you have to maximize your positive features.
Eğer buz pateni alanında bir kariyer yapmayı düşünüyorsan, spotlar altında olacaksan bence pozitif özelliklerini güçlendirmelisin.
We're being actively pinged, sir.
Tespit edildik efendim.
We're being actively pinged, 11,000 yards and closing.
Tespit edildik, 11,000 yarda ve yaklaşıyor.
Proclaim no shame when the compulsive ardor gives the charge since frost itself as actively doth burn, and reason panders will.
Kimse ayıplamasın kudurup şahlanan tutkuları. Madem buzlar bile tutuşuyor böylesine, madem akıl pezevenklik ediyor arzuya.
Obviously, we'll do all we can to make sure that ships from two sides... actively engaged in hostilities are not providing defense at the same time.
Şurası açık ki, savaşan tarafların aynı anda bizi korumaya gemi göndermemesi için azami dikkat göstereceğiz.
Here the dreams show the compulsion to repeat... and, by doing so, to try to master actively... what was done to the person as a passive agent of trauma.
Burada rüyalar tekrarlama tutkusu gösterir. Ve bu şekilde, travmanın pasif öznesi olan kişiye yapılana aktif olarak hakim olmaya çalışmaktadır.
They will actively participate on-site, during the construction process.
İnşaata aktif olarak katılacaklar.
Have you been actively seeking work over the last fortnight?
Son 15 günde hiç iş aradın mı?
Few animals would actively take on a whole pride.
Tüm sürüye böyle kafa tutacak çok az hayvan vardır.
And then I went out and I actively tried to meet those goals.
Ve sonra bu hedeflere ulaşmayı denemeye başladım.
With racist philosopher Alfred Rosenberg, Hess was a supporter of one of the more prominent groups, the Thule Society, which actively sought a Germanic Messiah,
Irkçı filozof Alfred Rosenberg'le birlikte Hess de önemli gruplardan biri olan Thule Derneği'nin destekçisiydi.
who disregards authority and actively disobeys orders when she doesn't agree with them.
Ki o otariteye aldırmayan ve kurallara aktif şekilde itaat etmeyen birisi.
Agent, I don't know what the hell your partner's thinking, but not only is he actively evading my officers, now he's stolen a car.
Ajan, ortağınızın ne düşündüğünü bilmiyorum ama memurlarımı atlatmakla kalmıyor, araba da çalıyor.
Like when I'm not actively multiple-choicing?
Mesela sınavda olmadığım bir zaman.
Were you actively looking in my direction when you said "us"?
Biz derken beni mi kastettin, yoksa bana öylesine mi bakıyordun?
We're actively rewarming with Foley, NG, and ET but he's still hypothermic at 84 degrees.
Foley, nasogastrik tüp ve endotrakeal tüp ile ısıtıyoruz... ... ama hâlâ vücut ısısı 84.
'They have water, the temperature and the light,'that they can photosynthesise and live actively.'
Fotosentez yapmalarına yeten su, ışık ve sıcaklığı buluyorlar. Sadece bu sırada aktif olarak yaşıyorlar.
It's one thing to break ranks and vote against my candidate... but to actively attack her from the bench, that's another.
Benim oy verenlerime saldırabilirsiniz.... ama ona saldırmanız başka bir şeydir.
All the contestants are actively involved in ending tobacco dependence.
Buradaki tüm yarışmacılar tütün bağımlılığına karşı mücadele ediyor.
If the two separate right away, they chirp actively.
Eğer bu ikisi hemen ayrılırlarsa, hareketli bir sekilde cıvıldıyorlar.
- Actively bleeding?
- Kanama var mı?
It appears to be actively tracking us.
Faal biçimde bizi takip ediyor görünüyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]