English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Admiration

Admiration translate Turkish

588 parallel translation
Well, as a token of my admiration for you.
Size duyduğum hayranlığın göstergesi olarak.
You only had my interest before. Now you have my admiration.
Daha önce sadece ilgimi çekmiştin, şimdi ise hayranlığımı da kazandın.
She's entirely surrounded by admiration.
Hayranları tümüyle etrafını çevirmiş.
Do your spit and polish and you'll come home with the seals following in admiration.
Yap görevini, dönüşte foklar bile hayran hayran gelir peşinden.
Yes, I have a tremendous admiration for her.
Evet, ona inanılmaz hayranım.
She has read your books and has a profound admiration for you.
Kitaplarını okudu ve sana büyük hayranlık besliyor.
I have always had great admiration for the navy of His Majesty.
Ama anlatmadan önce biraz brandy için. Donanmaya karşı daima... büyük bir hayranık duymuşumdur.
The Minister couldn't be here but he wishes to express his admiration and sincere congratulations.
Bakan bey gelemedi ancak, en derin hayranlığını ve tebriklerini sunduğunu size iletmemi istedi.
So, may I express a soldier's admiration... for one who can carry out his mission under the very eyes of the enemy secret service?
Düşman gizli servisinin sıkı güvenliği altında bile görevinizi başarıyla yerine getirmenizi bir asker hayranlığıyla tebrik edebilir miyim?
The dear boy makes no secret of his admiration.
Kızıma olan beğenisini hiç saklamıyor.
I present you with this dangerous weapon, mademoiselle... with my undying gratitude and admiration.
Sayın bayan, bu tehlikeli silahı size, sonsuz şükran ve hayranlık duygularımla sunuyorum.
Of you three, there is one who has my deepest admiration.
İçinizden birine çok derin hayranlık duydum.
And when love's gone, there's nothing left but admiration and respect.
Sevgi gittiğinde geriye hayranlık ve saygıdan başka bir şey kalmıyor.
Miss Novotny, consider what possible benefit... it could do your father, for whom I have the deepest admiration... if you denounce me.
Bayan Novotny, düşünün beni ihbar etmenizin.. kendisine büyük hayranlık duyduğum babanıza.. ne faydası olacağını düşünün
You had all my admiration and respect once.
Tüm takdirimi ve saygımı kazanmıştın o zamanlar.
I was a little boy overcome with admiration.
Ona hayran olan küçük bir çocuktum.
Mr. Holmes I've always had the greatest admiration for your talents.
Bay Holmes sizin yeteneklerinize her zaman büyük hayranlık duydum.
Well, then my admiration for the artist is definite.
Ressama olan hayranlığım iki katına çıktı.
It's not that exactly, but if my admiration was that obvious, I'm afraid you might misunderstand...
Hayır hayır. Kesinlikle ondan değil. Ama hayranlığımı çok belli etmişim.
We discussed your portrait with great admiration, I might say.
Büyük bir hayranlıkla hem de.
and the admiration of our soldiers.
Çar'ın cömertliğini ve askerlerimizin takdirini kazanacaktır.
My admiration of her knew no bounds and scarce a night went by without falling asleep with the image of her pretty face before my eyes.
Ona olan hayranlığım sınır tanımıyordu. Hiçbir gece geçmiyordu ki... onun güzel yüzü gözümün önüne gelmeden uyuyakalayım.
She didn't share her husbanïs admiration for Cleopatra.
Kocasının Kleopatra'ya olan hayranlığını paylaşmıyordu.
New York is second to none in its admiration of the post office.
New York eyaleti Posta Teşkilatını takdir ediyor.
- Ladies and gentlemen... this meeting of the mutual admiration society... is now adjourned.
- Bayanlar baylar karşılıklı hayranlık ifade etme toplantımız... burada sona ermiştir.
A sensible and civilised husband doesn't object to other men admiring his wife he can even understand her returning the admiration.
Mantıklı ve medeni bir koca başka erkeklerin karısına hayran olmasına itiraz etmez hatta hayranlık duymaya anlayış gösterebilir.
I have come to express my... admiration for both your exploits last night.
Dün geceki her iki başarınıza olan hayranlığımı belirtmeye geldim.
In spite of the fact that he fired me, I have a genuine admiration for him.
Beni işten atmış olsa da ona gerçekten hayranım.
At first, Dr. Chumley seemed a little frightened of Harvey, but that gave way to admiration as the evening wore on.
Dr. Chumley başlangıçta Harvey'den biraz korkmuş görünüyordu, ama akşam vakit ilerledikçe hayranlık duymaya başladı.
I must say, I'm filled with admiration for your skill, Mr. Allnut.
İtiraf etmeliyim ki dümencilik yeteneğinizden çok etkilendim.
I know I speak for my entire radio audience... when I express my great admiration for both of you.
Her ikinize de büyük hayranlığımı ifade ederken bütün dinleyicilerimiz adına konuştuğumu biliyorum.
Everyone did, as a token of admiration for her art.
Herkes getirdi, sanatına duyulan hayranlığın bir simgesi olarak.
And this bracelet, is it a token of admiration for my art?
Ve bu bilezik, bu da sanatımın bir simgesi mi?
He must have had a lot of admiration.
Bayağı hayranmış galiba!
In my youth I excited some admiration, but look at me now.
Gençken bayağı ilgi çekerdim, ama şimdi halime bak.
He wishes to express his admiration.
hayranlığını ifade etmek istiyor.
So we have nothing to give you... but our gratitude, our admiration... and our love.
Yani, sana verecek hiçbir şeyimiz yok minnettarlığımızdan, takdirimizden ve sevgimizden başka.
" With affection and admiration.
" Sevgi ve takdirlerimle.
I've always had the greatest admiration for you.
Seni hep çok takdir ettim.
You handled it extremely well, and my admiration for your tact is boundless.
O kadar iyi idare ettin ki, inceliğine olan hayranlığım sınırsız.
Boxer was the admiration of everybody.
Herkes Boksör'e hayrandı.
Allow me to express my admiration for your military frankness.
Askeri dürüstlüğe hayran olduğumu söylememe izin verin.
Does not their skill excite your admiration?
Senden daha iyi kılıç kullanıyorlar.
Admiration is the better word.
Hayranlik daha uygun bir kelime.
Admiration for the beauty of a marble image.
Mermer bir heykelin güzelligine duyulan bir hayranlik.
Admiration, I said.
Hayranlıkla dedim.
You fight windmills in a way that compels admiration.
Yel değirmenleriyle öyle savaşıyorsun ki hayran olmamak elde değil.
A copyrighted story by Lawrence Claiborne Hall in the New York Mirror... says that Jane Osgood, the lobster lady from Maine... whose running battle with Harry Foster Malone... has excited the admiration and sympathy of an entire country... has loaded her lobsters onto old 97 and is taking them to market.
New York Mirror'dan Lawrence Hall'ın özel haberi diyor ki, tüm ülkenin sempatisini ve hayranlığını kazanmış olan Maine'den, Malone'un belalısı, ıstakozcu bayan Jane Osgood ıstakozlarını Yaşlı 97 trenine yüklemiş olarak satışa götürüyor.
You're not entering because of any personal feeling of admiration... you might have... for any of the sisters?
Girmeyeceksin... herhangi bir rahibeye karşı ilgin veya hayranlığın... var mı?
I have the deepest admiration and regard for the general, and I regret that this war has placed us on opposite sides.
Generale çok derin bir saygı ve hayranlık duyuyorum ve bu savaşın bizi karşı taraflara ittiği için pişmanım.
In admiration.
Şimdi bana bak hayran hayran bak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]