English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Affirmative

Affirmative translate Turkish

1,266 parallel translation
That's affirmative.
Anlaşıldı.
- That's affirmative, Captain.
- Olumlu, Yüzbaşı.
But now we're in an emergency situation, all my fear has transformed itself into affirmative action.
Ama şimdi acil bir durumda olduğumuzdan... tüm korkularım, yerini yapıcı eyleme dönüştürdü.
- Affirmative.
- Olumlu.
Affirmative.
Olumlu.
One of my associates will bring you a phone book, and you call the Affirmative Action office.
Biri sana bir telefon defteri versin, ve sende Acil Durum ofisini ara.
- Are you reading me? - That's affirmative.
- Beni alıyor musunuz?
That's a big affirmative.
Olumlu.
- Do they have pressure? - Affirmative.
- İçeri de basınç var mı?
Affirmative.
Olumlu
'- ( Devoe )'Affirmative.'
- Olumlu.
'Affirmative.
Olumlu.
Affirmative, Rodger Young.
Onaylandı, Rodger Young.
What do we do now, liberal, affirmative action, shithead peacenik commie fuck?
Şimdi ne yapıyoruz, geniş görüşlü, olumlu faaliyet, gerzek barışçıl komünist aşağılık?
Affirmative. We placed triple protection on the power supply.
Evet, üç güç hattı temizlendi.
Affirmative.
Anlaşıldı.
- Affirmative!
- Teyit edildi!
That is affirmative.
Olumlu.
l`ll fight to end affirmative action.
Gereksiz azınlık yandaşlığına karşı duracağım.
Affirmative.
Evet.
- Affirmative. I saw it with my own eyes.
Kendi gözlerimle gördüm.
Affirmative, 2.
Anlaşıldı 2.
This affirmative blacktion.
Pozitif siyahi ayrimciliga.
A few new books doesn't qualify as affirmative black action.
Birkac kitap okumak pozitif ayrimcilik var demek degil.
This affirmative-action crap... I don't know what that's about.
Su pozitif ayrimciligi... zirvasi nedir bilmiyorum.
Houston, affirmative.
Houston, olumlu.
- That's affirmative.
- Anlaşıldı.
That's affirmative.
Olumlu.
That's affirmative.
Aynen öyle.
Affirmative. Three two-megaton warheads with proximity fuses.
Olumlu efendim, üç tane 2-megaton savaş başlığı ve yakın mesafe fünyeleri.
Letthe record show that the defendants have answered... in the affirmative to all charges.
Lütfen kayıtlara geçsin. Davalılar bütün suçlamaları, kabul ettiklerini beyan ettiler.
Yeah, that's an affirmative.
Harika. Anlaşıldı.
- Affirmative, Commander.
- Hazır komutanım.
Tight little package, affirmative.
Sıkı bir paket : olumlu
That's affirmative, sir.
Bu doğru, efendim.
If both answer are affirmative
Eğer ikisi de pozitifse..
- That's affirmative.
Emin misin? - Olumlu.
" Affirmative action, and illegal aliens...
" Pozitif ayrımcılık, yasadışı yabancılar...
Please be informed there is a Santa Claus.' 'Affirmative.
Şunu bilin ki, Noel Baba gerçekten var.
Second question, affirmative.
İkinci sorunun cevabı olumlu.
Affirmative, I'll see him there.
Evet. Oraya git.
Their lyrics are as positive and affirmative as anything I've heard in rock.
Çünkü şarkı bir rock parçasında duyduğum en olumlu sözlere sahip.
Affirmative!
Olumlu!
- Affirmative.
- Evet.
- Affirmative!
- Olumlu.
That's affirmative, sir.
Evet efendim.
- "Surveillance." - "Affirmative."
- Sen merak etme. - Bu sana bağlı.
That's affirmative.
Bu olumlu.
Affirmative.
- Olumlu.
[Woman] Affirmative.
Onaylandı.
Two heavily armed ships off the port bow. Affirmative.
Olumlu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]