English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Applauding

Applauding translate Turkish

236 parallel translation
- Applauding?
- Alkış durumu?
Come here, they're applauding you.
Buraya gel. Seni alkışlıyorlar. Beğendiler!
The public was applauding in the concert hall.
İzleyiciler konser salonunu alkıştan inletiyordu.
Who were they applauding, the manager or me?
Dışarıda kimi alkış yağmuruna tuttular, beni mi yoksa müdürü mü?
I didn't see you applauding.
Alkışladığını görmedim.
The Empress is applauding?
İmparatoriçe alkışlıyor mu?
We'll slap them when they run off the rails... and break our hands applauding when they run straight.
Raydan çıktıklarında onlara hadlerini bildirip... düzgün gittiklerinde çılgınca alkışlayacağız.
What are you applauding for?
Ne diye alkışlıyorsun?
I was applauding.
Alkışlıyordum.
Would you please explain to him that I loved his dance. I was applauding.
Lütfen oyununu beğendiğim için onu alkışladığımı açıklar mısın?
I felt like applauding, they were so good.
O kadar hoşlandım ki, onları alkışlamak istedim.
Applauding.
Alkışlıyor.
She's not applauding.
Elsa alkışlamıyor.
If there's any more stock film of women applauding I shall clear the court.
Başka alkışlayan kadın filmi çıkarsa mahkemeyi boşaltırım.
Cheering and applauding
Tezahurat yapıp, alkışlayarak
Here in Los Angeles, Gay Activist spokesman, Harry Twig, issued a statement applauding the alleged violation of the ethics committee rules, after an extended filibuster in a special caucus.
Eşcinseller Birliği Sözcüsü, Harry Twig, uzun bir tartışmadan sonra özel oturum sonucu alınan karardan memnun olduğunu belirtti.
You know, it's a nice feeling to hear real people applauding.
İnsanların alkışladığını duymak çok güzel bir hismiş.
[Applauding] And grimes department store
Ve şimdi ona bir hayranlık göstergesi olarak...
Wait, my friends, before applauding My sweet fiancee would like to perform something for you
Sevgili dostlarım, alkışlamaya hazır olun, tatlı nişanlım... size bir şey göstermek istiyor.
[AUDIENCE APPLAUDING]
Grup.
He's too much. [AUDIENCE CHEERING AND APPLAUDING]
Bu kadarı da fazla.
For now, say hello to Tony! [AUDIENCE CHEERING AND APPLAUDING]
Şimdi Tony'e merhaba diyelim!
[AUDIENCE LAUGHING AND APPLAUDING]
Ama garajın içindeyken.
While the other kids were off in the woods sneaking cigarettes I was hiding behind the house with my fingers down my throat. [AUDIENCE LAUGHING AND APPLAUDING]
Diğer çocuklar..... ağaçların arasında gizlice sigara içerken ben evin arkasında saklanıp parmaklarımı boğazıma sokardım.
[AUDIENCE CHEERING AND APPLAUDING]
Mezun olmak istemiyor musun? "
Why are they applauding?
Neden alkışlıyorlar ki?
People applauding knew me when I did drugs.
Bu alkışlayanlar beni uyuşturucu kullandığım zaman da tanıyorlardı.
( audience applauding ) One, two, three.
Tamam hadi, ve bir, ve iki... bir, iki, üç...
They're still applauding!
Hala alkışlıyorlar!
Did you hear those people applauding?
Alkışları duydun mu?
MAN : [CROWD CHEERING APPLAUDING]
Ve işte sunucumuz Haunty Mall.
Really handsome soldiers, and the French girls are applauding as they pass by.
Gerçekten yakışıklı askerler. Ve onlar geçerlerken, Fransız kızları alkışlıyor.
- [Clattering Continues ] Nobody may be admitted until the start of the next show! [ Audience Applauding]
Bir sonraki gösteriye kadar kimse içeri giremez!
Praise the Lord, I saw the light [audience applauding]
Şükürler olsun ışığı gördüm
Let's welcome, by applauding him, a men who's really in love.
Onu alkışlayarak, hoşgeldin diyelim, gerçekten aşık olan bir adam.
[Applauding, cheering] Yep, some things never change.
Bazı şeyler asla değişmiyor.
[Applauding] It's called'twas the night before Christmas.
İsmi, "Noel'den Önceki Geceydi".
-... We had a tribute at the club. - ( Applauding )
-... klüpte bir anma töreni yaptık.
When I'm sitting there, applauding, from that front-row seat
# Benimkini kırdığın gibi biri senin kalbini kırdığında #
He's studying the piano with Irina Sousatzka. ( ALL APPLAUDING )
Piyano eğitimini Irina Sousatzka'yla sürdürüyor.
Everybody's applauding. They just lost their jobs.
Herkes alkışlıyor ama biraz önce işsiz kaldılar.
[AUDIENCE APPLAUDING] Congratulations! Say hello to Kevin Andrews. Hi, Kevin.
Kevin Andrews, merhaba Kevin.
And the king... applauding.
Salon tıklım tıklımdı.
( all applauding ) As you are, men.
Bilmukabele, beyler.
Even the Russians are applauding.
Bakın, Ruslar bile alkışlıyor.
( all applauding ) ( playing gentle melody )
( yumuşak bir melodi çalıyor )
Here's to 1 O more years of happiness [Guests Afflrming, Applauding]
Geçen mutlu on yıla içelim.
[Applauding] And as a special Presentation, the young Texas
Şimdi, Binbaşı size bir Teksas güzelini taktim edeceğim... savaş esirlerine yaptığı bileklik zamanını aldı :
( workers applauding )
- 500 dolarlık bir düşüş.
[CROWD APPLAUDING] You stink!
Berbat oynuyorsunuz.
[AUDIENCE APPLAUDING]
POLİS AKADEMİSİ HİZMET ETMEK VE KORUMAK İÇİN

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]