English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Apples and oranges

Apples and oranges translate Turkish

84 parallel translation
You ought to stick with apples and oranges, george, because you ain't no judge of people!
Elma ve portakal dilimle George çünkü milletin yargıcı sen değilsin!
I do not mix apples and oranges.
Elmaları ve portakalları karıştırmam.
Apples and oranges.
Elmayla armudu kıyaslayamazsın.
- It's apples and oranges.
- Elmayla armut yahu.
You're talking apples and oranges.
Elmalar ve portakallardan konuşuyorsunuz. Sonradan görmeler!
It's apples and oranges.
Elmalar ve portakallar gibi.
- It's apples and oranges.
- Elmalar ve armutlar.
apples and oranges.
Elmalar ve Portakallar.
It's apples and oranges.
Elmayla armut gibiler.
Apples and oranges.
Elmalar ve portakallar.
Apples and oranges, come on, guys.
Elmalar ve portakallar - hadi, beyler.
It's apples and oranges, different breeds.
Farklı ırkları kıyaslamak elmayla armut kıyaslamaya benzer.
The explosives are under the apples and oranges!
Patlayıcılar, elma ve portakalların altında!
Mom won't know, it's only apples and oranges.
Anneciğin bilmeyecek. Sadece elma ve portakal
- This is apples and oranges.
- Bunlar elma ve armutlar.
Apples and oranges, Greg.
Elmalarla portakalları karıştırmayalım Greg.
How'bout the time that they fought for a week because they were literally comparing apples and oranges!
Ya elmayla portakalı kıyasladıkları için bir hafta kavga etmeleri?
Why should the world of the very small, at an atomic level, why should that world obey the same kind of rules and laws that we are used to in our world, with apples and oranges and walking around on the street?
Çok küçüklerin dünyası, atomik seviyede, bizim bildiğimiz kanunlara, yaşantımızda alışmış olduğumuz tüm nesnelerin, elmalar ve portakalların ve günlük yaşantımızın kanunlarına neden uymak zorunda olsun?
You and them - it's like apples and oranges.
sen ve onlar - elma ve portakalları sevdiğim gibi.
Ab, that's apples and oranges.
- Abbs, ikisi çok farklı.
It's apples and oranges, Jack.
İkisi birbirinden farklı Jack.
Chase, it's not apples and oranges. It's right and wrong.
Burada portakallardan ve elmalardan değil, doğrulardan ve yanlışlardan bahsediyoruz.
That's kind of apples and oranges, isn't it? - Goodbye, Alan.
Sence burada elmayla portakalı kıyaslamıyor muyuz?
Penises and fingers are like apples and oranges.
Penisler ve parmaklar, elmalar ve portakallar gibi.
Apples and oranges.
- Elmalarla armutlar.
Apples and oranges, one makes my eyes pop the other matches my hair.
Bilemiyorum, biri gözlerimi ortaya çıkarıyor, diğeri de saçımın rengine uyuyor.
Apples and oranges everywhere.
Elma ve portakallar her yerde.
I'm sorry, is that not apples and oranges?
Üzgünüm, bu elma ile armut durumu değil mi?
Apples and oranges.
Elmalar ve armutlar.
You don't mix apples and oranges.
Elmayla portakalı karıştırmamak gerek.
It's like apples and oranges, you know?
Elmayla armut gibiler.
- Apples and oranges.
Elmalar ve portakallar.
Apples and oranges, ladies. No.
- Bu elmalar ve portakalları karşılaştırmak gibi olur bayanlar.
Apples and oranges here, Sheldon.
Elmalar ve armutları karşılaştırıyorsun, Sheldon.
Apples and oranges.
Elma ile portakalı karıştırıyorsun.
Come on. It's apples and oranges.
Hadi ama Stan elmayla armudu bir tutmak bu.
Well, it's apples and oranges.
Elmayla armut gibisiniz.
I reserve my love for strawberries, apples and oranges
Niye bana söylemedin?
- Apples and oranges.
- Elma ile armut.
Apples and oranges.
Elma ile armut.
His cars, our cars, it is apples and oranges.
Onun arabaları ve bizimkiler. Elma ve portakal gibi.
Apples and oranges, bro.
Biri elma, biri portakal kanka.
It's apples and oranges.
- Şey... Elmalar ve portakallar.
I need apples, raisins, cinnamon, currants, lemons crackers, sugar, oranges, nutmeg, flour, salt, pepper cloves, eggs, and some candy for the children.
Elma, üzüm, tarçın, kuşüzümü, limon... kraker, şeker, portakal, hindistancevizi, un, tuz, biber... karanfil, yumurta ve çocuklar için şekerleme istiyorum.
One of the crates has less of oranges and apples.
Kasalarda eksilen portakal ve elmalar için.
- A delivery Of oranges And apples.
- Portakalları ve elmaları teslim ettin.
Apples and oranges.
Elmalar ve Armutlar.
Apples, oranges, bananas and pears. Apples, oranges, bananas and pears!
Elmalar, portakallar, muzlar ve armutlar.
Apples, oranges, bananas and pears.
Elmalar, portakallar, muzlar ve armutlar.
You mean like apples, oranges and bananas?
Elmayı, muzu, portakalı mı kastediyorsun?
- It's apples and oranges.
- Aslında...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]