Appointed translate Turkish
1,782 parallel translation
Since you were appointed high constable today, what happened in the procession was your fault.
Bugün güvenlikten siz sorumlu olduğunuza göre, yaşananlar sizin hatanızdı.
He kills somebody for them, then he's appointed to solve the crime.
Önce onlar için birini öldürüyor, sonra da iş için cinayeti çözmesi bekleniyor.
I think I should be appointed faction co-ordinator.
Sanırım Grup Koordinatörü olarak atanmalıyım.
Miscreants may be freed only by a duly appointed member of the constabulary.
Mahkumları ancak zaptiyenin nizami azaları azad eyleyebilir..
If you cannot afford a lawyer, one will be appointed for you at government expense.
Eğer bir avukat tutacak paranız yoksa, devlet size bir avukat tutacaktır.
Tell me the appointed hour,
Gelmem gereken saati söyle.
For every work of his, he has appointed somebody to do it.
O her işi için birini tutar.
We're keeping our newly appointed sheriff away from all this, right?
Yeni Şerifimizi bu olayların dışında tutuyoruz, değil mi?
If you expect to get appointed to the appellate court next year, I suggest you cover your nose.
Eğer seneye temyiz mahkemesine atanmayı bekliyorsan sana tavsiyem burnunu koru.
Gray appointed me acting mayor in his absence.
Gray burada yokken beni vekili tayin etti.
And BrotherAndreas Dahl has been appointed an elder.
Kardeşimiz Andreas Dahl ise büyüklerimizin arasına atanmıştır.
Well, it wasn't an fbi agent. It was this guy Patton Dubois. He's being appointed special prosecutor.
FBI ajanı değildi, Patton Dubois diye bir adam, özel savcıymış.
I was appointed their liaison, and this is what we came up with.
Onların irtibat yöneticiliğine tayin edildim... ve bu bizim burada olma sebebimiz.
No one's going to take kindly to a bitter, old indian Slitting the throat Of a well-appointed ranch owner from the city,
Acımasız bir Kızılderili'nin, şehirli yetkin bir çiftlik sahibinin boğazını kesmesini kimse hoş karşılamaz.
I appointed Nora the lighthouse steward and the McQuoddys its guardian until the family line dies out or the sun swallows the Earth in a solar flare, killing us all.
Mcquoddy ailesi ölene kadar ya da Güneş, Dünya'yı alevleriyle yakıp hepimizi öldürene kadar Nora'yla deniz fenerinin sorumlusu ve koruyucusu olarak anlaştım.
I'm David Higgins, the lawyer appointed by Judge Pryor to represent you.
Ben David Higgins, Yargıç Pryor'un sizin temsil edilmeniz için atadığı avukatım.
Beautifully appointed, everything is in its place.
Güzel bir şekilde döşenmiş, her şey yerli yerinde.
THE SELF-APPOINTED "KING OF THE DEVIATES."
Kendine "Deviate'ların kralı" diyen kişinin.
Judge Rittenband appointed me to evaluate Mr. Polanski for purposes of determining whether he was at that time a mentally disordered sex offender, which was a legal term having to do with an individual who, by reason of a mental disorder, was predisposed to the commission of sexual offenses that rendered him a danger to the health and safety of others.
Judge Rittenband benden Bay Polanski'yi inceleyip o sırada akli dengesi bozuk bir cinsel suçlu olup olmadığını belirlememi istedi bu yasal bir deyim, akli dengesi bozuk olduğundan cinsel suçlar işlemeye eğilimi olup başkaları için tehlike arz eden bir insan anlamına geliyor.
The governor appointed some soldiers to provide extra securiy.
Birkaç tane de asker verdi Vali Bey emniyetlerini kuvvetlendirmek için.
Ms Lewis has been appointed to a senior position the team.
Bayan Lewis takıma üstdüzey yönetici olarak atandı.
I understand you've managed to get yourself appointed our new commander.
Anladığıma göre kendinizi yeni komutanımız olarak atamayı başarmışsınız.
Ranbeer, has the board of directors of your company appointed a new Chairman?
Ranbeer, Yönetim Kurulu var Senin şirketinden, yeni bir kürsü başkanı kararlaştırdı?
Tsubasa Tanabe died at his appointed time.
Tsubasa Tanabe, belirlenen saatinde öldü.
Naoki Takizawa died an hour before his appointed time.
Naoki Takizawa, belirlenen zamanından bir saat önce öldü.
Satoshi Iizuka died at his appointed time.
Satoshi lizuka, belirlenen zamanında öldü.
Honey, listen, a B in history does not ruin your chances of being appointed to the Supreme Court.
Hayatım, dinle. Tarihten B alman Yüksek Mahkeme'ye atanma riskini azaltmaz.
There's only one group that appointed themselves the savior of the traveler.
Kendini gezginin koruyucusu sanan tek bir grup var.
She was appointed last month.
Geçen ay göreve geldi.
I couldn't find out exactly what they've been planning, But Darken rahl's appointed someone to oversee the operation A man called nass.
Tam olarak ne planladıklarını öğrenemedim fakat, Darken Rahl operasyonu yürütmesi için Nass denen bir adamı atamış.
If you cannot afford one, one will be appointed for you.
Tutacak gücünüz yoksa, size birisi gönderilecek.
Make yourself his appointed lawyer.
Kendinizi onun atanmış avukatı yapın.
If you cannot afford an attorney, one will be appointed for you by the state.
Eğer tutacak gücünüz yoksa mahkeme bir tane atayacaktır.
If you cannot afford an attorney, one will be appointed to you.
Avukat tutacak gücünüz yoksa mahkeme size bir tane atayacaktır.
if your broke ass can't afford an attorney, one will be appointed for you...
Züğürt kıçında buna olanağın yoksa mahkeme gerzek tipine bir tane atayacaktır.
If you cannot afford an attorney, one will be appointed to you by the State.
Avukat tutacak imkânın yoksa, devlet sana bir tane tutacaktır.
If you can't afford one, one will be appointed for you by the state.
Eğer avukat tutacak durumunuz yoksa, devlet size bir tane atayacaktır.
Maybe we should stick to the appointed...
- Ne? Belki ayarladığımız güne sadık kalsak...
If you cannot afford one, one will be appointed to you.
Eğer gücünüz yetmezse, size bir tane verilecek.
But now it's clear that the only reason they appointed me Is because they expected I would just roll over for them.
Ama şimdi belli oldu ki beni buraya atamalarının tek nedeni onlara boyun eğmemi beklemeleri.
I was appointed by the court.
- Ben mahkeme tarafından atandım. - Öyle mi?
I was appointed by Judge Wagner as part of his investigation.
Soruşturmasının bir parçası olarak Yargıç Wagner tarafından atandım.
If you cannot afford an attorney, one will be appointed for you.
Eğer avukat tutacak paran yoksa sana bir avukat tayin edilecektir.
Yeah, I was appointed to investigate crimes and crises of a scientific nature.
Evet, suçları ve bilimsel sorunları soruşturmak üzere atandım.
If you can't afford one, one will be appointed to you by the court.
Kendin bir avukat tutamazsan, mahkeme sana bir avukat tutacak.
Should congress adopt the Massachusetts militia and should Colonel Washington be appointed as commander in chief of this continental army?
Kongre Massachusetts milis kuvvetlerini tanımalı ve Albay Washington bu kıtasal ordunun başkomutanı olarak atanmalı mı?
The United States of America have appointed me Minister Plenipotentiary to Your Majesty.
Amerika Birleşik Devletleri beni majestelerine elçi olarak atadı.
Say you've been appointed his lawyer and you want to see him.
Avukatı olarak tayin edildiği ve onu görmek istediğini söyle.
I'd like to meet those newly appointed contractors.
Yeni gelen mütahitlerle tanışmak istiyorum.
The one you had appointed in place of Anshuman and Madhu..
Anshuman ve Madhu'nun yerine aldıklarımızdan birisi..
How'd you like to be the court-appointed psychiatrist whose full-time job is observing little Stephen Brown for a decade or two?
Stephen Brown'ı incelemek üzere mahkemece atanmış tam gün görevli bir psikiyatrist olsaydın ne kadar zaman isterdin, on yıl mı, yirmi yıl mı?