Appointment translate Turkish
8,373 parallel translation
We don't have an appointment.
Randevumuz yok.
I have an appointment with Mr. Martin.
Bir randevum var Bay Martinle.
So, I'll pick you up this afternoon, take you to your doctor's appointment.
Öğlen seni doktor randevusuna götürmek için alırım.
I'll make an appointment at Planned Parenthood.
Planlı Ebeveynlik kurumu ile görüşeceğim.
It had been three weeks. And after hand delivering 57 applications, I had managed to secure nothing more than an appointment for an oil change.
Üç hafta geçmişti. 57 başvuruyu elden teslim ettikten sonra sadece yağ değişimi için randevu alabilmiştim.
I'm here for my appointment.
Randevum için geldim.
Do you have an appointment?
- Randevunuz var mıydı?
No, ma'am, we don't have an appointment.
Hayır hanımefendi randevumuz yok.
Well, then no, we do not have an appointment, and yes, you are well within your rights to send us packing, but I am asking you not to do that today.
Hayır, randevumuz yok ve evet, bizi buradan sepetlemek sizin hakkınız ama bugünlük bunu yapmamanızı rica ediyorum.
Um, if this were an outright appointment, that would be one thing.
Bu doğrudan bir tayin olsaydı farklı olurdu.
The Senate goes home in two weeks, I want a recess appointment.
Senato iki hafta sonra tatile giriyor. O sırada beni atamanı istiyorum.
- Now, I checked with the White House Counsel. There is precedent for a recess appointment after a rejected nomination.
Adaylığı reddedildikten sonra ara atamayla göreve gelen biri olmuş.
The recess appointment. We haven't discussed it.
Yeni mülakat hakkında konuşmadık.
You shove your wife's recess appointment down my throat, now you want my help?
Karının mülakatını bana dayattın, şimdi de yardım mı istiyorsun?
Her appointment was a slap in the Senate's face.
Onun tayini Senato'nun suratına tokat gibi çarptı.
Okay. appointment / checkup-ey thing. Okay.
Buradakinin saat üçte randevusu, kontrolü var.
I have an appointment with dr. Benavidez.
Doktor Benavidez ile randevum vardı.
Yeah, you were my last appointment.
Evet, sen benim son randevumdun.
I gave you a chance with the recess appointment, with the resolution, with handling Corrigan.
Sana tasarıda, oturumarası görüşmede Corrigan'ı halletmede şans verdim.
All right, well, according to the calendar that Jacocks found, - next appointment...
- Pekala, Jacocks'ın bulduğu takvime göre sıradaki randevusu...
Guess who's name is all over his appointment books - and phone records from nine years ago?
Tüm randevu defteri ve 9 sene öncesinin telefon kayıtlarında kimin adı var sence?
Whitehall says he's got to go. He has an appointment with his accountant.
Muhasebecisiyle randevusu vardır.
I'm still vice-consul until a new appointment is made.
Yeni düzenlemeye dek konsolos yardımcısıyım.
First appointment is at noon.
İlk görüşme öğlen olacak.
I have an appointment with the florist in ten.
Çiçekçi ile 10'da randevum var.
You need to make an appointment like everyone else.
Diğer herkes gibi randevu alman gerekiyor.
His appointment book says that he dined here the night before he died.
Ajandasında, ölmeden önceki akşam burada yemek yediği yazıyor.
I had an appointment.
Bir randevum vardı.
I'm late for an appointment.
Randevuya geciktim.
Honey, this appointment is your dream.
Tatlım, bu görüşme senin hayalin.
Cancel my dick doctor appointment.
Penis doktoru randevumu iptal et.
Henry called me because we had an appointment this afternoon that he obviously had to reschedule.
Öğlenki randevumuzu yeniden ayarlamamız için Henry aradı beni.
For most people, canceling a doctor's appointment is just lazy.
Çoğu insan için doktor randevusunu iptal etmek tembelliktendir.
You said to remind you I got that specialist appointment Tuesday.
Salı günü uzman randevum olduğunu hatırlatmamı söylemiştin.
Also, see if they have an appointment.
- Randevu vermişler mi onu da sor.
What time is the appointment?
Görüşme saat kaçta?
One appointment, okay? And then never again.
Sadece tek bir hasta.
I have an appointment.
Unuttuğum bir randevum var da.
Excuse me, do you have an appointment?
Affedersiniz, randevunuz var mı?
Detectives, we found Dr. Murray's appointment book.
Detektifler, Dr. Murray's randevu defterini bulduk.
- Today was my first appointment.
- Bugün ilk randevum vardı.
At the appointment I made for you this morning?
Bu sabahki randevunuzda.
'Cause if so, I got to cancel my hair appointment.
Öleceksek kuaför randevumu iptal ettireyim.
Now, I do hope you'll help me keep my appointment with this tree.
Şimdi umarım ki beni şu buluşacağım ağacın yanına götürürsün.
We need to call every appointment in that calendar.
O ajandadaki her randevuyu aramamız gerek.
We should talk if we want to reschedule that doctor's appointment.
Konuşmamız gerek. Doktordan tekrar randevu almak istiyorsak tabii.
We have an appointment.
Randevumuz var.
Yeah, unannounced, and I have an appointment.
Evet, habersizce ve bir randevum var.
Thanks to your shenanigans, I missed my head shot appointment.
Saçmalıkların sağ olsun, vesikalık randevumu kaçırdım.
- I'll make an appointment.
- Randevu alırım.
We have an appointment tomorrow.
Yarına randevumuz var.