English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Arabia

Arabia translate Turkish

688 parallel translation
Ashenden's going to Switzerland to find a German agent who's leaving for Arabia shortly via Constantinople.
Ashenden kısa süre sonra Konstantinopol üstünden Arabistan'a gidecek bir Alman ajanını bulmaya İsviçre'ye gidiyor.
I went to Egypt, and from Egypt I went to China, from China I went to Arabia.
Mısıra gidiyorum, oradan Çin'e geçiyorum Çin'den de Arabistan'a.
Have you ever been in Arabia, Mr. Bone?
Hiç Arabistan'da bulundunuz mu, Bay Kemik?
I said, "Have you ever been in Arabia?"
Dedim ki, "Hiç Arabistan'da bulundunuz mu?"
Colonel Mannering, known to the press - as the uncrowned king of Southern Arabia.
Albay Mannering, basın tarafından Güney Arabistan'ın taçsız kralı olarak bilinir.
If you're in Arabia, which is where l'll be before going to Africa, you're pretty close.
Afrikaya gitmeden önce varacağım yer olan Arabistandaysan eğer, oldukça yakın olursun.
All the perfumes of Arabia will not sweeten this little hand.
Arabistan'ın bütün kokuları temizleyemeyecek şu ufacık eli.
All the perfumes of Arabia will not sweeten this little hand
Tüm o Arap parfümleri bile bu ufak eli bu kadar terletmemişti.
When one of those oil companies decides that they can't lay a pipeline in Arabia without the services of Dr. Clinton Reed.
O petrol şirketlerinden biri, Dr. Clinton Reed'in hizmetleri olmadan Arabistan'da boru hattı döşemeyeceğine karar verdiğinde.
My first impulse was to go to Arabia and take a look at the situation.
İlk tepkim, şahsen Arabistan'a gidip duruma göz atmaktı.
Next stop, Arabia, sir.
Bir sonraki durağımız Arabistan efendim.
Well, Gypsy comes from Arabia, Egypt.
Çingeneler arabistandan geliyor, Mısır'dan.
I get Saudi Arabia!
Suudi Arabistan'ı kazandım!
He might be in Arabia.
Arabistan'da yararlı olabilir.
Does the Arab Bureau want a big thing in Arabia?
Arap Dairesi büyük bir olay mı bekliyor?
The Arab Bureau thinks you would be of use to them in Arabia.
Daire, Arabistan'da yararlı olacağını düşünüyor.
I mean, his intentions in Arabia altogether.
Arabistan'la ilgili nihai amaçları önemli.
I fear they hunger for Arabia.
Korkarım Arabistan için de açlar.
To England and Arabia both?
Hem İngiltere hem Arabistan'a mı?
We can cross Arabia while Johnny Turk is still turning round.
Türk, dönüp dururken biz Arabistan'ı aşarız.
In 13 weeks I can have Arabia in chaos.
13 haftada Arabistan'da kaos yaratırım.
Arabia's part of his empire.
Arabistan, onun bir parçası.
Arabia's for the Arabs now.
Arabistan, Araplarındır.
I've told them that that's false, that we have no ambitions in Arabia.
Onlara Arabistan'da gözümüz olmadığını söyledim.
Have we any ambition in Arabia, Dryden?
Arabistan'da gözümüz var mı, Dryden?
I want to know, sir, if I can tell them in your name that we've no ambitions in Arabia.
Onlara sizin adınıza, Arabistan'da gözümüz olmadığını söyleyebilir miyim?
- Arabia?
- Arabistan mı?
It's my request for release from Arabia, sir.
Arabistan'dan affım için dilekçe, efendim.
Including Arabia.
Arabistan dahil.
Judea, Jordan, Armenia, Phoenicia, the provinces of Sinai and Arabia the islands of Cyprus and Crete.
Judea, Ürdün, Ermenistan, Phoenicia, Sina, Arabistan ve Kıbrıs ile Girit adaları.
- Well, mad dogs and Englishmen, eh? With Lawrence in Arabia, with Sherpa Tenzing up the Himalayas.
Lawrence'la Arabistan'da, Sherpa Tenzing'le Himalayalar'da.
This year's Oscars promises to be an absolute nail-biter between favorites Lawrence of Arabia and The Music Man.
Bu yılın Oscarları, en çok sevilen filmler olan Arabistanlı Lawrence ve The Music Man arasında çok çekişmeli geçeceğe benziyor.
David Lean for Lawrence of Arabia,
Arabistanlı Lawrence'la David Lean.
David Lean... Lawrence of Arabia.
Arabistanlı Lavvrence'la David Lean.
On the miserable men of Algeria, on the analphabetic people of Arabia,
Cezayir'ın sefil insanlara, Arabistan'ın ummi halkları,
Arabia. In the whole eastern half of the Roman Empire,
Roma İmparatorluğu'nun tüm Doğu yarısında,
We're going to Arabia!
Tintin! Arabistan'a gidiyoruz!
Yes, Arabia! Hands up!
Evet, Arabistan'a!
The second took place in Arabia in 1952.
İkincisi ise 1952'de Arabistan'da gerçekleşen,
He wrote a novel, Aden Arabia.
Romanlarından birinin adı "Aden Arabistan" dı.
Cell Aden Arabia. Right.
- Aden Arabistan Hücresi olsun o zaman.
Plenipotentiary Extraordinary to the Court of Saudi Arabia.
Suudi Arabistan Krallığı'na "Tam Yetkili Elçi" olarak atandın.
- I understand you've been made Ambassador to Saudi Arabia. - Yes, that's right.
- Anladığım kadarıyla Suudi Arabistan elçisi olarak atandınız.
- But you're Ambassador to Arabia, aren't you? - Yes, I...
- Fakat siz Suudi Arabistan Büyükelçisiniz, değil mi?
Well... I don't look forward to spending the rest of my life in Saudi Arabia.
Aslında hayatımın geri kalanını Suudi Arabistan'da geçirmeye hevesli değilim.
However, you must bring your wife to Arabia... once we've refurbished the Embassy, but not before... otherwise you'll have to sleep in a tent like the rest of us.
Her neyse, biz Elçiliği yeniden dekore edince eşini de Arabistan'a getirmelisin ama daha önce değil aksi takdirde siz de bizim gibi çadırda uyumak zorunda kalırsınız.
I got a letter from Washington saying that Martha should go with me... to Saudi Arabia for appearances'sake.
Washington'dan bir mektup aldım. Görüntüyü kurtarmak için onun da benimle birlikte Suudi Arabistan'a gitmesini istiyorlar.
Washington, Saudi Arabia and everything.
Washington'u, Suudi Arabistan'ı, her şeyi.
As Ambassador to Saudi Arabia, it is not exactly comme il faut... to include in your entourage, the mistress of a gangster.
Bir gangsterin metresi olan bu kadın Suudi Arabistan Büyükelçisi olarak, senin mahiyetine hiç de uygun değil.
The horses of Arabia have silver wings.
Arabistan'da atIarn gümüs kanatIar vardr.
The entire East has rebelled : Arabia,
Arabistan,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]