Artiste translate Turkish
171 parallel translation
Et puis comprenez, monsieur, que ceci est une caricature... et dites-vous bien que le but d'un dessin ou d'une peinture... n'est pas de reproduire une vulgaire photographie... mais de faire ressortir les caractéristiques d'un fasciès... vues selon la personnalité de l'artiste, même en les exagérant.
Ama şunu iyi anlayın bayım, bu sadece bir karikatür ve böyle bir çizim ya da resmin amacının kaba bir görüntüyü yeniden oluşturmak değil bir suratın özelliklerinin, onu yapan sanatçının kişiliklerine dayanarak hatta biraz da abartarak altını çizmek olduğunu bilin.
- An artiste.
- Artist, Mösyö Rahip...
'I knew Maxwell Frere by reputation'as an artiste of the highest standing in his and my profession.
Maxwell Frere'i benim ve kendi alanında, en yüksek poziyondaki ünüylü tanıdım.
- I'm an artiste.
- Sanatçı.
Put down "artiste."
"Sanatçı" yaz.
Artiste... in the boudoir.
Sanatçı yatak odasında.
- You are artiste?
- Sanatçı mısınız?
You know, I'm a bit of an artiste myself in my spare time.
Bay Danglard size bir şey söylemek istiyorum. Boş zaman bulduğumda ben de biraz sanatla uğraşırım.
I was wondering if you could talk to Franz Josef and ask him to ennoble a young actress.
Acaba Franz Joseph ile konuşup bir genç artiste asalet payesi vermesini ister misin? E, bravo!
The affection for an artist is one thing, the masculine needs quite another.
Bir artiste ilgi duymak başka, erkeklik ihtiyaçları bambaşka bir şeydir.
This is no life for an artist.
Bıktım. Bu bir artiste göre hayat değil.
We hope she'll be our guest artiste for the rest of the season.
Sezon sonuna kadar misafir sanatçımız olmasını umuyoruz.
You may not believe it, monsieur, but I was a very famous artiste.
İnanmazsınız belki mösyö, ama eskiden çok ünlü bir sanatçıydım.
An artiste.
Sanatçı.
The artiste!
Sahne sanatçısı!
We had one artiste here, a rabbi.
Bizim de sanatçımız var, bir haham!
Who's the artiste here?
Kim bıurada sanatçı?
Mister artiste, I'd Iike to ask you for a favor.
Bay sanatçı, bana bir lutufta bulunur musun?
Mister artiste, we're on our way to crimea, to WrangeI.
Bay sanatçı, bir Kırım'a Wrangel'e gidiyoruz.
I've talked the artiste into giving us a concert.
Bize konser ayarlaması için sanatçıyla konuştum.
Mister artiste, you're lucky to have gotten in the hands of an intelligent man.
Bay sanatçı, şanslısın topraklarını alan akıllı bir adam.
So, mister artiste, shove your convictions into your pocket.
Yani, Bay artist, inançlarınızı cebinize sokuşturun.
- Sit down, mister artiste.
- Oturun, bay sanatçı.
And so, mister artiste, you'II be a cuckoo and we'II be the hunters.
Yani, bay oyuncu, sen bir guguk kuşu olacaksın, bizler de avcılar.
Mister artiste, cu-ckoo.
Bay oyuncu, gu-guk.
well, mister artiste, are you happy about your miraculous escape?
Peki, bay oyuncu, bu mucizevi kaçışından mutlu musun?
The artiste!
Sanatçı!
Good day to you, comrade artiste!
İyi günler sana, yoldaş oyuncu!
I'm an artiste of all big and small academic theatres.
Büyük küçük tüm akademik tiyatroların artistiyim ben.
Look at the artiste doing his art.
Hey anne, şu sanatçının eserine bak.
He is a variety artiste... of a sort.
Bir tiyatro oyuncusu idi.
Got any bread for an artist?
Bu artiste bir ekmek parası.
Don't give me that tired artiste bullshit.
Yorgun sanatçı saçmalığını kes.
I'm an artiste.
Ben bir oyuncuyum.
Our baby Southern artiste defending a little Polack whore.
Ağzı süt kokan, güneyli sanatçı bu küçük Polonya'lıyı fahişeyi koruyor.
Singing in remembrance of Edmea requires your talent technique, but also your gratitude to the great artist whom we all loved
Edmea'nın anısına söylemek, senin beceri ve tekniğini gerektiriyor Ama aynı zamanda minnettarlığını. Hepimizin sevdiği büyük artiste.
To a great artiste.
Büyük sanatçıya!
An artiste does not leave his work unfinished.
Bir sanatçı, işini hiçbir zaman yarım bırakmaz.
Imagine pretending to be a stock boy when you're a major artiste. I am so jealous.
Büyük bir sanatçıyken stok görevlisi olduğunu söyleyişini düşünüyorum da seni çok kıskanıyorum.
You're an artiste, and that's the way you work.
Sen bir sanatçısın ve sanatçılar böyle çalışır.
You're not suggesting that an artiste of Liberace's stature can be likened to the boogie-woogie of a gum-chewing country bumpkin?
Liberace'nin artist figürünün geri zekalı şehir Blues'cularına benzemez mi demeye çalışıyorsun?
Marie Marvelle, she is the great artiste.
Marie Marvelle, harika bir sanatçıdır.
I am an artiste.
Ben hâlâ bir artistim.
Ladies and Gents... for the artiste.
Bayanlar ve baylar... sanatçı için.
You're mother is now an artiste.
Annen artık bir sanatçı.
Whither the couturier in his métier, you ask, and I answer, right here backstage at Christian Lacroix, the artiste from Arles, the saviour of ready-to-wear deluxe.
Şimdi sahne arkasındayız. Şu anda yanımda Arles'den Christian Lacroix var. Hazır giyim koleksiyonunu kendi sundu.
You can have all this, and who knows? You could even be discovered become a movie star, or at least see one.
Bütün bunlar sizin de olabilir hatta keşfedilip meşhur olur hiç olmadı en azından bir artiste rastlarsınız.
I believe you are blushing, Mr. Big Artiste.
Yüzünün kızardığından eminim Bay Büyük Ressam.
Unless you want me to place a little call to the head of the real estate board, otherwise known as my friend Beth, and let her know the way you did business with this naive, vulnerable, clueless artiste, then I'm gonna need a little bit more compensation.
O yüzde emlak komisyonundaki arkadaşım Beth'i arayıp bu saf, savunmasız, bihaber sanatçıyla nasıl anlaştığından... haberdar etmemi istemiyorsan, biraz tazminat vereceksin.
There is an artiste on-stage.
Bu sahnede bir sanatçı var. Sanatçı!
You gotta do some work, you gotta be an artiste.
Üzerinde biraz sanatsal çalışma yapmak gerekir.