English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Batteries

Batteries translate Turkish

2,041 parallel translation
Get car batteries, wires, and a vacuum gauge
Araba akülerini sökün, kablo ve vakumölçer getirin.
Keep the batteries here... and the wires
Aküleri ve kabloları şuraya koyun.
So, what, did their batteries just die out?
Peki, ne yani, öylece pilleri mi bitti?
Topping off the batteries?
Pillerini mi dolduruyorsun?
We get some batteries. We go to his lab, problem solved.
Yanımıza pil alalım, laboratuara gidip sorunu çözelim.
A few minutes, tops. Okay, get ready to fire, all batteries.
Maksimum birkaç dakika.
- Batteries?
- Peki piller?
Mine's out of batteries. Sure.
Benimkinin pili bitti.
At present speed, our batteries are gonna give us about 12 hours.
Şuanki hızımızla bataryalar 12 saate kadar dayanabilir.
The only improvement you were able to make was to put fresh batteries in the remote.
Robot üzerinde yapabildiğin tek şey kumandasına yeni piller koymak oldu.
You need batteries, diodes, and...
Piller, elektronik devreler ve...
The truck batteries used for the fry-up are cheap Chinese imports.
Onu kızartmakta kullanılan kamyon aküsü ucuz Çin malı.
- Batteries in here.
- Akü buradadır. - Burada.
Two 12-volt batteries.
12 voltluk iki akü.
BATTERIES, WIRES, PIPE.
Piller, kablolar, boru.
BATTERIES, WIRE, PIPE...
Piller, kablolar, boru.
And let's get all missile batteries back on alert.
Ve bütün füze rampalarını tekrar alarma geçirin.
Oh, oh, oh, well, if it has batteries, mom, I'd really rather not.
Eğer pilli bir şeyse, lafını bile etme.
You're just jealous'cause a man in my life doesn't require batteries.
Beni kıskanıyorsun çünkü benim hayatımdaki erkeğin pile ihtiyacı yoktur.
The factory foreman says they make rechargeable batteries, mostly for cell phones.
Foreman'ın söylediğine göre, fabrika şarjlı piller üretiyormuş özellikle cep telefonları için.
FYI, the batteries are dead.
Bilginize sunulur, pili bitik.
The batteries in his remote are dead.
Kumandasındaki piller bitmiş.
I find it out. I have no more batteries.
- Şarj aletim yanımda değil.
Well, I was hanging out over there by the batteries for a while, but, yeah, now I'm here... in this part.
Pekala millet, CIA engelli parkur vakti geldi.
Just let me see if mikey sells Those things with batteries or what the situation is there.
Ama bir bakalım bakalım Mikey'in getirdiği şu şeylerde pil var mı yoksa işin içinde başka bir dümen mi var?
People come here to get their batteries charged.
Insanlar buraya akülerini doldurmak için geliyorlar.
Do you know where the batteries are for this?
Bunun pilleri nerede biliyor musun?
No batteries.
Pil dahi yok.
I just put 12 new batteries in that thing!
Ona daha yeni 12 tane pil koydum.
Uh, I need 12 aa batteries.
Uh, ben de 12 tane kalem pil isterim.
They must've found it and taken the batteries out.
Bulmuş olmalılar. Şarjını çıkarmışlar.
Batteries.
Piller.
Is your phone out of batteries?
Telefon mu? Niye? Seninkinin pili mi bitti?
It's a display of batteries.
Batarya sergisi.
Maybe it needs some batteries.
Belki de aküye ihtiyacı vardır.
Yeah, it needs batteries and a tuner, a transistor, maybe some wiring.
Evet, biraz aküye, bir alıcıya bir transistora, belki biraz da kabloya ihtiyacı var.
The Ndutu lionesses rest in the intense heat, and the cubs'batteries are now running very low.
Ndutu dişileri yoğun güneşin altında dinleniyorlar ve yavruların enerjileri bitmek üzere.
Once those batteries are dead, they are dead.
Çünkü bu piller bittiğinde, başka pil yok.
Hey, I think the batteries in this one are dead.
Hey, sanırım bunun pili bitti.
Instead of video games that take batteries and software, our kids can play with squirrels!
Batarya yiyen bilgisayar oyunları yerine, çocuklarımız sincaplarla oynasın!
Batteries... in the torches. Great.
- El fenerlerindeki piller.
- No! - It runs on batteries!
- Ama pille çalışıyor!
- This works with batteries I presume.
- Bu pille çalışıyor herhalde?
But the batteries will run out.
Ama bu piller biter.
So during downtimes, you work out, eat right... and try to recharge your batteries... because you never know what's waiting for you around the next corner.
böyle olumsuz zamanlarda, spor yapar, doğru beslenir, ve pillerinizi dolu tutmaya çalışırsınız. çünkü bir sonraki köşede sizin neyin beklediğini... asla bilemezsiniz..
I'm looking at batteries, engine lubricant, eye glass wipes.
Bataryalara, motor yağına ve gözlük temizleme mendillerine bakıyorum.
Firepower is great, but an operation's more likely to be saved by a fresh set of batteries than a gun.
Ateş gücü önemlidir,... ama operasyon muhtemelen bir silahtan çok taze piller tarafından kurtarılır.
Just recharge your batteries, all right?
Pillerini şarj et, tamam mı?
72 precious hours to recharge my batteries.
Pillerimi şarj etmem için 72 kıymetli saat.
Her daughter brings her the batteries.
Pilleri ona kızı getiriyor.
We're screwed I think it's the batteries.
Sanırım pillerden dolayı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]