Be happy for me translate Turkish
424 parallel translation
Be happy for me, she's helping me make a unique work of art.
Benim adıma sevin, emsalsiz sanatımı yapmamda bana yardım ediyor.
Either you'll be happy for me, or look for me in the Volga.
Ya benim için mutlu olursun, ya da beni Volga'da ararsın.
You should be happy for me.
Mutlu olmalısın.
Can't you be happy for me?
Sen de benim adıma mutlu olamaz mısın?
- I thought you'd be happy for me!
- Benim için mutlu olacağını düşünmüştüm!
I have finally found my calling and I knew you'd be happy for me, honey.
Sonunda istediğimi buldum ve benim için mutlu olacağını biliyorum tatlım.
I hope she can finally be happy for me.
Umut ediyorum ki, sonunda benim için mutlu olabilir.
You should be happy for me.
Benim için sevinmelisin.
You're supposed to be happy for me.
Benim için mutlu olmalısın.
Oh, God. I hope you can find a way to be happy for me.
Umarım sen de benim için mutlu olacak bir yol bulursun.
I thought you'd be happy for me. I hope in time you understand.
Benim iyiliğimi düşündüğünüzü biliyorum umarım zamanla anlarsınız.
Would she be happy for me?
Benim için mutlu olur muydu?
- I thought you'd be happy for me.
- Benim için sevineceğini sanıyordum.
But I know you'll be happy for me.
fakat biliyorum ki benim için mutlusunuz.
Be happy for me. It's good that I have my own place.
Benim kendi dairemde olmam iyi bir şey.
You should be happy for me.
Benim adıma mutlu olman lazım.
Be happy for me...
Benim için mutlu ol...
Somehow, I thought you of all people would understand that and be happy for me.
Bir şekilde, senin gibi düşünen insanların bunu anlayıp benim adıma mutlu olacağınızı düşünüyordum.
I was so happy to be around him because that meant I finally found a space for me to breathe.
Saklanacak bir yer bulduğum için onun yanında olmaktan mutlu oldum.
She seems to like me, too, and that's about all that can be said for me except that we have a grand chance of being happy.
O da beni seviyor. Hakkımda söylenebileceklerin hepsi bu. Sadece mutlu olma şansımızın olduğunu ekleyebilirim.
Just write me out a check for $ 10,000... and everybody will be happy, including the gorilla... and I do mean you.
Bana 10.000 dolarlık bir çek yaz... herkes mutlu olsun. Goril dahil. Seni kastediyorum.
Give it to me Pop and I'll be happy for the rest of my life
Ver onu bana Pop ve hayatımın sonuna kadar mutlu olayım.
For me to be happy, Mara... would take a lot of things.
Mutlu olmak için, Mara çok şeye ihtiyacım var. - Ne gibi?
You know, they told me they didn't even have enough money for an engagement ring, but they seem to be happy. Oh, now, yeah!
Nişan yüzüğü alacak paraları olmadığını söylediler, ama mutlu görünüyorlar.
I... I'd be very happy if I thought it were for me. Very happy indeed.
çok mutlu oldum, eğer düşündüğüm gibi benim içinse daha çok mutlu olacağım.
One for me, as happy as can be.
Bir tane olabildiğince mutlu olan bana...
You will marry the man you love and be happy. It is the most important thing for me. I am so happy about that.
Bana en çok seni sevdiğin biriyle birlikte olduğunu görmek mutluluk verir.
It'll be a good day and a happy one for me, too.
Güzel bir gün olacak ben de çok mutlu olacağım.
" It remained for me to adapt myself to Dora, to share with her what I could and be happy.
"Bu kendimi Dora'ya adamak gibiydi. Onunla her şeyimi paylaşmak benim için en büyük mutluluktu."
- Not at all! If you could give me a check, it'd be much easier for me to convince my wife, who's not happy about this marriage.
Mesela, hemen bir çek yazarsanız bu evliliğe çok da sıcak bakmayan karımı daha kolay ikna edebilirim.
If you did, you would be proud and happy... for me to end your life!
Sevseydin, seni öldürmem seni mutlu eder ve gurur verirdi.
If you could sign this menu for me, - I'd put it in your new book. - I'd be happy to.
Bu menüyü benim için imzalayabilirseniz yeni kitabınızın içine koyacağım.
Longing for you, longing for you. If you kiss me I'll be happy,
# Seni özlüyor, seni özlüyor Beni öpersen mutlu olurum #
I thought you'd be happy. Are you thinking for me now?
Şimdi de benim adıma düşünmeye mi başladın?
So for you it's natural for me to be happy to be here alone with two children and more money.
Senin için benim mutlu olmam burada iki çocuk ve daha fazla parayla yalnız olmam gayet doğal bir durum.
But if you'd like me to translate for you, I'll be happy to.
Ama sana çeviri yapmamı istersen memnuniyetle yaparım.
I thought you could be the woman to make me happy for the rest of my life.
Seni ilk gördüğüm zaman kendime, hayatımın sonuna kadar beni mutlu edecek kadın bu olabilir demiştim.
I'm happy for her... because if she's gonna wait for me to sign this confession... she's gonna be waiting a long time.
Çünkü bu itiraf beyanını imzalamamı bekleyecekse... uzun süre bekleyecek demektir.
I would be very happy if you'd pick out the ticking for me.
Eğer şilteyi benim için seçerseniz çok sevinirim.
I'd be happy if you could just be Joey again for me.
Benim için tekrar Joey olabilirsen çok mutlu olurum.
All I want is for Fran to be happy. If it's without me, fine.
Çünkü ben sadece Fran'in mutlu olmasını istiyorum.
As long as there's wine for me, I'll be happy.
Benim için iyi şarap olduğu sürece memnun olurum.
I want to get married simply to be happy, not to have you cook for me or look after my clothes
Sadece mutlu olmak için evlenmek istiyorum... yoksa, bana yemek pişirmen veya kıyafetlerimi araman için değil.
Why can't you be happy for me?
Benim için mutlu olamıyor musun?
That would be something for me. You SAY you're happy, and yet, somehow, you're so... still, so smooth... so hard.
Hiç değilse bir anlamı olur, mutlu olduğunu söyle... gerçi yine de oldukça sessiz ve durgunsun, katısın.
When I was still just a kid, I remember my father telling me what he thought that it took for a man to be happy.
Ben daha çocukken babamın bana bir erkeğin mutlu olması için gerekenin ne olduğu hakkındaki düşüncelerini anlattığını hatırlıyorum.
I thought you'd be happy for me.
Benim adıma sevinirsin diye düşünmüştüm.
- They're not happy for me... - to be involved in politics.
Politikaya girmemin doğru olmayacağını düşünüyorlar.
Or you might be happy to go all night - - for me, after ten minutes, it gets old.
Bütün gece devam edebilirsin. Benim için on dakika sonra... ... sıkıcı hale geliyor.
I mean, if it wasn't for me, you'd still be the happy Peacekeeper dominating the lesser races.
Yani eğer ben olmasaydım hala daha alt ırkları egemenlik altına alan mutlu Barış Muhafızı olurdun.
I was afraid he'd see me and then he'd be drawing pictures for a child psychologist and nobody's happy.
Beni göreceğinden korktum, sonra psikologda garip resimler çizmeye başlar ve herkes mutsuz olur değil mi?