Be safe out there translate Turkish
97 parallel translation
We could be safe out there the rest of our lives.
Hayatımız boyunca güvende olurduk.
Only if you promise I'll be safe out there on the lake with you.
Eğer gölde seninleyken beni güvende tutacağına söz verirsen.
Remember, be safe out there.
Dışarıda güvende olun, tamam mı?
- Be safe out there.
- Kendinize dikkat edin.
You think you'll be safe out there.
Dışarıda güvende olacağını sanıyorsun.
You be safe out there.
Kendine dikkat et.
You be safe out there.
Dışarıda güvende olacak mısın?
- Be safe out there.
- Dışarıda kendinize dikkat edin.
All right, everybody, be safe out there.
Pekala, millet, orada güvende olun.
Everybody, be safe out there.
Herkes orada kendine dikkat etsin.
Be safe out there.
Dikkatli olun.
Okay, everyone, be safe out there.
Tamam millet, sıkı durun.
Hey, man, it might not be safe out there.
Güvenli bir yermiş gibi gelmiyor.
But we're gonna train you to have a shot at winning, and we're gonna train you to be safe out there.
Sizi, kazanmak için bir şans yakalamanız ve denizde güvende olmanız için eğiteceğiz.
- God be there, be safe out there, Sam.
- Anlaşıldı. Kendine dikkat et, Sam.
Well, be safe out there.
Oralarda kendine dikkat et.
You be safe out there.
- Kendine dikkat et.
You think she'll be safe out there without you?
Dışarıda sen olmadan güvende olur mu?
Be safe out there.
Orada dikkatli ol.
And be safe out there.
Ve kendinizi kollayın.
That's right, so you be safe out there.
Bu doğru, bu yüzden dışarıda dikkatli ol. - Olurum.
That's right and we want you to hit us up, be safe out there.
Evet bizi aramani ve burada güvende tutmani istiyoruz
Bobby, be safe out there.
Sağ salim çalış Bobby.
Be safe out there, look out for each other keep charging.
Dikkatli olun, birbirinizi kollayın ve hücuma devam edin.
Be safe out there.
Orada kendine dikkat et.
- You be safe out there, Cynthia.
- Kendine dikkat et Cynthia.
You guys be safe out there, okay?
Kendinize dikkat edin, tamam mı?
I don't know how much longer she'll be safe out there.
Dışarıda daha ne kadar güvende kalır bilemiyorum.
Charley, you think it's gonna be safe with that kid out there?
Charley o çocuk dışarıda dolaşırken emniyette miyiz?
And when our rat decides it's safe to come out of its hole we'll be there to grab him.
Ve fare deliğinden güvenlice çıkabileceğini düşündüğünde onu yakalayacağız.
Shelby is a safe town, if something like this could happen here, think how bad it must be out there
Shelby güvenli bir kasabadır. Böyle bir şey olabiliyorsa dışarının ne kadar kötü olabileceğini düşünün.
Can't be too safe out there, can we, Mr. Grissom?
Ne kadar tedbirli olsak azdır, değil mi Bay Grissom?
And if the police can't keep drug dealers out of our schools... is there anyplace our children can be safe?
Ve eğer polis okulları uyuşturucu satıcılarından koruyamıyorsa çocuklarımız nerede güvenli?
It turns out there's another safe inside.
Asım abi kasanın içinden bir kasa daha çıktı be ya.
There may be five or six grand in Tony's safe every night... sittin'in there, while we're out here getting paid dick to mess with this shit.
Tony'nin kasasında her akşam beş altı bin dolar öylece dururken... biz burada bu boktan işi yapıp iki kuruş para alıyoruz.
The safe room will be a triage unit if I don't get those spores out of there.
Eğer şu sporları buradan atamazsam Güvenlik odası üniteleri ayıracak.
Yo, can you be safe out there, please?
- Dikkatli ol, lütfen.
All I'm saying is, it ain't safe for a member of The Fox River Eight to be out there looking - for another member of The Fox River Eight. - Yes, but...
Tek demeye çalıştığım Fox River kaçaklarından birinin dışarıda bir başka Fox River kaçağı aramasının güvenli olmadığı.
I don't think itìs safe for you to be out there with that- - That sick fucko running wild right now.
O hasta pislik herif böyle yabanilik yaparken sokakların senin için güvenli olduğunu sanmıyorum.
It's safe, and there's no surprises. And people don't show up pretending to be all happy and then turn out to be the same awful people they always were.
İnsanlar mutluymuş gibi yapıp arkalarını dönünce her zamanki kötü hallerine dönmüyor.
You brief your men as to what to expect, and let's be very safe out there.
Adamlarınıza olağan şekilde bilgi vereceksiniz, kendimizi güvene alalım.
As long as Jack Bauer is out there, the agreement will never be safe.
Jack Bauer dışarıda olduğu müddetçe anlaşma asla güvende olmayacak.
I'm being a bit of a hard-ass, but if it gets stressed out there, I will be, because my... My job is to keep you safe.
Ama eğer aşırı strese kapılırsan, olurum, çünkü benim işim seni korumak.
Your supervisors have deemed you safe enough to be out there, laying hands on the good folk of Yorkshire.
Üstleriniz sizi, dışarda olup, sevgili Yorkshire halkına bakabilecek kadar güvenilir kabul ettiler.
You've got what you wanted... those idiots down there can burn your old home and you'll be safe out here.
İstediğinizi aldınız. Aşağıdaki salaklar eski evinizi yakabilir ama siz burada güvendesiniz.
He'll be safe there while things calm down out here.
Olaylar yatışana kadar orada güvende olur.
- You know? S0 we can go out there, and be safe from buses, which is great.
- Yani, oraya giderek otobüslerden korunabiliriz.
There has to be everything to make it possible to stay down there until the fall-out's dispersed and it's safe to come up.
"Radyoaktif serpinti dağılıp dışarı çıkmak güvenli olana kadar..." "... orada kalmayı olanaklı kılacak her şey mevcut bulunmalı. "
Earth-like worlds may be rare, but it seems a safe bet they're out there somewhere.
Dünya benzeri gezegenler nadir olabilir. Ancak oralarda bir yerde olmaları iyi bir ihtimal gibi duruyor.
Even though Uganda was relatively safe They felt compelled to tell the world that Kony was still out there And had to be stopped
Uganda'nın nispeten güvenilir olmasına rağmen Kony'nin hala orada olduğunu ve durdurulması gerektiğini... söylemek için kendilerini zorunlu hissettiler.
It's not safe for Harrison to be at the apartment as long as Saxon's still out there.
Saxon dışarıda bir yerlerdeyken Harrison'ın evde olması güvenli olmaz.