English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bear

Bear translate Turkish

18,588 parallel translation
About how, if the liberals get their way, in a couple of hundred years, the Second Amendment will enshrine our rights to bear baseball bats?
Liberaller yoluna koyulursa nasıl yapılacağı hakkında, Birkaç yüz yıl sonra, İkinci Değişiklik,
It guarantees the right to keep and bear arms.
Silah tutma ve taşıma hakkını garanti eder.
Nothing in the bill infringes the rights of the people to keep and bear arms.
Faturada hiçbir şey yok Halkın silah tutma ve taşıma hakkını ihlal eder.
Constitutional right to bear arms?
Anayasal silahlanma hakkı?
Bear call spread.
Yatağa uzan bakalım.
Big Bear when I was a kid.
Ben küçükken Big Bear Gölü'nde öğretmişti.
Cherish the darkness, for soon you will bear witness to his plan.
Karanlığı kucakla yakında planına tanıklık edeceğin için.
Said he wanted me to bear witness.
Tanık olmamı istediğini söyledi.
Took a midnight hike in the nude, got attacked by a wolf or a lion or a bear.
Gece yarısı çıplak yürüyüşe çıkıp kurt, aslan ya da ayı saldırısına uğramıştır.
Doesn't this bear a resemblance to what witnesses claim they saw?
Bu sana tanıkların gördüklerini iddia ettiği şeyi andırmıyor mu?
So the bear says to the guy,
Sonra ayı adama demiş ki...
No, it's cool. It's cool. My cross to bear.
Sorun değil, bu katlanmam gereken bir külfet.
He seems so harmless, like a big teddy bear.
Oyuncak ayı gibi zararsız görünüyordu.
Bear difficulties bravely.
"Zorluklara cesurca göğüs gerin"
No one can bear this sort of thing alone.
Kimse tek başına bu tarz bir şeyin üstesinden gelemez.
- I wonder how Demelza would bear it.
- Demelza nasıl dayanır bilmiyorum.
- How would any of us bear it?
- Hangimiz nasıl dayanırız?
So just... bear with me.
O yüzden bana sabret.
And the next day, you went back and... saw a bear, you're thinking?
Ve ertesi gün geri gittin ve bir ayı gördün, öyle mi?
- There's no sign of a bear.
- Ayının izi yok.
It's always alone, like... like a bear.
Her zaman yalnız, tıpkı bir ayı gibi.
You're shopping for bear traps with Jonathan Byers.
Jonathan Byers ile ayı tuzağı alıyorsun.
Me or the bear trap?
Ben mi, ayı tuzağı mı?
♪ I cannot bear these shades of gray ♪
Bu gri tonlara katlanamıyorum
"And then the Lord laid the sins of the father upon the child. For though he is merciful, even the righteous are born in sin and must bear the iniquities of their fathers."
O zaman Rab babanın günahını çocuğa yükledi çünkü O merhametli olsa da, erdemliler bile günaha doğar ve babalarının günahlarının cezasını çeker.
It seems your country will now have to bear the burdens of your deaths.
Görünüşe göre ülkeniz şimdi ölümlerinizin yükünü taşımak zorunda.
Just walk. Bear in mind, Jackie has a treadmill desk.
Aklında bulunsun, Jackie'nin koşu bantlı masası var.
Though they're the ones leaving, it is I who must remain and bear the heavy burden of their failure.
Gidenler onlar olmalarına rağmen geride kalması ve başarısızlıklarının yükünü üstlenmesi gereken kişi benim.
Right now, you bear the cross.
Şu anda çarmıhta sen varsın.
You bear the mark of the Beast?
Şeytanın izini taşıyor musun?
Bear with me.
Biraz sabırlı ol.
I couldn't bear to see you put on that brave little boy face.
Yüzünde o küçük cesur çocuk ifadesini görmeye dayanamazdım.
Once I saw you were in trouble, my momma bear instincts just kicked in.
Başının belada olduğunu görünce, anne ayı iç güdüsüyle doldum.
Yeah, hi, can I get a double-chocolate fudge muffin and a bear claw, a non-fat, no-whip skinny latte?
Selam, çifte çikolatalı kek ve poğaça bir de yağsız latte alabilir miyim?
I brought you your coffee, muffin and bear claw.
Sana kahveni, kekini ve latteni getirdim.
So no more zoo, no more American Girl store, no more Build-A-Bear- -
Artık hayvanat bahçesi yok, American Girl mağazası yok, Build-A-Bear yok- -
I just... I feel like the person who fights the bear should be the one to get the honey.
Sadece bana göre parayı ayıyla savaşan kişinin alması lazımdır.
Now bear with us.
Şimdi dayan biraz.
Bear down.
Ikın şimdi.
Okay. Bear down.
Tamam, ıkın şimdi.
Bear down hard.
Daha çok ıkın.
Galavant - S02E01 A New Season aka Suck It Cancellation bear
Çeviri : myprecious @ myprecioussss _
♪ Or tossing him to the bear?
# Ya da versek mi ayıya?
And thank you for not feeding us to the bear.
Ve bizi ayıya vermediğiniz için teşekkürler.
Goodbye, bear.
- Hoşçakal ayı.
At least bear seems happy.
En azından ayı mutlu oldu.
Oh, that reminds me. Bear told me a ripper.
Aklıma ayının söylediği bir şaka geldi.
A bear walks into a bar...
Bir ayı bir bara girer...
Who doesn't like to hear a good bear joke? Bears are funny.
Kim komik bir ayı şakası duymak istemez ki?
And so does Bear.
Bear da bayıldı.
Please bear with us for a bit longer.
Lütfen bir süre daha bize katlanın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]