Beat that translate Turkish
3,616 parallel translation
He beat that old girl something fierce.
Yaşlı kadını vahşice dövmüş.
Can you beat that?
Onu geçebilir misin?
And I beat that mirror's ass, right?
Ve ben o aynanın canına okudum değil mi?
I have been trying to beat that sucker 24 / 7 every night since.
O gerizekalıyı yenmek için 7 / 24 her gece çalıştım.
Jerry saved our king And beat that wretched louse
Jerry Kralımızı kurtardı. ve o berbat böcekleri yendi.
That's our gimmick. Try to beat that.
Bu da bizim numaramız.
- Let's see you beat that.
- Daha iyisini yapabilir misin?
I'm gonna beat that right now.
Hemen seni geçmeliyim.
Besides, if we team up, we're sure to beat that woman.
Ayrıca, eğer güçlerimizi birleştirirsek kesinlikle o kadını alt edebiliriz.
I can beat that.
Bunu geçebilirim.
If I had to listen to that animatronic band one more time, I was going to beat that purple bear to death with his own bongos.
Efekt müziği yapan grubu bir kez daha dinlemek zorunda kalsaydım mor ayıyı kendi bongosuyla ölesiye dövecektim.
But when we do, it's, uh... It's tough to beat that feeling.
Ancak eğer istenilen sonucu alıyorsak bu hissi anlatmam çok zor.
I'll beat that Milk Challenge and then you'll see whose one of the guys.
Süt yarışmasını kazanınca kim erkeklerden biriymiş görürsünüz.
- Now we gonna beat that bastard Franco!
- Şimdi pislik Franco'yu yeneriz!
But under that gristle and icy exterior, does a warm heart beat?
Ama dışı soğuk ve zırh gibi olanın, içinde sıcak bir kalp var mıdır?
A ) the mayor has a very Belle-positive platform, and B ) I want Ruby Jeffries to know, once and for all, that she cannot beat Lemon Breeland.
A ) Başkanın oldukça Belle-pozitif platformu var ve B ) herkesin bildiği gibi Ruby Jeffries'in Lemon Breeland'i yenememesini istiyorum.
I got a scar on my back that reminds me about the price of playing beat the clock.
Sırtımdaki yara sayesinde sınırları zorlamanın bedelin kolayca hatırlıyorum.
I got a scar on my back that reminds me every single day about the price of playing "beat the clock."
Şimdi sırtımda bana her gün zamanla yarışmamayı hatırlatan bir iz taşıyorum.
I want to beat him up, that Z!
Z'in canına okumam lazım benim!
So good that he might beat you?
Çok iyi, seni yenebildi mi? Çok iyi, seni yenebildi mi?
How could I miss that? Honey, you can't beat yourself up.
Nasıl gözden kaçırdım bunu.
When we win, when we beat them, I want everyone to know that Etta is responsible for the world being saved.
Kazandığımız, onları alt ettiğimiz zaman bu dünyayı Etta'nın kurtardığını tüm dünyaya haykıracağım.
Yeah, she could never get change out of her pocket, but the point is that I beat you in'97 and I would have beat you in'98.
Evet, maddi olarak ondan sana asla hayır gelmezdi. Ama olay şu ki... 97'de seni yendim ve 98'de de seni yenecektim.
That means he wants me to beat you up!
Bunun anlamı benden sizi dövmemi istediği!
I'm gonna get you a list of kids from the third grade that used to beat the crap outta me.
Üçüncü sınıfta canıma okuyan çocukların listesini vereceğim sana.
Dad never took off that beat-up shoulder pouch.
Babam o saçma omuz cüzdanını asla çıkarmazdı
When the Overtons beat him up, that was a message.
Overtons onu dövdüğünde bu bir mesajdı.
Look, I-I know I may not be a... like, a typical beauty, and... no one's gonna ever pay me to walk the runway on Fashion Week or I'm not gonna cure cancer, write the Great American Novel, but if you give me a stage to sing on, I know, in my gut, that there's no one that can beat me.
Bak, alışılagelmiş anlamda güzel bir kız olmadığımı biliyorum ve Moda Haftası'nda kimse podyumda yürümem için para vermeyecek veya kansere çare bulmayacağım ya da Great American Novel'ı yazmayacağım ama bana şarkı söyleyeceğim bir sahne verirseniz içgüdüsel olarak biliyorum ki kimse beni orada alt edemez.
Walter, he's convinced that this is the only way to beat them.
Walter, kendini bunun onları yenmek için tek yol olduğuna inandırmış.
Let's beat that, shall we?
Hadi artıralım, tamam mı?
That's how much you beat me by.
Beni o kadar oyla yenmiştiniz.
You can't beat Hawking like that.
Hawking'i öyle yenemezsin.
Yes, it started out as a trick, until I realized that you were messing with me, and no one's ever beat me at my own game before.
Evet, her şey bir şakayla başladı. Ta ki senin benimle kafa bulduğunu anlayana kadar. Ayrıca daha önce beni kendi oyunumda yenen olmamıştı.
Ooh. Boy, that is a treat that's hard to beat.
Tadı da ne kadar güzelmiş bunun.
That beat-up old truck of yours out front was a dead giveaway.
Evin önündeki şu döküntü kamyonetin seni ele verdi.
This time, that person's heart will skip a beat for you.
Bu defa o kişinin kalbi atıyor senin için.
Much better-looking than the two old, grizzled, beat-up guys that work in our office.
Bizim ofisteki bu ayılardan daha iyi görünüşlüler.
He made sure that heart didn't beat very long.
Kalbinin uzun süre atmayacağına emin olabilir.
Well, that wouldn't be so bad, but I beat the crap out of him, the cops came, and I was arrested.
Kanlar içinde bırakana kadar dövmemiş olsaydım o kadar kötü olmazdı. Polisler geldi ve göz altına alındım.
Don't beat yourself up about it. You hadn't gotten us through that gauntlet, we might have missed them all.
O çatışmanın üstesinden gelmemize yardımcı olmasaydın herkesi kaybedecektik.
He remembered that he was married to you, so he tried to beat the memory out of his brain with a brick.
Seninle evli olduğunu hatırladı bunu unutmak için kafasına tuğlayla vurdu.
If I ever meet that skinny bitch, I'm gonna beat the "O holy" crap out of her.
Eğer o sıska karıyla karşılaşırsam o şarkıyı ağzından burnundan getireceğim.
You take it back and I'll tell all your friends that I beat you in air hockey.
Geri alacak olursan bütün arkadaşlarına seni hava-hokey'inde yendiğimi söylerim.
They'll start spewing out these red and greens in some weird pattern that's tailored to be 75 % green and 25 % red, thinking that they can, you know, beat the system, just like the people here in the casino think they can.
Bunları % 75 yeşil ve % 25 kırmızı olacak şekilde tuhaf bir örüntü haline getirince, sistemi yenebileceklerini sanıyorlar. Tıpkı bu kumarhanedeki insanların yaptığı gibi.
That's impossible we all beat the challenge, that's why were here.
Bu imkansız. Hepimiz yarışmayı kazandık, bu yüzden buradayız.
They say that no one can beat the time.
Zamana kimse karşı gelemez derler.
I just hear the drum beat of endless war and that doesn't make me an Innie lover.
Sonu gelmeyen bir savaşın davul seslerini duyuyorum ve bu beni isyancı aşığı yapmaz.
Before you beat my face into a bloody pulp I just want you to know that you're my sister and I love you.
Shelly, yüzümü yine kana bulamadan önce bilmeni istediğim bir şey var. Sen benim ablamsın ve seni seviyorum.
That was the bastard who used to beat up my brother.
O şerefsiz sabah akşam abimi döver dururdu.
He's still pissed off that I beat him to Haystacks, Dawn.
Ot Yığınları - Seher'de onu yendiğim için bana hala daha kızgın.
If taking their son away so that he can find my dead daughter means he might die... then even if they were beat me to death, I'd have nothing I can say to them about it.
Ölmüş kızımı bulması için oğullarını onlardan uzaklaştırdığım için dayak yemeyi hak ediyorum. Bu konuda bir şey söylemeye hakkım yok.
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16