English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Belching

Belching translate Turkish

71 parallel translation
Against the horizon, the chimneys are seen belching forth volumes of smoke.
Gökbilimciler merdivene tırmanarak çatıya ulaştıklarında ufukta, bacalardan yükselen dumanları görürler.
My stays are so tight, I'll never get through the day without belching!
Korsem o kadar sıkı ki, umarım gün boyunca geğirmeden durabilirim.
I tell you that Andrew Jackson... that great volcano at Washington... is belching forth a lava of political corruption... which is sweeping over the length and breadth of this land... leaving unscathed no green spot, no living thing.
Andrew Jackson, Washington'daki o büyük ejderha ağzıyla alev gibi siyasal suistimal saçarak bu toprakları enine boyuna silip süpürerek hasar görmemiş tek yeşil yer ve yaşayan canlı bırakmamıştır.
The Spitfire dived through the clouds, its machine guns belching lead.
Spitfire bulutların arasına daldı, makinalı tüfekleri kurşun yağdırıyordu.
Get those smokestacks belching again.
Fabrika bacalarını yeniden tüttürmek.
Belching out every minute of the day and night.
Her gün ve her gece para püskürtüyorlar.
The high priest of mumbo jumbo, Matthew Harrison Brady, has alternately been stuffing himself with fried chicken and belching platitudes since his arrival here two days ago.
Ayinin başrahibi Matthew Harrison Brady, burda olduğum iki günden beri atılan sözler ve kızarmış tavukla tıka basa karnını doyuruyor.
And to think before I met Becket, I was like you, a well oiled machine, for belching, whoring and punching heads.
Düşünüyorum da... Becket'le tanışmadan önce aynı sizler gibiydim. bir makine, sarhoşun teki... geğiren... zamparalık yapan ve kafa patlatan.
The belching contest.
Geğirme yarışı.
Well, I had a bit of trouble with "belching", but I think I got it sorted out in the end.
Biraz, "böğürme" de sorun yaşadım, ama galiba, en sonunda, onu da çözmeyi başardım.
- [Bart ] No belching. - [ Lisa] The dad has his shirt on.
Rüyada gibiyim!
- No belching.
- Geğirmek yok.
And I'll be eating, a-belching and a-purging.
Ben de yiyeceğim, içeceğim, geğireceğim, yayılacağım.
Ice cold, best in a bottle, but fine anyway you can get it belching, burping, wake-up-in-a-pool-of-it beer.
Buz gibi, mümkünse şişede, ama önemli olan içebilmek püskürterek, geğirerek bira havuzunda uyanmak.
Oh, about 4 feet tall, 5 feet wide smoke belching out the rear, weighs about two tons.
Şey, yaklaşık 1 metre 21 santim, 1, 5 metre genişliğinde. Dumanını arkadan çıkarıyor. Ağırlığı yaklaşık 2 ton.
( belching ) ( belching ) Hey, Miss Earth.
Çevreciler, şunu da bir geri dönüştürüverin.
So when some moo-cow thunders in here with a pie under each chin I shouldn't ask if that's the Star-Spangled Banner she's belching so I know whether to sit or stand?
Yani bir sığırcık, kat kat çenesiyle gümbürtüyle içeriye girecek. Ve ben de geğirdiğinin Amerikan milli marşı olup olmadığını sorup, kalkmam mı oturmam mı gerektiğini bilemeyeceğim, öyle mi?
- This guy's belching up vitamins.
- Vitaminleri tükürürmüş.
I assure you his belching is the result of an unrelated alcohol problem.
Sizi temin ederim ki onun geğirmesi alakasız alkol sorunundan.
I'm talking about beer-guzzling, truck-driving, low-riding belching, biting, folding money.
Birayı fondip yapmaktan, kamyon sürmekten geğirmekten, ısırmaktan, parayı katlamaktan bahsediyorum.
- Yeah, well, I won the belching contest at work.
- Evet ben de geğirme yarışmasını kazandım.
What girl's gonna want a belching'fool like you? - Darin?
Kızlar senin gibi geğiren bir serseriyi ne yapsın ki?
the pathetic fumbling to find the bra strap, the slobbery kisses, belching into some poor girls mouth... because youve had too much chilli sauce on your kebab... and then the main event, which is either over in seconds... or not at all because you're too fucking pissed.
sütyeni çözmek için acıklı bir arayış, salyalı öpücükler, kebabının üstünde çok fazla kırmızı biber olduğundan... zavallı bir kızın ağzına gegiriş. Sonra ya bir kaç saniye ya da aşırı sarhoşluğundan... daha kısa sürecek olan en önemli an.
hoards of rampaging Klingons, fighting and singing, sweating and belching.
Gözü dönmüş Klingon sürüleri, kavga ediyorlar, şarkı söylüyorlar, terliyorlar ve geğiriyorlar.
I saw the furnace belching smoke and knew we had to come right a...
Fırının duman çıkrattığını gördüm ve hemen içeriye girmek zorunda kaldık...
Yeah... if you go for oversexed, beer-belching, frat-boy types, which I do.
Belki de seks düşkünleri, ayyaşlar, okul çocuğu tipliler sana öyle geliyor ki bana da aynısı oluyor.
'Cause if you're a sinner... he's going to plug his infernal modem in the wall... belching smoke and flame, and he's going to download you... straight to robot hell.
- Eğer bir günahkarsanız cehennemi modemini fişe takıp duman ve ateş püskürerek!
But how would you like it if I - I don't know - entered a belching contest.
Ama mesela ben bir geğirme yarışmasına katılsam ne düşünürdün?
- Stop belching.
- Sen de geğirmeyi kes.
You plan to eat, you gonna be belching, cover your mouth.
Eğer geğirmen gerekiyorsa, elini ağzına kapat veya kendini tut.
In three beers, she'll be belching'like a Kennedy.
Üç biradan sonra, Kennedy gibi geğirir.
Next time you call me out here, that thing better be belching fire.
Bir daha beni ancak alet alev alırsa çağır.
And with that mouth belching and vomiting as well.
Ve yine bu ağızla kusup geğirebiliyorum.
I said, shut up, Cartman, you blood-belching vagina!
Dedim ki, "Kapat çeneni Cartman, seni kan fışkırtan amcık!"
Did I just call myself a blood-belching vagina?
Az önce kendime kan fışkırtan amcık mı dedim ben?
Poor bastard came in trying to cure aggravated belching.
Zavallı herif kötüleşen geğirmesini tedavi ettirmek için gelmiş.
Three and a half million years ago, the volcano behind me was belching out ash which covered the entire landscape, and it was in that ash that the most evocative discovery of all was made.
3.5 milyon yıI önce arkamdaki yanardağ kül püskürtüyordu ve tüm bölge kaplandı. Bu kül içinde de en ilginç keşiflerden biri yapıldı.
You apologise to him, but you keep belching.
Özür dile, ama geğirmeye devam et.
We passed some chimneys belching smoke.
Duman tüten bacaları geçtik.
Also, I keep belching.
Ayrıca geğiriyorum.
Within half an hour those celestial little pigs will be on their backs with their hooves in the air belching up human remains.
Yarım saat içinde o kutsal domuzcuklar... toynaklarını havaya dikip insan artığı püskürtürler.
Okay, Dad, at the parent-teacher conference, you may hear a little something about a belching contest.
Baba, veli toplantısında geğirme yarışmasıyla ilgili bir şeyler duyabilirsin.
The mountain is belching up fire and setting the earth ablaze...
Dağ ateş püskürüyor ve dünyayı alevler içinde bırakıyor.
They'd have some letterhead that would say Amalgamated Widget on the top in some goofy, maybe a script typeface, above Amalgamated Widget it would have an engraving showing their headquarters in Paducah, Iowa, with smokestacks belching smoke
Antetli mektup kağıtlarının tepesinde uyduruk bir fontla, belki el yazısı karakteriyle Amalgamated Widget yazar, Amalgamated Widget'ın üzerinde Iowa'daki genel merkezlerinin dumanlar saçan bir karakalem çizimi yer alırdı.
And next to that, next to the belching smokestacks and the nuptial script and the ivory paper, they'd have a crisp bright white piece of paper and instead of Amalgamated Widget, founded 1 857, it just would say Widgco, in Helvetica Medium
Eski kimliğinizin, yani tüten bacaların, düğün davetiyesi gibi yazıların ve fildişi rengi kağıdın yanında da bembeyaz bir kağıt olur, ve üzerinde de "Amalgamated Widget, kuruluş : 1857" yerine Helvetica Medium'la yazılmış "Widgco" yazardı.
[barks ] [ whimpers ] [ belching sound]
[HAVLAMALAR ] [ İNLEMELER ] [ GEĞİRME SESİ]
[Belching]
( Geğirir )
A headache comes up through your heels... up through the hip bone, up the spine, up through your back... through your head like Satan was belching through you? - Is that it?
- Öyle mi?
( BELCHING ]
İmkânsız Liza. Savunması yok.
04, 00 : 20 : 54 : 16, By then suburbia has moved off world, 04, 00 : 20 : 58 : 04, the dark satanic mills of the industrial sublime 04, 00 : 21 : 00 : 04, are belching overtime, 16, 00 : 21 : 03 : 16, and the smog has turned to acid rain. 04, 00 : 21 : 12 : 04, Blade Runner has been called the?
Banliyöler gitmiştir... endüstrileşmenin görkemini yansıtan karanlık şeytani fabrikalar... sürekli duman püskürtmektedir... ve bu dumanlar asit yağmuruna dönüşmüştür.
By belching, farting? Stop.
Kes şunu, o ailenin büyüğü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]