English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Blindfold

Blindfold translate Turkish

589 parallel translation
I could walk it blindfold.
Gözüm kapalı yürürüm.
Zeena says that blindfold code is worth its weight in gold.
Zeena o kör şifrenin altın kadar değerli olduğunu söylüyor.
Blindfold them.
Gözlerini bağlayın.
- What if I put on a blindfold?
- Peki gözümü bağlasam?
No man must loosen his blindfold.
Hiç kimse gözlerindeki bağları açmamalı.
Slip your blindfold a minute, Senta.
Göz bağını biraz aç Senta.
Lift your blindfold a minute.
Göz bağını biraz kaldır.
You may remove your blindfold now.
Göz bağını artık çözebilirsin.
You want a blindfold?
Gözbağı ister misin?
- Did you want a blindfold?
Sen - Sen gözbağı ister misin?
You can take your blindfold off.
Göz bağını çıkarabilirsin.
Let's go there, blindfold the orchestra and tango till dawn.
Orada orkestranın gözünü bağlayıp şafak sökene dek tango yapalım.
- I can't wait. - Take off the blindfold.
- Bekleyemiyorum.
- We have to blindfold you.
- ama gözlerini kapamak zorundayız.
I won't need a blindfold and I will command the firing squad myself!
- Ben gözlerimi bağlatmayacağım ve infaz mangasına kendim komut vereceğim!
A blindfold, at least.
Gözlerimi kapatın en azında.
Blindfold him.
Gözlerini kapatın.
Blindfold the captive.
Tutsağın gözünü bağlayın.
I would like a volunteer from the audience to help blindfold Signor Alberti.
Seyirciler arasından, Sinyor Alberti'nin gözlerini bağlamaya yardımcı olacak bir gönüllü istiyorum.
No blindfold?
- Gözlerimi bağlamayacak mısınız?
Two guards blindfold and handcuff him.
İki gardiyan gözlerini bağlar ve kelepçesini takar.
The blindfold and handcuffs are removed, and the medical officer begins monitoring the prisoner's pulse.
Mahkûmun gözüne bağlanan bez ile kelepçeleri çıkarılır ve doktor mahkûmun kalp atışlarını kontrol eder.
When he's done, they'll blindfold you and make stand you there.
İşi bitince gözüne bir bez bağlayacaklar ve seni oraya dikecekler.
No, blindfold, huh?
Gözlerimi bağlamanıza gerek yok.
I ask to die without a blindfold.
Gözlerim açık ölmek istiyorum.
I had barely spoken when I saw his chest heaving noisily and a stream of tears falling from underneath the blindfold.
Göğsünün gürültüyle şiştiğini ve göz bağının altından akan gözyaşlarını gördüğümde zar zor konuşabildim.
Take the blindfold off.
Gözbağını çıkar.
Actually, everyone wears a blindfold. Or at least blinders.
Aslında herkes körebe gibi gözbağı takar veya en azından at gözlüğü takarlar.
And blindfold.
Ve gözleri bağlı.
Blindfold the eyes of Etiquette.
Asaletin gözlerini bağlayalım o zaman.
Milena had me in a blindfold.
Milena gözlerimi kör etmişti.
Blindfold?
Göz bağı?
I'm going to take off your blindfold, Mr. Partridge... and then you get sitting up.
Göz bağını çıkaracağım Bay Partridge sen de koltuğa oturacaksın.
Remove the blindfold from his eyes.
Gözlerindeki bağı kaldır.
Oh, no blindfold. That's for losers.
Hayır, gözümü bağlamayın. 0, korkaklar için.
It's a blindfold, right?
O bir göz bağı, değil mi?
Remove his blindfold!
Göz bağını açın!
Somebody take this son-bitchin'blindfold off me and let me see my bride.
Biri şu sıçtığımın göz bağını çözsün de gelinimi göreyim.
Cookies, mineral water, a tape recorder, two detective novels, my blindfold, earplugs, my spare pillow and my travel blanket.
Kurabiyeler, maden suyu, kayıt aleti, iki polisiye roman, gözbağım ve kulak tıkaçlarım, ve de seyahat battaniyem.
I insist on at least a blindfold for Shel.
En azından gözlerini bağlayın.
I hate to be a pain in the ass about this, but the Geneva Convention stipulates that firing squad victims, and we fall into that category are to be given the option of a blindfold.
Başınızı ağrıtmak istemem ama, Cenevre Sözleşmesi kurşuna dizilenlere gözlerinin bağlanması seçeneği öngörür.
General, I insist on at least a blindfold for Shel here.
General, en azında Shel için göz bağı istiyorum.
Be a man! I hate to go through this thing without at least the option of a blindfold!
Göz bağı olmadan itiraz ediyorum!
Miss Mitzi, would you like a blindfold?
Bayan Mitzi, gözlerinizi bağlayalım mı?
Miss Lily, would you like a blindfold?
Bayan Lily, gözlerinizi bağlayalım mı?
I say, "Would you like a blindfold, Miss Lily?"
"Gözlerinizi bağlayalım mı Bayan Lily?" Diyorum.
Do you require a blindfold?
Gözbağı istiyor musunuz?
And they came for me, and they put a blindfold on me... and they ran me through these fields - two people.
Sonra benim için geldiler ve gözlerimi bağladılar ve beni tarlaların içinde koşturdular, iki kişilerdi.
Blindfold her.
Bağlayın gözlerini.
No blindfold.
- Bağlamayacağız.
First, get the whip and the blindfold.
İlk olarak kırbaç ve kayış getir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]