English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bobbing

Bobbing translate Turkish

179 parallel translation
And he has me bobbing in and out of here with no thought of me own life... turning me back on him.
Bense karşısına geçmiş kendi hayatımı düşünmeden ona arkamı dönüp bir de reverans yapıp duruyordum.
I wish a peach would come bobbing downstream.
Keşke fıstık gibi bir kız çıksa birdenbire karşımıza.
I come out bobbing and weaving.
Ben ringde hareketliyim.
And bobbing.
Ve aşağı yukarı.
There are lots of things to remember... lefts and rights and bobbing and weaving.
Bir çok şey var. Sollar, sağlar, hafif vuruş, dokunma.
I got the best husband in all the world now and I don't want this here one bobbing up and making no trouble.
Şu an dünyanın en iyi kocasına sahibim. Buradakinin çıkıp sorun yaratmasını istemiyorum.
Bobbing your bottom up and down like that?
Kıçlarını yukarı aşağı sallayarak mı?
There's a light bobbing up and down over there.
Şurada yanıp sönen bir ışık var.
The wife, lover and husband, bobbing on the wide strait!
Kadın, aşığı ve kocasıyla bir araya kümelendiler!
Wouldn't we rather be bobbing for apples?
Burada ne işimiz var?
Every night, sometimes during the day... but certainly at night... you'll have it with you, bobbing there in the sea... its filthy, evil hand coming over the side of your bed... and screaming at you!
Her gece, bazan gün boyunca... ama çoğunlukla geceleri... denizde orada sallanan bu pis,... yatağının kenarındaki bu kötü el.. ve çığlık senin yanında olacak!
Will you stop bobbing up and down, girl!
Oturup kalkıp durmayı keser misin, kızım!
Let's have "St George, He Was for England" or "Bobbing Joan".
"St George, He Was for England" veya "Bobbing Joan".
Lurch, you get the tub ready for the bobbing game.
- Lurch sen de
- Yes, a bobbing game.
- Evet, yakalama oyunu
We call it "Bobbing for the crab." A real challenge.
- Biz yengeç yakalamaca oynuyoruz - Gerçek bir çekişme
Sounds rather mild compared to bobbing for crabs.
- Yengeç yakalamakla kıyaslandığında kulağa sönük geliyor
Oh, do stop bobbing about and come over here.
Zıplamayı bırakın da buraya gelin.
Can't hurt us much out there, bobbing about like that.
Oradan bize fazla zarar veremezler, öyle sağa sola sallanarak.
system is playing and Grace and I are on our backs just bobbing along and I says to Grace :
... müzik setini açıyoruz Grace'le ben sırt üstü etrafta koşuşturuyoruz Grace'e diyorum ki..
He is wearing a green corduroy suit, jogging and bobbing down the aisle, buttressed by his trainer and his handlers.
Fitilli kadife yeşil bir ceket giymiş. Şu anda ısınıyor. Koçu ve antrenörleri ona destek veriyor.
I wasn't bobbing for apples.
Oraya sünger avlamaya dalmadım ya.
Pin the tail on the donkey and bobbing for apples.
Ama çok geçmeden yakalanacağından emin olduklarını söylüyorlar.
Actually bobbing for water.
- Ben buna inanmıyorum. Adli tıp şu an cesedi kaldırıyor.
It's fish making rings and white water-lilies bobbing on the surface.
Balıklar çember oluşturuyor... ve yüzeyde nilüferler sallanıyor.
need some help bobbing for firewood?
Yakacak odun toplamak için yardıma ihtiyacın var mı?
wheat-colored blonde hair, thick and shining in a long pageboy, good legs, sorority pin bobbing provocatively on her tight sweater.
Buğday renkli sarı saçlar, Dolgun, parlak uzun kıvrık saçlar, Güzel bacaklar,
Would you mind not bobbing your head?
Lütfen kafanızı sallamayın.
Like what, bobbing for apples with razor blades in'em?
Ne gibi, elmaları sarkıtıp bıçakla kesmek gibi mi?
The Zoltar machine had this bobbing head that looked just like a devil!
Zoltar şu kafasını oynatıp duran, şeytana benzeyen makine!
It's gonna be all right, little bobbing.
Herşey iyi olacak küçük bebek
No professional marksman is that inaccurate, indicating the firing began when the boat was bobbing in the water, hence the erratic pattern of fire.
Hiçbir profesyonel nişancı böyle isabetsiz atmaz. Yani ateş tekne suda sallanırken başlamış. Düzensiz atışların nedeni bu.
The hand tremor, the head bobbing, quickening of speech.
El titremesi, başın sallanması, konuşmanın hızlanması.
Bobbing for apples?
Elma?
You kind of remind me of a little Boom Boom Mancini, bobbing and weaving.
Bum bum boksör Mancini'yi hatırlatıyorsun bana. Çok kıvrak hareket ediyorsun.
- Yes! - Now they slide into place. Yesterday, their heads were bobbing everywhere.
Dün başları her yerde dolaşıyordu.
He moves like a bird, lightly bobbing his head.
Bir kuş gibi hareket eder. Kafasını oynatır durur.
He's bobbing.
İtiyor.
Man, you should've been bobbing and weaving. Look at you.
Dostum daha hareketli ve çevik olman gerekirdi.
Yeah. You got a problem with that, bobbing head?
Ne var, salak herif?
One time, I was upstairs stealing cigarettes from my mom and all of a sudden I look over and there's my dad's head, bobbing past the window.
Bir keresinde, üst katta annemin çantasından sigara aşırıyorken kafamı çevirdiğimde birden babamın kafasını pencerenin önünden geçerken gördüm.
Crashed in the Atlantic, bobbing around.
Atlantik'e çakılmışsınız, inip çıkıyorsunuz.
Tossing eggs, keying cars, bobbing for apples.
Yumurta fırlatmalar, araba çalmalar, elma yakalamacalar.
Some pierced gentleman named "Turk"... is bobbing for bridesmaids in the reflecting pool.
"Turk" adında delikli bi centilmen... nedimelerin peşinde.
He was pecking and weaving and bobbing and talking trash.
Gagalıyor, bağırıyor, eğilip kalkıyor ve küfür ediyordu.
This bobbing up and down in one place is kind of getting to me.
Bir yerde bu aşağı yukarı hareket etmek... beni biraz tutuyor.
Wasn't it pretty all those boats bobbing around like little bath toys?
İşe geç kaldım. Dün akşam bana bir yerde çalıştığını söylememiştin.
It was steady, the john I mean, but you'd keep bobbing like an idiot.
Tuvalet sabitti, yani pisuarlar. Ama bir salak gibi sağa sola sallanmaya devam edersiniz.
-... apple-bobbing, hayrides.
-... samanla dolaşmadım.
We have pony rides, sing-alongs... apple bobbing, apple picking, apple everything.
Ata bineriz, şarkı söyleriz elma kapmaca oynarız, elma toplarız, elmayla ilgili her şey.
- No arms, no legs, bobbing around. I don't think you're supposed to think about it.
Kolları ve bacakları yok, okyanusta batıp çıkıyor...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]