Boring stuff translate Turkish
168 parallel translation
- No. It's just a bunch of doctors talking about boring stuff.
Sadece sıkıcı şeylerden konuşan bir doktor grubu işte.
- Boring stuff, between you and I.
- Sıkıcı şeyler. Aramızda kalsın.
You know I'd rather be in bed with you than doing this boring stuff.
Biliyorsun bu sıkıcı işleri yapmak yerine seninle yatakta olmayı tercih ederdim.
Just, you know, the same old boring stuff.
Sadece, bilirsin, eski sıkıcı olaylar.
If you guys like all that boring stuff... why did you follow me out here?
Eğer o sıkıcı şeyleri seviyorduysanız neden benimle geldiniz?
- Relax. I just taped over the boring stuff.
- Sakin ol, sadece sıkıcı yerlerinin üstüne çektim
The boring stuff.
Sıkıcı işler.
That's good. Get all that boring stuff out now.
Çok iyi, şimdi tüm bu sıkıcı şeyleri bir kenara at.
Okay, that's the boring stuff.
Tamam, sıkıcı işler onlar.
Right, well, listen, you keep yourself occupied for 1 0 minutes while I go and do the boring stuff for our mothers.
Tamam, dinle beni, kendine oyalanacak bir şey bul, ben annelerimiz için alışveriş yaparım.
You're ressassing the same old boring stuff.
Konuşmalarının canımızı sıktığını anlamıyor musun?
Cover the boring stuff.
Nereli olduğunu ve ne iş yaptığını sor.
If I was in charge of a room full of... boring stuff.
Eğer benimde içinde bir sürü şey olan, şey... Sıkıcı şeyler olan bir kulubüm olursa.
It's boring stuff.
Sıkıcı şeyler.
That's the one. Why you listen to that boring stuff?
- Niye bu sıkıcı şeyler dinliyorsun?
Oh, God, it's pretty boring stuff.
Tanrım, bu şeyler çok sıkıcıdır.
Boring stuff, I'm sure.
Eminim sıkıcı şeyler.
It's just the same boring people doing the same boring stuff.
Aynı sıkıcı şeyleri yapan aynı sıkıcı insanlar işte.
Me, I'll... I'll crunch the numbers. I'll do all the boring stuff.
Hesap kitap işlerini ben yaparım.
Well, everything but the boring stuff.
- Sıkıcı şeyler dışında her şeyi.
The remote lets your mind skip around but your body actually stays put for the boring stuff.
Uzaktan kumanda zihninin kaçıp gitmesine izin verir ama gerçekte vücudun sıkıcı işler için olduğu yerde kalır.
So... no more boring stuff, this coffee, this cooking...
O halde... daha fazla sıkıcı şey yok, bu kahve, bu yemek..
Vivienne did all the boring stuff.
Bütün sıkıcı işleri Vivienne yapardı.
I know it's, uh, boring stuff... not the razzle dazzle you were hoping for, right?
Sıkıcı olduğunu biliyorum eğlence beklemiyordun değil mi?
Boring stuff.
Sıkıcı şeyler işte.
Guess I like boring stuff.
Sanırım sıkıcı şeylerden zevk alıyorum.
I'm gonna do a little refill, and we'll talk about the boring stuff later, funny guys.
Sıkıcı konuları sonra konuşuruz komik çocuklar.
Uh, lover's quarrel... the boring stuff.
Aşıkların kavgası... sıkıcı işler.
Boring stuff, huh?
Çok sıkıcı ha?
Anyway, you don't wanna hear about this boring stuff.
Neyse, bu sıkıcı ekipten konuşmayalım.
Okay, sid, enough of the boring stuff.
Pekala, Sid. Bu şey yeteri kadar can sıkıyor zaten.
This is very boring stuff.
Çok sıkıcı şeyler bunlar.
All the little boring stuff suddenly becomes full of meaning?
Bütün sıkıcı şeylerin birden anlam dolu olması gibi bir şey mi?
It's really boring stuff. I'm sorry.
Affedersin bunlar sıkıcı şeyler.
Get the boring stuff out of the way.
Sıkıcı konuları temizleyelim önce.
Nectar, no fear, no fear, no none of that boring old stuff!
Nektar, korkma, korkma, bu eski sıkıcı şeylerden hiçbirini istemiyorum!
- Just some boring brain stuff.
- Şu sıkıcı beyin araştırmalarından.
Not that old sad-sack stuff I used to do with Ike, and... not this boring'stuff I have to do for these hotels.
Ike'la yaptığımız gibi kederli şeyler istemiyorum ve bu oteller için yaptığım sıkıcı şeyleri de...
Yeah, in London, but it's mostly just boring housewife stuff.
Evet, Londra'da ama genelde sıkıcı ev kadını yazıları.
God is in the boring housewife stuff.
Sıkıcı ev kadını yazılarında Tanrı gizlidir.
No, but it's such small stuff. It's so boring.
Hayır, fakat hep küçük şeyler olunca sıkılıyorsun.
This magic stuff is incredibly boring.
Bu sihir işi inanılmaz sıkıcı.
Okay, boring! No Valley of the Dolls stuff at all.
Çok sıkıcı! "Bebekler Vadisi" türünden hiçbir şey yok.
But it's dipping stuff in hot cheese with boring people.
Ama bu, sıkıcı insanlarla sıcak peyniri daldırma şeyi.
Am I boring you with this hunting-evil stuff?
Seni bu şeylerle sıkıyor muyum?
About boring architect stuff?
Gerçekten sıkıcı mimar işlerinden bahsetmemi istiyor musun?
Last week it was, "my job's so boring," they never let medo fun stuff. "
Geçen hafta ; "İşim çok sıkıcı zevkli işleri vermiyorlar" diyordun.
[Exhales] I think I liked it better when you were saying boring science stuff.
O sıkıcı bilimsel konuşmalarını yaptığında sanırım daha çok hoşuma gidiyor.
Dad, that mystery stuff is so boring to me now.
Gizemli şeyler artık çok sıkıcı geliyor baba.
Fascinating guy, he explains a boring subject, non-vertebrate evolution is dull stuff, but I was captivated!
Hoş çocuk, sıkıcı bir konuda açıklama yapıyor, omurgasız hayvanların evrimleri sıkıcı konu, ama ona vuruldum!
I think I liked it better when you were saying boring science stuff.
O sıkıcı bilimsel konuşmalarını yaptığında sanırım daha çok hoşuma gidiyor.
stuff 485
stuffed 27
stuffing 22
stuff happens 27
stuff like that 238
stuff it 26
stuff and nonsense 20
boring 607
borin 32
stuffed 27
stuffing 22
stuff happens 27
stuff like that 238
stuff it 26
stuff and nonsense 20
boring 607
borin 32