Brax translate Turkish

Say, Brax, you were right about that horse.

Söylediğin gibi, Brax, Bu at hakkında haklıydın.

- Brax Rutledge?

- Brax Rutledge?

- Sit down there, Sergeant. Brax, you heard the Lieutenant.

Niye oturmasına izin vermiyorsun?

Give it to us, Brax.

Dışarda kaç saldırgan vardı?

We never figured to find you here.

- Söyle bize, Brax.Seni burada niye bulduğumuzu anlayamadık.

Brax, but all we're saying, we're your friends.

Brax, bütün söylediğimiz şu, biz senin arkadaşınız.

Now listen to me, Brax, and hear me well.

Şimdi beni dinle, Brax, ve kulaklarını iyice aç.

But Brax, why did you run away?

Ama Brax, neden kaçtın?

You believe it now, sir, don't you?

Herşey senin aleyhine, ama seni tanıyorum, Brax. Şimdi de inanıyorsunuz efendim, değil mi?

Now, don't you play games with me, Brax.

Artık, benimle daha fazla oyun oynama, Brax.

I'm trying to help you, Brax.

Sana yardım etmeye çalışıyorum, Brax.

Don't you be a fool, Brax.

Bir aptallık yapma, Brax.

Canteen, Brax, my canteen.

Matara, Brax, mataram.

What's gonna happen to them, Brax?

Onlara ne olacak, Brax?

That's the truth, Brax.

Bu doğru, Brax.

The President himself is gonna call Brax back to Washington just so he can shake his hand.

Başkanın kendisi Brax'ı Washington'a çağıracak ve onun elini sıkacak.

Brax, don't you count on going free.

Brax, sakın özgür olacağını sanma.

Brax, you've got to go.

Brax, gitmek zorundasın.

They weren't thrilled to see you on Brax.

Brax'ta seni görmekten heyecanlanmadılar.

Because I don't pay out rats, and you're a rat, Brax.

Çünkü ben sıçanlar için ödeme yapmam ve sen bir sıçansın, Brax.

I'm sorry, Brax.

Üzgünüm, Brax.

You were going to fuck me, Brax.

Beni becerecektin, Brax.

Guys like you don't bet on long shots and win, Brax.

Senin gibi adamlar böyle büyük oynayamazlar ve kazanamazlar, Brax.

Hey, Brax, need some help?

Hey, Brax, yardıma ihtiyacın var mı?

Ever been to a shrink before, Brax?

Daha önce bir psikiyatrist ile görüşmüş müydün, Brax?

As if I give a garanta's brax!

Benim bir fare kıçına döndüğüm gibi!

How's Brax?

Brax nasıl?

I don't give a garanta's brax what the others want.

Diğerlerinin istediğini hiçbir zaman kale almam.

Shh, Brax.

Şş, Brax.

I'd like you to meet Dexa... and Brax.

Dexa ve Brax ile tanışmanızı isterim.

Of course. Dexa, Brax... this is my goddaughter, Naomi.

Elbette, Dexa, Brax... bu benim vaftiz kızım, Naomi.

Maybe Brax would like to go to the holodeck.

Belki de Brax benimle sanal güverteye gelmek ister.

I haven't seen Brax this happy since his father was alive.

Brax'i, babasının hayatta olduğu zamandan beri bu kadar mutlu görmedim.

Come on, Brax.

Gel buraya Brax.

He can't, Brax.

Kalamaz, Neelix.

There's a guy named Brax who's been reaching out to us.

Brax adında bizi soran biri var.

I know Brax.

Brax'ı tanıyorum.

This is Brax.

Ben Brax.

I know you and Brax were friends from childhood.

Brax'la senin çocukluk arkadaşı olduğunuzu biliyorum...

We owe it to Brax.

Bunu Brax'e borçluyuz.

Brax Young.

Brax Young.

You and Brax set it up.

Sen ve Brax ayarladı.

"Brent, Lyle, Jennifer, Wayne, Beth, Brax, Gina... and Karen."

"Brent, Lyle, Jennifer, Wayne, Beth, Brax, Gina ve Karen."

Brax?

Brax?

Drop it, Brax!

- Bu bir itiraf mı, Rutledge?

Get him!

- Silahını indir, Brax!

Let me see it.

Brax, Teğmeni duydun.

Sit down, Brax.

Otur, Brax.

It's against everything I know about you, Brax.

Gözlerime inanamadım.

Brax.

Brax.

Brax!

Brax!