English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Breeder

Breeder translate Turkish

194 parallel translation
Look in your breeder's guide.
Soy rehberine bak.
I haven't got any breeder's guide.
Soy rehberim yok ki.
You haven't got a breeder's guide?
Soy rehberin yok mu?
I don't want it to get around that I haven't got a breeder's guide.
Soy rehberim olmadigini bütün mahalleye yayacaksin.
Even my best friends don't know I haven't got a breeder's guide.
En iyi dostlarim bile soy rehberim olmadigini bilmiyor.
Well, boss, I feel pretty sorry for you, walking around without a breeder's guide.
Patron, dogrusu sana çok acidim, bir soy rehberin bile yok.
Why, you're just throwing your money away buying those other books without a breeder's guide.
Soy rehberin yokken o rehberleri... ... almakla parani çöpe atiyorsun.
- Breeder's guide.
- Soy rehberi.
Why wouldst thou be a breeder of sinners?
Ne diye günahkarlar yetiştireceksin ki?
He was the presiding steward, the chief handicapper, the starter, the judge, the breeder and his own bookie.
O, başkanlık eder, sorun çıkarır oyunu başlatır, hakemlik yapar, tartışma başlatırdı.
Gooper's wife, she's a good breeder.
Gooper'ın karısı yine hamile.
After all, I am a cattle breeder's daughter.
Sonuçta ben, büyükbaş hayvan besleyicisinin kızıyım.
As a matter of fact, I read your paper on the theoretical limits of breeder reactors, and I found it brilliant.
İşin doğrusu, üretken reaktörlerin teorik sınırları üzerine olan yazınızı okudum ve çok zekice buldum.
Sit down, you lice-breeder, you.
Otur yerine, bit taciri, seni.
Me? Lice-breeder?
Ben mi bit taciriyim?
He got too close to one particular lice-breeder, eh?
Bit tacirine çok fazla yaklaşmıştı.
Tildy, honey you still a breeder.
Tildy, tatlım sen hala üreyebilirsin.
Xiao was a son of a horse breeder
Xiao, sıradan bir çobanın oğludur
No. There was a leak from a power station, or the fast breeder reactor was sabotaged.
- Hayır, elektrik santralinde bir kaçak vardı ya da hızlı üretim reaktörü sabote edilmişti.
And fast breeder reactors?
Ya da fisyon reaktörlerini?
Ah, fast breeder reactors... use a fast fission process... for the generation of fissile isotopes.
Fisyon reaktörleri bölünebilir izotoplar üretmek için hızlı fisyon işlemini kullanır.
- Doesn't matter. I'm a fast breeder.
- Gerek yok. Tavşan gibi ürerim.
We're sending up to that breeder reactor... they're testing in Hanford.
Hanford'da test ettikleri üretici reaktöre gönderilenler.
That's nothing compared to what can go wrong with a breeder.
Ama bunu üretici reaktörde olacaklarla karşılaştıramazsınız.
You put defective fuel rods in a breeder reactor... for all we know, the whole state could be wiped out.
Üretici reaktöre hatalı üretilmiş yakıt çubukları koyarsanız hepimiz biliyoruz ki, tüm eyalet yok olabilir.
I've got a friend who's a horse breeder down there.
Orada at yetiştiricisi bir arkadaşım var.
But don't go for flyers when you're looking for a good breeder.
Ama iyi bir damızlık arıyorsan fazla uçmamasına dikkat et.
There's no better horse-breeder than the late Raúl Moscote.
Raúl Moscote'de iyi bir damızlık vardır.
And a pigeon breeder to boot!
Pabucumun kuşçusu!
Well, I do. It means that with one pair of rabbits... a modern breeder can obtain within three years... a monthly yield of 500 rabbits.
Diyor ki ; iyi bir yetiştiricinin gözetiminde, sadece bir tavşandan üç yıl sonunda ayda 500 tavşan elde edilebilir.
With 1,000 males and 5,000 females... a breeder would be overrun with 30,000 rabbits the first month... and two million by the tenth month!
1000 erkek ve 5000 dişi tavşandan başlayarak üretici, 30000 tavşanı ilk ayda aşabilir. Onuncu ayda ise iki milyon tavşan!
He's a breeder. Not young, but virile.
Üretici bu, genç değil ama bir o kadar cesur.
A carp breeder.
Sazan balığı üreticisi.
Why wouldst thou be a breeder of sinners?
Kalıpta günahkar yetiştirmenin ne gereği var?
- Eight o'clock, Breeder's Hill.
- 8'de, Breeder's Hill.
Magruder's raid on Breeder's Hill that's a Moorehigh tradition, son.
Magruder'ın Breeder's Hill baskını. Bu, Moorehigh geleneğidir, evlat.
I wanted to see that breeder.
Keşke o da burada olsaydı.
I found a breeder in Clydedale.
Clydedale'da bir yetiştiriciden.
Sir, the stress breeder is inside being demobilized as we speak.
Efendim, biz burada konuşurken içeride düzen bozucu bertaraf edilmekte.
Sir, the stress breeder is inside being demobilized.
Efendim, düzen bozucu içeride bertaraf ediliyor.
She's a good one. She's a breeder, you dog.
İyi bir dişi köpek.
In fact, I am- - or, more accurately, I was- - a breeder of prize Vulcan orchids.
Aslında tam olarak Vulkan Orkide'si yetiştirmeyi biliyorum.
They called me a breeder.
Bana "doğurgan" derlerdi.
- The horse breeder?
- At yetiştiricisi mi?
My father's a pig breeder.
Babam domuz yetiştiricisidir.
Now, she's not go a good worker, but she's a good breeder.
İyi bir işçi değildir ama son derece doğurgandır.
He's our master breeder.
Bizim usta yetiştiricimizdir.
You know, I'm not really a body breeder.
Biliyorsun ben pek vücut geliştirici sayılmam.
Why are you an awful. heinous breeder of discord?
İğrençsin, tıpkı tiksindirici damızlık hayvan gibi.
She's an escaped convict, a multiple breeder.
O kaçak bir suçlu, bir çoklu doğurgan.
I'll tell her you said that she's a breeder.
Ona dişi köpek dediğini söyleyeceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]