English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bricklayer

Bricklayer translate Turkish

91 parallel translation
The idea is that I'm a bricklayer.
Konu şöyle, ben bir tuğlacıyım.
And because I'm a bricklayer I should die of hunger?
Duvar ustası olduğum için açlıktan ölmeli miyim?
You're a bricklayer.
Sen duvarcısın.
I was a bricklayer.
Duvarcıydım.
We don't want Charley suing us. He was a bricklayer.
Charley'nin bizi dava etmesini istemeyiz.
I am a bricklayer.
Ben bir duvarcıyım.
Last month I met a bricklayer in here. He was being transferred.
Geçen ay burada bir duvarcı ustasıyla tanıştım.
That's certainly quite a stretch of time, but she's a bricklayer's daughter.
Bu gerçekten çok uzun bir süre... ama o duvarcının kızı.
Down there, as a bricklayer.
Aşağıda, tuğla ustası olarak.
Occupation : laborer, bricklayer, boxer.
Meslek ; niteliksiz işçi, | boksör.
You see, I started out as a common bricklayer.
Tuğlacı olarak işe başladım. Sıradan bir tuğlacı.
I'm a doctor, not a bricklayer.
- Ben doktorum, tuğlacı değil.
Do you know a contractor here? A bricklayer?
Baksanıza, acaba buralarda inşaattan anlayan bir duvar ustası bulunur mu?
You know, as an electrician or a bricklayer or something like that.
Hani elektrikçilik, duvarcılık ya da buna benzer işler.
I get less than a bricklayer, and you know how many I have to support
Bir duvarcı ustasından az kazanıyorum, ve kaç kişiye bakmakla yükümlü olduğumu biliyorsunuz.
I can be a janitor, or a bricklayer, or a translator.
Kapıcılık, duvarcılık veya çevirmenlik yapabilirim.
I was working as a bricklayer, my wife was a warehousewoman.
Ben duvar ustasıydım, karım eşya deposundaydı.
Papa was a bricklayer.
Babam tuğlacıydı.
I've chosen materials which more or less concern that bricklayer.
O duvarcıyla az ya da çok ilgili materyaller seçtim.
So does a bricklayer.
Duvarcının da öyle.
A bricklayer used to work alone, now he has two helpers.
Bir duvarcı tek başına çalışırdı, şimdi iki yardımcısı var.
That bricklayer?
Duvarcı ustası?
Wincenty Witek, the bricklayer.
Wincently Witek, duvarcı ustası.
The bricklayer's waltz!
Duvarcının valsi!
Leaving's easy, but here she earns three times what a bricklayer does.
Gitmek kolay, ama o burada duvarcıdan üç kat fazla kazanıyor.
But I have to pay the blacksmith, the carpenter the bricklayer, the workers...
Ama demirciye ödemem lazım, marangoza ödemem lazım duvarcıya, işçiye...
Da was a bricklayer, Ma, and I'm a writer,
Babam bir ameleydi anne, ben de bir yazarım.
I'm a bricklayer from New Jersey.
Jersey de duvar ustasıyım.
A bricklayer you know, Moesgaard?
Bu bir duvar ustası mı, Moesgaard?
- I'm a bricklayer.
- tuğla ustasıyım.
Look. Take a good look. This lad's a bricklayer.
bak.iyice bak tuğlacı kolu nasıl oluyormuş.
- A glorified bricklayer?
- BaşarıIı bir tuğlacı mısın?
And the glorified bricklayer picks up a spare.
Müthiş tuğlacı üstüne düşeni yaptı.
So my cellmate, the bricklayer, he split the building.
Hücre arkadaşım, tuğla ustası binaları ayıran kişiymiş.
Patricia, you have a bricklayer's back.
Patricia, sende kocaman bir popo var.
Aren't you a bricklayer?
Sen duvarcı değil misin?
Bricklayer?
Duvarcı mı?
- Then your father is a bricklayer?
- Duvarcı olan baban mıydı?
He's a bricklayer.
Duvarcı o.
- Mine was a bricklayer.
- Benimki de duvarcıydı.
The Debutante and the Bricklayer?
"Sosyete Dilberi ve Kaldırım İşçisi" ni mi?
- I used to be a bricklayer, ma'am.
- Ben eskiden bir duvarcıydım, bayan.
Well, maybe the guy'sa bricklayer or something.
Kim bilir, adam belki de duvarcı falandır.
Escandon was a bricklayer!
Escandon, tuğla duvar ustasıydı!
He's a solid surgeon, but sort of the J.V.Player to shepherd's varsity, the, uh, b-team, to shepherd's "a," the--the bricklayer to shepherd's architect.
Gerçekten iyi cerrahtır, ama Shepherd'ın takımdaki yedeği gibidir. Shepherd A ise o B'dir. Shepherd'ın mühendis olduğu yerde ameledir.
Whether you're a farmer or a bricklayer and get paid daily, it's always work, the money's the same.
Çiftçi ve ya tuğlacı olup olmadığın ödeyi etkilemez, her zamanki iş, her zamanki maaş.
Bricklayer, damn, relax now.
Tuğlacı, lanet olsun, sakin ol.
Bricklayer, look at him.
Tuğlacı, şu adama bak.
Bricklayer
DUVAR USTASI
- A bricklayer.
- tuğla ustası.
The bricklayer said he has a fortune in that safe.
O kasada bir servet varmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]