English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Brood

Brood translate Turkish

343 parallel translation
- Anna, you brood too much.
- Anna, çok düşünüyorsun.
I fight one day, then brood for two.
Bir gün savaşıyorum, sonra iki gün dinleniyorum.
I've already paid my respects to part of your brood.
Ailenin bir kısmına saygılarımı sundum zaten.
I'm not one to brood, but you must have noticed my concern in the carriage.
Kuluçkaya yatmaktan bahsetmiyorum, ama hamilelikle ilgili endişemi anlamalısın.
It's tragic, of course, but you mustn't brood over it.
Elbette trajik, ama bunu düşünmemelisin.
Last year it was our brood sow.
Bu domuz geçen yıl gebeydi.
There's something in his soul o'er which his melancholy sits on brood, and I do fear the unheeded consequence will be some danger, for which to prevent I have in quick determination thus set it down -
Başka bir şey var içini kemiren, başka bir sır yatıyor derdinin arkasında. Korkarım bu sır ortaya çıktığında bir felaket gelecek başımıza. Bunu önlemek için verdiğim karar şu :
Fine barn and seven brood mares.
Güzel bir ahır ve yedi tohumluk kısrak.
Don't brood on it. I love you, I'm yours!
Kara kara düşünüp durma, Seni seviyorum.
Look, Jim, I'm not gonna let you brood about her.
- Bak, Jim, onun için kara kara düşünmene izin vermeyeceğim
You can't just sit here and brood for three years.
- Ama burada oturup üç yıl bunları düşünemezsin.
I got a strong brood odor, like in the New Mexico nest!
Kuvvetli bir kuluçka kokusu alıyorum, tıpkı New Mexico'daki yuvadaki gibi!
"Brood odor," he calls it.
"Kuluçka kokusu" diyor.
- I see you got two more to your brood. - Yeah...
Demek karnını doyuracağınız iki kişi daha oldu.
He's had a long time to brood over what's happened to him in this valley.
Bu vadide başına gelenleri düşünmek için uzun zamanı oldu.
What is it when you brood about him? When you agonize over his every failure?
Neden onun hakkında bu kadar düşünüp her başarısızlığına üzülüyorsun?
Don't brood. It's not for us to judge whether we're to be spared or not.
Öldürülüp öldürülmeyeceğimize karar verenler bizler değiliz.
It doesn't do any good to brood over it.
Hatırlayıp durmanın bir anlamı yok.
Don't brood like that.
Bu şekilde sızlanma.
You must have quite a brood of girls back home.
Evde sizi bekleyen kızlar olmalı.
No, I have a brother in Spokane who has quite a brood.
Kardeşimin kızları bekliyorlar.
The mother hen's leaving half her brood behind.
Anne tavuk yavrularının yarısını geride bırakıyor.
Place to raise their little brood, eh?
Küçük yavrularını büyütecekleri bir yer, ha?
Look, you have no right to brood, Harry.
Kara kara düşünmeye hakkın yok, Harry.
All he wants to do is just sit and brood.
Tüm istediği oturmak ve düşünmek.
With four for Texas in the mood they'll have themselves a real fine brood.
Teksas dörtlüsü dolaşırken... karlı, beyaz ormanlarda, kavuşmuşlar civciv sarısı çocuklara.
It makes you brood and give you stupid ideas.
Orada insanın aklına acayip şeyler geliyor.
Brood on it, will you?
Göz gezdirin.
Brood of vipers, how should you escape from the award of hell?
Engerekler soyu! Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız?
I wouldn't brood about it.
Ben olsam bu kadar üzerinde durmazdım.
Mark, my Masters... there is among us a brood of discreet traitors... to which deceit the King can brook no longer.
Yalnız dikkat edin efendiler. Aramızda çok ihtiyatlı davranan Bazı hainler var... ki Kral buna artık müsamaha göstermeyecek.
I like to brood.
- Surat asmayı seviyorum.
I brood, but if you notice, it's not always about money.
Düşünceliyim, ama fark ettiysen bu her zaman parayla ilgili değil.
It doesn't do to let the men brood about these things, you know.
Adamların bu konularda çok fazla düşünmesini istemeyiz, bilirsin.
Don't let him brood on his anger, poor old man
Öfkesini içinde büyütmesine izin verme, zavallı yaşlı adam.
- Please don't brood.
- Lütfen kara kara düşünme.
Yours is a brood of spies who drink champagne, screw, and tell everything they hear to Wallenberg!
Şampanya içip sikişerek... burada olan bitenleri Wallenberg'e anlatan casuslardan!
Uh, do you, uh, brood after the deed is done, or have you lived so long with death that you're used to it?
Sözleşmenin ardından kuluçkaya mı yatıyorsun yoksa uzun süre ölümle mi yaşamaktasın Her zaman yaptığın gibi?
It seem like every time we get a new brood of chickens, I says :
Sanki her gelen yeni bir grup tavukta diyorum ki :
Why do you brood, brood in here, like a poisonous snake. There!
Neden zehirli bir yılan gibi, kara kara düşünüyorsun?
Dennis, he said, you haven't bought that brood, have you?
Dedi ki, Dennis, o yavruyu satın almadın, değil mi?
It is my belief that during those intervals of imprisonment, Kalig began to brood and nurse his revenge... until he became obsessed with making Harge suffer... and pay for their mother's death.
İnanıyorum ki hapiste geçirdiği günlerde Kalig düşüncelere dalarak intikamını besledi ve annelerinin ölümünün sorumlu tuttuğu Harge'e bunun bedelin ödetme duygusu onda bir saplantı haline geldi.
You'll be brushing out a brood mare's tail while the sun is ascending
Sen damızlık kısrağın kuyruğunu fırçalıyor olacaksın güneş alçalırken
- When Nola got cross with Candy last weekend - annoyed really - the brood beat her.
Nola geçen hafta sonu Candice'le sınır aştığında ondan bıktığında onu dövmüştü.
Because if you can keep Nola calm and happy... then the brood's neutral.
Çünkü Nola'yı sakin ve mutlu tutabilirsen çocuklar zararsız olur.
We should start a brood of little drum-majors.
Minik bando şefleri için kuluçkaya yatalım diyorum.
A brood of them!
Neslin türediği!
We won't let you sit and brood.
Sık sık buraya geleceksin.
- I didn't brood.
- Düşünmedim.
To drink. I could drain ten brood mares dry.
Susuzluktan öleceğimi sandım.
Brood of vipers!
Ey engerekler soyu!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]