English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Brushing

Brushing translate Turkish

544 parallel translation
And don't forget about brushing your hair :
Saçını taramayı da unutma.
I used to love to just sit out on the porch and watch her through the window when she was combing and brushing her pretty yellow hair.
O, güzel sarı saçlarını fırçalayıp tararken ben verandada oturur, pencereden onu seyrederdim.
I like to watch you brushing your hair.
Saçını taramanı izlemeye bayılıyorum.
Or for brushing his teeth.
Ya da dişini fırçalaması hariç.
- Brushing me.
- Beni kaale almamayı.
I've been out here three times and this dame keeps brushing'me off.
Buraya üçüncü gelişim ve hatun beni başından savmaya devam ediyor.
Pardon me if, uh, I seem to be brushing you out of my hair.
Afedersin. Seni saçlarımın arasından kazıyorum.
Stop with the brushing.
Fırçalamayı kes.
Will you stop with the brushing?
Fırçalamayı keser misin?
Stop brushing.
Fırçalamayı kes.
I'm brushing up at Arthur Murray's.
Arthur Murray'e gidiyorum.
You'd better start brushing up on your lines, Angie.
Repliklerini çalışmaya başlasan iyi edersin Angie.
Brushing our teeth.
Dişimizi fırçalıyoruz.
As pretty as brushing can make you.
İşte. Olabildiğince iyi taradık.
The brushing of the teeth and the complicated way they cook things.
Diş fırçalamaları ve karmaşık şekilde pişirdikleri o şeyler...
See our flesh brushing each other?
Baksana, tenimiz birbirine sürtünüyor.
Brushing your teeth before work?
İşten önce dişlerini fırçaladın mı?
Look at this sleeve, just from brushing against the woodwork.
Sadece ahşaba değdi ve kolumdaki şu toza bak.
So you had better start brushing up on your voodoo if you wish to remain sane.
Aklını kaçırmak istemiyorsan, büyü bilgini tazelemeye başlasan, iyi olur.
Away with sweeping and brushing and dirty carpets.
Süpürmeye ve fırçalamaya son.
He come running up behind me and suddenly leap on my shoulder pearing and brushing his whiskers all over my ears.
Arkamdan koştu ve aniden.. omuzuma sıçradı ve bıyıklarıyla kulağımı fırçaladı.
I'll bet you got in that bed without brushing your teeth.
Bahse varım yatağa dişlerini fırçalamadan girdin.
Just a twig brushing against the window.
Pencereye ağacın dalı sürtüyor.
Brushing up on my Spanish.
İspanyolcamı tazeliyorum.
How sweet to brutally snatch from his bed a child with no hair yet on his upper lip and, with eyes wide open, pretend to suavely stroke his forehead brushing back his beautiful locks!
"Yatağından yaka paça almak ne hoştu. " Daha bıyıkları bile terlememiş bir çocuk. " Ayrıca, gözleri ardına kadar açık, o güzel lülelerini, savururken...
Whether by drinking a beer, taking an aspirin, brushing their teeth, cooking in an aluminum pot, using a fridge or heating a room, each day, each citizen of my country contributes to your economic development.
Iyi bir bira içmek aspirin almak Dişlerini fırçalamak Aluminyum kapta yemek pişirmek soğuk depolama odasından yararlanmak, bir odayı ısıtmak.
- We've got some Germans arriving tomorrow, so Polly's brushing up another one of her languages.
Yarın birkaç Alman gelecek de... Polly de bildiği dillerden... birini tazelemeye çalışıyor.
When slightly brushing sleeves with you.
Kollarımız hafiften birbirine dokunduğunda
I wish you'd give them a good brushing. Certainly.
Umarım onları iyice fırçalamışsınızdır.
I'm afraid I'll have to settle for the brushing'cause I'll need them first thing Monday morning.
Korkarım fırçalama işini halletmek zorundayım. Çünkü pazar sabahı ilk bunlara ihtiyacım olacak. Sorarım.
The key factor is the brushing of the wings.
Anahtar etmen kanatların sürtünmesi.
Most importantly, the brushing of the wings changes their personality.
En önemlisi, kanatların sürtünmesi kişiliklerini değiştirir.
She has been evolved to resist the brushing of the wings.
Kanatların sürtünmesine dayanmak üzere geliştirildi.
The wings are brushing me!
Kanatlar bana sürtünüyor!
She was evolved to resist the brushing of the wings.
Kanatların sürtünmesine dayanmak üzere geliştirildi.
Brushing my teeth.
Dişlerimi fırçalıyorum.
I'm brushing my moustache with'em!
O adamlarla bıyıklarımı fırçalarım.
You'll be brushing out a brood mare's tail while the sun is ascending
Sen damızlık kısrağın kuyruğunu fırçalıyor olacaksın güneş alçalırken
I suddenly saw... you sitting and Fela standing naked with her back towards me... brushing her hair.
Birden, senin oturduğunu, Fela'nın ise sırtı bana dönük olarak çıplak, ayakta durduğunu onun saçını taradığını gördüm.
Madeleine, my dear would you mind going and brushing your hair?
Madeleine gidip saçını fırçalar mısın?
Brushing my teeth, I suddenly noticed that the toothpaste was very bitter...
Dişlerimi fırcalarken birden bire farkettim.... Macunda çok acı bir tadı vardı...
Brushing and Smashing
Parçalatıp süpürür
And I intend to spend the entire trip chastely brushing up my German.
Seyehat boyunca, Almanca'mı geliştirmek niyetindeyim.
And I'm brushing up on my office skills and...
Ofis becerilerimi de tazeliyorum.
Andy, are you brushing your teeth?
Andy, dişlerini fırçalıyor musun?
I can't believe this, we're going to a party at Remington University tonight and we're brushing up on our conversational skills with the scum of the school.
İnanamıyorum, bu gece Remington Üniversitesi'ndeki partiye katılacağız ve okulun pislikleriyle konuşma şeklimizi tartışıyoruz.
Ifthat's true, we're going to really have to start brushing our teeth.
Eğer bu doğruysa, gerçekten dişlerimizi fırçalamaya başlamamız gerekecek.
It wasn't the leaves or plants brushing up against him, touching his arms and face.
Yüzüne ve kollarına dokunup, sarmaya çalışan şey yaprak ya da bitki değildi.
Come here, your hair needs brushing.
Buraya gel. Saçının taranması lazım.
Oh, Al, are you brushing my hair again?
Al, yine saçımı fırçalıyorsun?
I was brushing the snow off of the hubcaps, and I saw Satan here chewing through a tire, and I thought you know, he looks just like that picture of Buster.
Bir lastiği kemiriyordu. Tıpkı Buster'ın resmine benziyor diye düşündüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]