English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Brutal

Brutal translate Turkish

2,729 parallel translation
Her lungs were rotting, but she clung steadfastly to her brutal life.
Akciğerleri çürüyordu. Ama annem, acı hayatına kararlı bir şekilde tutunmuştu.
A war which had entered its eighth terrible year in China, which had raged for three years and nine months for America and Britain, which was the brutal, costly, eastern half of the most horrible worldwide war in human history,
Çinde 8. korkunç yılına giren savaş, Amerika ve İngiltere'yi de 3 yıl 9 ay boyunca öfkeyelendiren, İnsanlık tarih boyunca en acımasız, en pahalıya mal olan, doğu için şu ana kadarki en korkunç dünya savaşı, şimdi dakikalar içinde iyilik için bitiyor.
" The brutal murder of a 22-year-old police officer Antonio Annarumma, born to a family of farm workers in one of the poorest regions in Italy, Avellino, was killed in the line of duty as a defender of democratic law.
" Anne ve babası İtalya'nın en fakir bölgelerinden bir tanesi olan Avellino'da yaşayan.. .. 22 yaşındaki polis memuru.. .. Antonio Annarumma demokratik yasaları korumak için..
It was brutal.
Bu zalimceydi.
Red tape is brutal at the Agency these days.
Kurumdaki bürokrasi bu aralar kimsenin gözünün yaşına bakmıyor.
Nah, that was so brutal. I don't even know if they're hiring.
Çok Yabaniler.
Brutal.
Çok acıyor.
Be brutal like you were before, okay, buddy?
Geçen seferki gibi acımasız ol, dostum?
Must I remind you of the brutal attacks we have suffered?
Size hatırlatayım. Ya biri ülkemize saldırırsa?
She was held in a brutal detention camp.
Vahşi bir toplama kampında tutuldu.
Colonel Lupo's regime is brutal and oppressive.
Albay Lupo'nun rejimi gaddar ve baskıcı.
Determined to neutralize this threat at any cost, the Templar's methods become more brutal and their suspicions rise, even extending to the loyal Circle of Magi...
Ne olursa olsun, bu tehdidi ortadan kaldırmak için tapınak şövalyeleri daha gaddar metotlar kullandılar. Ve şüpheler iyice arttı. Hatta bu Sadık Sihirbazlar çemberine kadar uzandı.
This concentrate triple elixir'll give me a brutal force.
Bu üçlü konsantre serum. Bana mutlak güç verecektir.
THE MAYNARD GHOST IS SUPPOSED TO BE HE MOST BRUTAL IN EUROPEAN HISTORY
Maynard hayaletleri tarihteki en vahşi yakınlaşmalardan biri olarak kabul edilmektedir.
After several years of brutal fighting, it was Svetlana Belikova,
Vahşi savaşlarla geçen birkaç yılın ardından, Svetlana Belikova,
Two? Brutal.
İki çocuk, vahşet.
You will get a brutal death.
Feci bir ölüm seni bekliyor.
Brutal.
Gaddar.
Which was brutal.
Ki bu çok acımazsızdı.
I was brutal, and you calmed him.
Sevgili arkadaşım, iş birliğimiz burada sona eriyor.
I'm looking forward to that kind of brutal honesty.
Ortalama oyuncudan alacağım
'Brutal and hilarious'5 out of 5'
'Vahşi ve komik''5 üzerinden 5'
But crawling out of this... the sole survivor of a brutal serial killer rampaging through the set of a reality show- -
Ama bunun dışındaki sürüklenme acımasız, öfkeli bir seri katilden kurtulan tek kişi olmak set üzerinde tam bir gerçek şov gibi görünecek.
A brutal hedge fund.
Acımasız çitleri olan bir para kaynağı.
Without hesitation, and to brutal effect.
Duraksamadan ve zalimce kullandı.
Brutal illegal hit by Dawes and that's a call they can't miss.
Dawes'den faullü hamle ve hakem bunu kaçırmıyor.
brutal.
Zalimce.
You were always very brutal about your own dancing, so... can you still cut it?
Kendi dansın konusunda her zaman çok vahşi olmuşsundur yine de bırakabilir misin?
On the night of Rosie Larsen's... Brutal death, I was in Tacoma.
Rosie Larsen'in vahşice öldürüldüğü gece, Tacoma'daydım.
Left Holder out there to get his ass kicked. Brutal.
Holder'ı dayak yemesi için orada bırakmış.
I can only imagine his life was a series of brutal disappointments.
sadece hayatinin acimasiz hayal kiriklliklari ile dolu oldugunu tahmin edebilirim.
Those are some brutal guys to be in business with.
İş yapmak için fazla gaddarlar.
Brutal.
Çok vahşice.
Brutal honesty is the cornerstone of any relationship.
Acımasızca dürüstlük her ilişkinin en önemli noktasıdır.
But if you refuse or the money isn't ready on time, the mafia is brutal, so They'll send pieces of the hostage's body as a threat.
Ama kabul etmezsen ya da parayı zamanında hazırlayamazsan,... mafya acımasız olduğundan gözdağı olarak rehinenin vücudundan bir parça gönderirler.
Boy, that's brutal.
Boy, acımasız.
I mean, growing up was brutal.
Yani, bayağı yabani olarak büyüdüm.
she took angela's death brutal hard.
Angela'nın ölümü ona çok ağır gelmiş.
I found it surprisingly beautiful... in a brutal, horribly uncomfortable sort of way.
Ben orayı şaşırtıcı derecede güzel buldum. Acımasız, korkunç derecede rahatsız edici bir biçimde.
Oz, finding an apartment is brutal!
Oz, bir daire bulmak acımasızlık!
We are trying to solve a brutal murder.
Acımasız bir cinayeti çözmeye çalışıyoruz.
Or witnessing a brutal but completely imaginary murder?
Yoksa vahşi bir hayali cinayete tanık olmak mı?
That's a brutal sport.
Acımasız bir spor.
So think long and hard about all those brutal days working.
O uzun ve zor çalışma günlerini iyice düşünün.
It's brutal.
Vahşice.
All right, so, babe, I'm thinking... That we could drive home on 40 and spend the night in lake Havasu, and sort of break the trip up so it's not so brutal...
Tamam canım, düşünüyorum da... saatte 40 km ile eve dönebilir ve geceyi Havasu gölünde geçirebiliriz, hem biraz ara vermiş oluruz...
Lived with him the last three months- - brutal.
Son üç ayını birlikte geçirdik. Çok zordu.
My schedule is gonna be brutal... calculus,
Benim ders programım feci olacak. Calculus...
That was brutal.
Çok kabacaydı.
But that's the brutal truth, right?
Ama acımasız bir gerçek bu.
Brutal, buddy.
Vahşice, dostum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]