English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But i'm here

But i'm here translate Turkish

12,765 parallel translation
I feel like I've been through hell and back, but here I am, dragging a hunk of metal down the street like nothing's changed.
Cehenneme gidip gelmişim gibi hissediyorum ama buradayım işte hiçbir şey değişmemiş gibi sokakta peşimden bir metal yığını taşıyorum.
I wouldn't have thought so, either, but here I am.
- Ben de öyle sanıyordum. Ama işte buradayım.
And I know it may sound strange, but I'm... glad that we were stranded here.
Bu biraz garip gelebilir ama... -... burada sıkıştığımıza sevindim.
But here, I knew I was one of them and I shared the hunger of their spirit.
Ama burada, onlardan biri olduğumu biliyordum. Ve ruhlarının açıklarını onlarla paylaştım.
But I never meet guys who should be here until now.
Ama şimdiye kadar burada olması gereken hiçbir erkekle tanışmadım.
But I'm guessing you don't want any extra attention out here.
Ama buraya daha fazla dikkat çekilmesini istemezsin diye düşünüyorum.
Maybe we can't hurt each other in here, but when I'm free, I'm going to cut you in half.
Burada birbirimize zarar veremiyor olabiliriz ama özgür kaldığım zaman, seni ikiye ayıracağım.
But now that I'm here,
Ama şimdi o, burada ı'm
But here is the issue, it'll be trouble if others know I'm funding the army.
Fakat söz ver. Orduya destek verdiğim duyulursa işte o zaman al başına belayı.
Not exactly. But I am here to help you.
Tam olarak öyle değil ama sana yardım etmeye geldim.
But I'm here today, Sheriff, as a concerned citizen.
Ama bugün buraya endişelenmiş bir vatandaş olarak geliyorum Şerif.
♪ I'm just thinking out loud here, but we've gotten off to a really rough start.
Sesli düşünüyor olabilirim ama gerçekten çok kötü bir başlagıç yaptık.
I'll start digging, but Alan... truly, as far as I know, everybody up here is fully behind you.
Araştırayım Alan ama bildiğim kadarıyla buradaki herkes senin arkanda.
I'm going to pray at mass in 40 minutes, but let's sit here, come here.
40 dakika sonra vaazım var ama gel, otur.
But I got a problem too, and I wouldn't be here if it wasn't good and goddamn urgent.
Ancak benim de bir sorunum var ve iyi ve acil bir şey olmasa burada olmazdım.
I'm here and so are you, but in one second, you're not here and I'm still here. "
Ben buradayım, sen de öyle ama bir saniye sonra sen burada olmayacaksın, bense burada kalacağım. "
Well, I'll be- - I'll be happy to, but Florence here will, uh, tell you my calendar's pretty snarled.
Çok isterim ancak Florence şimdi size programımın çok sıkışık olduğunu söyleyecektir.
I'm sure there's some wariness about us being here, but I think we have a good plan on how to handle Russia.
Eminim burada olmamız biraz tedirginlik yaratıyordur ama sanırım Rusya sorunuyla ilgili iyi bir planımız var.
We'll assess as we get closer, but, no, I'll stay here if it looks dire.
Vakti gelince değerlendirmeyi yaparız ama hayır, çok kötüleşirse burada kalacağım.
Yes, good... as I said, my job is not to read his file, but talk to you, those things I have already read. That's why I'm here.
Dediğim gibi, benim işim senin kağıtlarını okumak için değil - çoğunluğu sansür edilmiştir.
Indeed I am. But my time is best spent back here on the ship, plotting our next move against Vandal Savage.
Cidden de severim ama zamanımı gemide geçirecek ve Vandal Savage'a bir sonraki saldırıyı plânlayacağım.
I don't speak Japanese, but I think they know we're here.
Japonca bilmiyorum ama sanırım burada olduğumuzu biliyorlar.
My resources here are limited, but I can assure you safe passage to cell block A... which is run by Dutton and his men.
Buradaki kaynaklarım kısıtlı ama sana Dutton ve adamlarının yönettiği A koğuşuna güvenli bir geçiş temin edebilirim.
But, look, Claire, nobody knows they're here. And I'm gonna offer you all the protection I can.
Bak, Claire, kimse burada olduğumuzu bilmiyor ve sana gerekli güvenliği sağlayacağım.
I know what I've done here. But please. I don't give a shit about my job anymore.
Ne yaptığımı biliyorum ama lütfen işim artık umurumda bile değil sadece ailemi korumak istiyorum.
But actually, I'm here... to present you with a new opportunity.
Ama aslında, buradayım çünkü sana yeni fırsat sunmak istiyorum.
Look, I don't know how, but I'm gonna get you out of here.
Dinle, nasıl yapacağım bilmiyorum ama seni buradan kurtaracağım.
But now, I know for you to be the man I see standing here, I must do something right.
Fakat şu an karşımda duran adamı tanıyorum artık ve doğru şeyi yapmalıyım.
I realize you've been very helpful to Detective Decker on her last couple of cases, but... exploring mortality is not really what I do here.
Dedektif Decker'a özellikle son davalarında çok yardımınız dokundu biliyorum, ama Ölümlülüğü keşfetmek tam olarak buranın işi değil.
Yes, but now I'm here because of the robbery.
Evet, ama artık hırsızlık için buradayım.
Yes, but now I'm here because of the robbery.
Evet ama şimdi soygun için geldim.
Well, I'm glad you decided to come here, but I'm not sure this is appropriate.
Buraya gelmene sevindim ama bu münasip kaçar mı bilemiyorum.
But, much like Tim Dunlear, I'd like to do whatever it takes to help you, so, here, the shirt off my back.
Ama ben de Tim Dunlear gibi sana yardım etmek için ne olursa yaparım. O yüzden buyur, giydiğim gömlek.
Yeah, sorry to interrupt the riveting eulogy, but I'm here to see the funeral director.
Hayranlık uyandıran bu methiyeyi böldüğüm için kusura bakmayın ama cenaze levazımatçısıyla görüşmeye geldim.
I know, but I was gonna shoot you at Palmetto, and now I feel like I've been given a second chance here, so I'm sure as hell not gonna waste it.
Biliyorum ama seni Palmetto'da vuracaktım. Şimdi bana ikinci bir şans verilmiş gibi geliyor. Harcayacak halim yok yani.
I'm flattered, Cat, but I just moved here.
Gururum okşandı Cat ama daha buraya yeni taşındım. - Şu an burada olan bir pozisyon aramıyorum.
I know your friend sam lane talks a lot of crap About the deo, but we're here to help.
Arkadaşınız Sam Lane'in DEO hakkında saçma sapan konuştuğunu biliyorum ama yardım etmek için buradayız.
But I'm here if you ever wanna drop the sarcasm and talk to me.
Ama dalga geçmeyi bırakıp benimle konuşmak istersen, buradayım.
Look, I didn't go to law school or nothing, but I know that they gotta be stepping on a few civil liberties here.
Bakın, hukuk eğitimi falan almadım ama burada birkaç insan hakkı ihlali yapıldığını görebiliyorum.
But while I'm being there for you, I need you to be sleeping here for me.
Sana destek olurken burada uyumanı istiyorum.
I know, but I'm here.
- Biliyorum ama buradayım.
Look, I know it's very disappointing, but I say we finish up dinner here and then we all head back to town and ransack the place for souvenirs.
Can sıkıcı olduğunu bılıyorum, dıyorum kı yemeğı bıtırıp şehre ınelım ve hedıyelık eşya ıçın yağmalayalım.
Look, this is me, trying very hard to extend professional courtesy to fellow law enforcement, but I'm not here to ask for permission to arrest Daniel Wolf.
Meslektaşıma meslekı nezaket göstermeye çalışıyorum, ama Danıel Wolf'u tutuklamak ıçın ızın almaya gelmedım.
I been here a long time. But I'm from Cuba.
Uzun zamandır buradayım ama aslen Kübalıyım.
I know Juan used to give you that gin. But we ain't doing that up in here, shorty.
Juan'ın sana eskiden cin verdiğini biliyorum ama ben veremem canım.
I don't mean to be rude, but you're here because of a spell, and I need to break the spell.
Kabalaşmak istemem ama bir büyü yüzünden buradasınız. - Benim de onu kırmam lazım.
Hey, Georgia thought I was gonna end up in prison, but I think I'm already here.
Merhaba Georgia, hapse gideceğimi düşünüyordum ama sanırım çoktan oradayım.
And I'm trying to make a difference here, but it's just so crazy with the studying for the testing of the B.L.A.A.R.
Ve burada fark yaratmaya çalışıyorum ama salak B.L.A.A.R. testine çalışıyorum.
And I understand there's some tension between the two of you, but here's the deal -  - 
İkinizin arasında bir gerilim olduğunu da anlıyorum ama şöyle bir anlaşma sunacağım :
I guess I'm gonna head back down here, but thank you.
Sanırım ben buradan aşağı ineceğim ama teşekkür ederim.
I'm working my magic here, but I'm coming up empty.
Sihrimi konuşturuyorum ama bir şey bulamıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]