But i'm not anymore translate Turkish
604 parallel translation
Okay, fine. I was just trying to find it again because I thought that I had lost it but I'm not going to do that anymore.
İyi, kaybettiğimi sandığım için bulmak istiyordum artık aramayacağım.
But I'm not a little boy anymore.
Ama artık çocuk değilim.
In the middle distance, I'm still with you, not holding your hand anymore because it isn't manly, but wanting to.
Orta uzaklıkta ben yine yanındayım ama elini tutmuyorum, çünkü henüz tam bir erkek değilim ama tutmak istiyorum.
But he said to me'Bye, little girl I'm not little anymore...
Ama bana "hoşçakal küçük kız" dedi. Ben artık küçük değilim...
I used to be afraid of the dark when I was a child. But I'm not afraid anymore.
Küçükken korkardım ama artık korkmuyorum.
But I'm not a soldier anymore.
Fakat artık asker de değilim.
But, I'm not afraid anymore and...
Ama artık korkmuyorum ve...
I thought I was in love with Jonathan but I'm not anymore.
Jonathan'a aşık olduğumu sanıyordum ama artık değilim.
But you can't. I'm not young and vulnerable anymore, but my young husband was, and I... Never mind about that.
Artık genç ve kolay incinebilir değilim, ama genç kocam öyle idi ve ben neyse, boşver!
We could have been happy together, but I'm not the same Nini anymore, my poor Paulo.
Birlikte mutlu olabiliriz, ama sevgili Paulo, ben artık eski Nini değilim.
BUT I'M NOT RUNNING ANYMORE.
Daha fazla kaçmak istemiyorum. Cross Creek'i terk etmiyorum.
But I'm not fun for you anymore.
Ama artık sana hoş gelmiyorum.
Now, maybe you don't like it, but I'm not a kid anymore.
Belki hoşuna gitmiyor ama, ben artık bir çocuk değilim.
I'm not even jealous anymore, but our neighbor is angry.
Artık kıskanmıyorum bile ama komşu çok kızgın.
Yes, but I'm not anymore.
Evet ama artık sinirim geçti.
But do you think I like what I've become with the boys grown and raised and not needing me anymore?
Çocukları büyüyüp yetişmiş ve bu nedenle kendisine ihtiyaç... kalmamış biri haline gelmek hoşuma mı gidiyor sence?
I'm not against pleasure, but you don't take precautions anymore.
Emirlerine karşı değilim fakat daha fazla tedbir alamıyorsun.
I did go to Harvard, you see... and I was an alumnus... but that was before I became a painter, and now I'm not anymore.
Harvard'a gittim, yani mezun oldum ama bu ressam olmadan önceydi, artık değilim.
I'm not saying it had to be complicated... but I can't stand it anymore!
Çetrefilli olmalıydı demiyorum. Ama artık buna dayanamıyorum!
But I'm not so sure anymore.
Ama artık o kadar emin değilim.
- I got a reading of almost immeasurable power, but it's not there anymore.
Neredeyse ölçülemez bir güç algıladım ama artık ortada yok.
Listen, you can stay here if you want, but I can't take it anymore. I'm not coming back to this house.
Komiser Pini, bu beyefendi kocam olur.
I used to be good when I was a kid. But I'm not good anymore.
Çocukken iyiydim, ama artık değilim.
I was only scared, but I'm not scared anymore.
Korktuğum için dedim, artık korkmuyorum.
You know that. But if you don't get yourself together and start treating me different, I'm not coming around here anymore.
Ama bana karşı olan tutumun değişmezse, beni yakında göremezsin.
Yeah, but I'm not that anymore.
Öyle ama artık ben o değilim.
But I'm not going anymore.
Ama ben gitmeyeceğim.
But I know I'm not afraid anymore.
Ama ben artık korkumuyorum.
Well, it's okay, but I'm not anymore Catholic, so.
Ama artık katolik değilim. O yüzden...
But I'm not anymore.
Ama artık değil.
I used to be a member of the reptile family... but I'm not anymore.
Ben sürüngenler familyasının bir üyesiydim... ama artık değilim.
But I'm not doing business up there anymore.
Ama artık oralarda iş çevirmiyorum.
But I'm not afraid anymore!
Ama artık korkmuyorum!
But I'm not gonna be folding towels anymore...'cause I just made...
Ama artık havluları katlamayacağım çünkü başardım...
But, of course, I'm not little anymore.
Ama şimdi pek ilgilenmiyorum tabii.
But after what you just said, I'm not even sure I want to be that anymore.
Ama bu söylediklerinden sonra öyle olmak istediğimden de emin değilim artık.
I used to think God was angry, too, but not anymore!
Ben de Tanrı'nın kızmış olduğunu sanırdım, ama artık öyle düşünmüyorum!
But I'm not a little girl anymore.
Ama artık o küçük kız değilim.
Well, General, I'm sorry to have to tell you this, but it's not an accident anymore.
Kusura bakmayın, söylemek zorundayım ama artık olay bir kaza değil.
But if that doesn't work, that doesn't work you can't give up... you gotta stand right up and gotta run to the window and yell,'Hey these floors are dirty as hell, and I'm not gonna take it anymore!
Eğer işe yaramazsa, yaramazsa pes edemezsiniz... Ayağa kalkmalısınız ve pencereye koşup bağırmalısınız,'Hey bu yerler acayip pis, ve daha fazla kaldıramayacağım!
I don't know if you have any children or not, but if you do, and they inherit a lifetime of crippling debt, then I'm not so sure they'll be such nice guys anymore.
Çocuklarınız var mı bilmem ama, bu borçların yükünü onlar taşıyacaklar ve o zaman halleri iyi olur mu, pek bilinmez. - Baba!
I have promised not to say anymore, but I think he's got a surprise for you.
Başka bir şey söylemeyeceğime dair söz verdim, fakat sanırım, sana bir sürprizi var.
I mean, I'm not a head banger anymore, but let an Anthrax or Ratt tune come on the radio... and I'm zoned, right?
Ben artık, ben bir kafa banger değilim demek ama Şarbon veya Ratt ayar... radyoda gelmesine izin ve doğru, imarlı am?
- But i'm not gonna fall in love anymore.
- Bir daha da aşık olmayacağım.
But I'm not going to hold your hand anymore until you figure it out!
Ama sen bunu aşana kadar ellerinden tutarak burada oturacak değilim!
But I'm not a kid anymore.
Ama artık ufak bir velet değilim.
I was somewhat obsessed with him, at one time, but I'm not anymore.
Ona oldukça takıntılıydım, ama artık değilim.
He's not there anymore, but I'll hunt him down.
Artık orada değil, ama biryerlerde yakalarım.
But I'm not proud anymore!
Ama artık gurur duymuyorum!
But I'm not going to let that stuff hang me up anymore.
Ama artık böyle şeylere takılmayacağım.
You know, Chakotay, I may not have the transporter anymore, but I've got something better.
Bildiğin gibi Chakotay, artık ışınlayıcım olmayabilir, ama elimde daha iyisi var.
but i'm going 29
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i'm not interested 30
but i'm tired 27
but i'm 401
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33
but i'm here now 110
but i'm sorry 142
but i'm still here 37
but i'm not 551
but i'm not interested 30
but i'm tired 27
but i'm 401
but i'm hungry 38
but i'm not stupid 33
but i'm here now 110
but i'm done 25
but i'm warning you 41
but i'm just saying 30
but i'm not hungry 19
but i'm here 108
but i'm sure 24
but i'm gonna need your help 24
but i'm okay 67
but i'm thinking 25
but i'm good 54
but i'm warning you 41
but i'm just saying 30
but i'm not hungry 19
but i'm here 108
but i'm sure 24
but i'm gonna need your help 24
but i'm okay 67
but i'm thinking 25
but i'm good 54